Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sokaktaki adamın gündemi

Sokaktaki adamın gündemi
 

Baba kız Şarköy’den üzüm getirmiş kahvehanenin önünde satmaya çalışıyor…

Baba oturduğu taburenin üzerinde uyukluyor, kızın canı sıkılmış elindeki iple oynuyor…

Neden bilmem kimse üzümlerin yüzüne bile bakmıyor!

<ı>(Şarköy’den geldiklerini nerden bildiğimi merak eden olur diye yazıyorum… Daha önce üzüm alırken sormuştum…)

<ı>

<ı>***

Sokaktaki adamın ülke gündemiyle uzaktan yakından alakası yok.

Yanımda iki yaşlı amca kendi arasında sohbet ediyor, ben gazeteye dalmış adam pozisyonunda dinliyorum…

“ Kasım ayına gün almışlar.”

“ İki bayram arası düğün olmaz, yaza yaparsınız düğünü dedim ama adamın umurunda değil.”

“ Hamile olmasın kız?”

“ Yok, beceremez bizimkisi!”

“ Ne varmış canım beceremeyecek, otuz yaşında koskoca adam… Bitirmiştir onlar işi, bu zamanda düğünü, nikâhı bekleyen mi var?

“ Zırnık para yok oğlum dedim, benden medet umuyorsa aldanıyor… Geçen sene kızı evlendirdim, belimi doğrultamadım daha.”

“ Sattırtmasın şimdi sana tarlalardan birini?”

“ Tarlamı kaldı satacak? Maaşlı bir işe de girmedi, sigortası da yok, neyine güvenip evlenmeye çalışıyor bilmem... Karı üç ay sonra bırakır bunu…”

“ Annesi ne diyor?”

“ Ne diyecek yıldırmış kadını da, bir an önce evlesin de kurtulsun diye bakıyor o”

“ Çay içelim mi?”

“ Yine mi bıraktın orucu?”

“ Davulcuyu duymamışız!”

“ Saati de kurmadınız mı?”

“ Karıştırma o kadarını? Tansiyon hapım var… İçmedim mi yandım! Beyin kanamasından gidersin dedi doktor.”

“ İbrahim yap bir çay!”

“ Para yok arkadaş millette… Bu sabah televizyonda seyrettim, bekçi yüz milyon yüzünden üç kişiyi öldürmüş…”

“ Patronda eksik vermiş adamın parasını”

“ Daha iyi günlerimiz bunlar iyi!”

***

Kayalıklar balıkçı dolu ama kovalarda balık yok.

Gençten bir arkadaş Kıbrıs olta ile dört tane kefal almış, buralarda liman kefalinin mazot kokuyor diye yüzüne pek bakan olmazdı!

Cuma gecesi Teke süzüp Gani’nin kayıkla çıktık, mırmırla ispariden başka hiçbir şey tutamadık…( Buna da şükür)

İftar saati yaklaştıkça balıkhanenin önü kalabalıklaşıyor…

Balık sezonu açıldı açılmasına ama fiyatlar hala ucuzlamadı hala…

Palamut var tezgâhlarda üç tanesi yirmi, sarı kanatın tanesi de on lira…

Ucuz diye istavrite saldırıyor millet…

Bir kilo istavritle üç kişi çok rahat doyurur karnını yanına da salatayı yaptım mı?

***

Ramazanda kimseye laf söylemeye gelmiyor… Geçen akşam fırının önündeki <ı>kuyruk gözümü korkutunca, mahalleye yeni açılan pastaneye pide sordum…

Varmış…

Nereden aklıma geldiyse, “ Neden Ramazan pidesi bulunur diye yazmadınız cama?” diye sordum…

Sormaz olaydım…

Küfür etmişim gibi buruşturdu adam yüzünü.

Pastanede pide olmaz mı? İlle yazmak mı lazım!” dedi…

“Haklısınız!” dedim çıktım… Ne diyeyim?

Ertesi akşam pastanenin önünde de bir <ı>kuyruk<ı>, sözümü dinlemiş ağabey “ Ramazan pidesi bulunur” diye yazmış!

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..