Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '15

 
Kategori
Kültürler
 

Söke'de İz bırakan kadınlarımızdan Dr.Sevim Şahin'le bir söyleşi

Söke'de İz bırakan kadınlarımızdan Dr.Sevim Şahin'le bir söyleşi
 

Dr. Sevim Şahin .


Söke’de çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunan Dr. Sevim Şahin’i 07 Ocak 2010 günü iş yerinde ziyaret ettim. Sevim Şahin, Söke CHP ilçe teşkilatı başkanlığına ikinci kez olarak seçilmişti. Onu tebrik etmek ve öz geçmişinden bazı bilgiler almak için karşılıklı olarak bir söyleşimiz  oldu.  Dr. Sevim Şahin kendi özgeçmişi hakkında hiç heyecan duymadan güzel ve akıcı bir Türkçe ile hayatıyla ilgili şu bilgileri verdi. . Bu bilgileri aradan epey zaman geçmesine sizlerle  paylaşmak istiyorum.  Kısmet olursa  ilerde hazırlayacağım " SÖKE'DE İZ BIRAKANLAR" Kitabımda da  Dr. Sevim  Şahin  yer alacaklardır....

Ben de bunları bir kenara atmadım ve sizlerle paylaşmak istedim. Zaten o da aşağıda anlattığı gibi  çalışkan, yenilikçi, uygar, tuttuğunu koparan adı gibi  sevimli bir Anadolu  kadınıdır. Samimi bir Atatürkçü  ve  yurtseverdir. Bir cumhuriyet  kadınıdır.

Öz geçmişi hakkında sorduğumuz sorulara  anlattığı gibi aynen sunuyorum:

-Efendim, ben Milas’ın Bafa köyünde 1942 de doğdum. Yaşım 6 olduğu için okula kabul etmediler. Oysa çok okumak istiyordum. 7 yaşıma gelince okula kabul edeceğimi söylediler. Babamdan aldığım harçlıkla bir defter ve bir kalemle alıp, okula gittim. Hatta ayağımda düzenli bir ayakkabı bile yoktu. Rastgele bir takunya ile okula gittiğimi hatırlıyorum. Okulumuzun bahçesinde çevresindeki kâğıtları toplayan emektar Habibe Nine bu okulun hademesi idi. Çalışkan onurlu bir kadındı. Beni görünce saçlarımı okşadı “hayrola sen niye geldin? “ dedi. “Ben okumak istiyorum Nine “ deyince yüzüme bir müddet gülümseyerek dikkatle baktı. Sonra elimden tuttu bani başöğretmene götürdü.” Öğretmen Bey, bu çocuk okumak istiyormuş “ dedi. Başöğretmen, “şimdi ders başladı, yarın sabah gelsin “deyip beni savdı. O akşam başöğretmen Süleyman Köse Bey, durumu babama anlatmış, babamda çok istiyor değince “ağabey bir müddet gelip gitsin” demiş. Bu şekilde başladığım okula başarılı olduğumu ve kaydımın yapılacağını babamın okula gelip kaydımı yaptırmasını öğretmenim bana söyleyince ne kadar sevindiğimi anlatamam.Böylece  6 yaşında iken Bafa ilkokuluna başladım ve okulu pekiyi dereceyle bitirdim.Okulu bitirdiğim zaman 11 yaşında idim.

Köyümüzde Onbaşı Ali amcamın kızlarından Aysel benim hem samimi arkadaşım ve hem de sınıf arkadaşımdı. Aysel öğretmen okula gidecek onunla ben de gitmek istiyordum. Aynı zamanda öğretmenlerim de bu konuda büyük destek veriyorlardı. Babam 17 yaşında iken köyden ayrılmış İstanbul, İzmir gibi yerlerde garson olarak çalışmış, esas mesleği marangozdu. Fakir bir aile içinde büyüdük, lakin onurlu bir aile idik. Babam ilkokul mezunu olmasına rağmen aydın görüşlü bir insandı. Ütüsüz pantolon giymez, giyimine çok dikkat ederdi. 1963’lerde CHP ‘ye kaydını yapmış,  o kayıt kimliğini hâlâ bir hatıra olarak saklarım. Köyde üç radyo vardı, bunlardan biri bizimdi. Hiç unutmuyorum Dumlupınar Denizaltı Gemisinin 4 Nisan 1953 ‘te denize batış serüvenini köylü bu üç radyodan  haberleri  dinlemişti. Babam gerçekten çok dürüst, çalışkan ve herkesin saygı ve sevgisini kazanan, dik duruşlu bir insandı.

Fakat köyde kızları okutmazlardı, okutsalar kötü yola düşerler diye köy dışına göndermezlerdi. Ben ilkokulu zor şartlar altında bitirdim. Buna rağmen okumak istiyordum. Küçük yaşta iken  öksüz, zayıf ve kötü şartlarda olan  çocukları da çok seviyor ve onlara kol, kanat geriyordum. Çoğu zaman dövüşürken bile onların hakkını savunurdum. Yardımlaşmayı çok seviyordum. En çok dövüştüğüm arkadaşlarımdan bugün ( (makine mühendisi)  olan Profesör Dr. Mehmet Atılgan ve hiç dövüşmediğim  yine okul arkadaşlarımdan olan  Hukuk Fakültesi 3. Sınıftan terk eden Sabri Ulusoy’du. Çünkü o hiç bir kimseye sataşmazdı. Ben böyle olunca babam beni okula pek göndermek istemiyordu. Oysa ben okulu birincilikle bitirmiştim. Köyümüzde kızların okuması için öncülük eden bir Ali Onbaşı vardı.  Ali Onbaşı’nın en büyük kızı Ayten abla Söke Devlet Hastanesinde başhemşire olarak çalışıyordu. Ankara’da Ebe ve Hemşire Okulunda okuyanlara bir çocuk yuvası olduğunu onun bünyesinde de bir çocuk bakıcı hemşire okulu ( 3 yıllık Yatılı ) olduğunu söyledi. Bu okula ilk giden Zeliha Tunç oldu. Ertesi sene babam ablamı bir arkadaşıyla birlikte  ( Hafize Karakaya ) ile gönderdi.  Okulda öğrencileri 16 yaşında iken alıyorlardı.  Oysa ben daha 12 yaşında idim.

Zaten gitmeme annem pek razı değildi. Evden kaçar okula  gitmeği bile düşünüyordum. Ama yol, yordam bilmiyor ve paramda yoktu. Buna cesaret edemedim. Ablam Fatma Şahin yine sınıf birincisi idi. Kendisine  ne olur abla beni de beni de yanına al  çok okumak istiyorum” diye bir mektup yazdım. Mektubumu  okul müdürü Hadiye Tanyürek’e göstermişler. Müdüre hanım ablam Fatma Şahin’e: “ Kardeşin eğer senin gibi çalışkan ise gelsin “ demiş. O yıllarda daha 14 yaşında idim. Ayşe Edremitli arkadaşımla ( aynı zamanda sütkardeşimdi), 03 Eylül 1957 de köyden ayrıldık, 05 Eylül 1957 de Ankara – Keçiören Çocuk Bakıcı Hemşire okuluna götürdüler. Okulumu birinci olarak bitirdim. Bu arada 1960 ihtilalı oldu. O tarihe kadar okulunu birincilikle bitirenler bir üst sınıfa alıyorlardı. Kızılay Hemşire Okulu’na,  veya Cebeci Ankara Ebe Hemşire Okuluna alıyorlardı. Benden 3000 TL istiyorlardı.  Oysa daha önce Ablam Fatma Şahin, Birsen Sallayıcı ve Gülten Döner aynı okula gitmişlerdi. Bu arada babamı Ankara ‘ya gelmesini istedim. Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü  binası Anafartalar’ da idi.  Genel müdür yine beni almak istemedi. Çok sevdiğim  Psikoloji öğretmenim Mediha Ekit hanım  yanıma geldi. Durumu ona izah ettim. Ertesi gün beni alelacele Sıhhiye Hanım Hanımeli Sokakta bulunan Akşam gazetesinin burusuna gönderdi.  Orada Mustafa Özkanla bir beyle tanıştım. Bize fazlasıyla ilgilendi.  Hemen Genel müdürü aradı ve onun katkılarıyla kaydımı yaptım. Bu okuldan sonra Numune Hastanesine  tayınımı yaptım.28 Eylül 1965 ameliyathanede hemşire olarak göreve başladım.  Bu arada Yeni Mahalle Kız lisesinde dışarıdan  liseyi de bitirdim.Bu arada  ağabeyim Salih ( Selahattin ) Şahin’İ de  veremden kaybettik. Bir hedefim vardı , ona  ulaşmak istiyordum. Zengin bir aile değildik. Ama onurlu ve  dik bir duruşumuz vardı. Bu arada Nazmi Şener isimli bir Hava Yüzbaşı ile tanıştım onu çok sevmiştim.

Yüksek okullarda okumama pek istemiyordu. Fakat kısa bir süre sonra ayrılmak zorunda kaldık. Tekrar okumaya karar verdim. Gazi Üniversitesi Dış Hekimliği Yüksek Okulu’nda 5 yılda başarışla bitirdim. Bir ara Almanya’ya da gittim. Türkiye’ye döndüğümde 1981 de Erzurum’da bir süre Diş Hekimi olarak çalıştım. Alevi nedenlerden sonra Söke’ye gelip Söke Devlet Hastanesinde görev yaptım ve burada emekli oldum.  Emekli olduktan sonra serbest Diş Hekimi olarak çalıştım.

Dr. Sevim Hanım bunları anlattıktan sonra siyasi ve  sosyal ve kültürel  derneklerle ilgili sorularımız  oldu. Sevim Şahin hanım bu konuda şunları da  söylemeye devam etti:

“ Kadir Bey, ben zor şartlarda okudum, ancak yaşadıklarım zorluklara rağmen arzu ettiğim yerlere geldim. Ben parti olarak CHP’yi  destekliyordum.  1999 ‘da partim CHP baraj altında kaldı. Beni derinden üzdü ve etkiledi. Hemen partime kaydımı yaptırdım. Aynı yıl 2. Sıradan Söke Belediye Meclisinde üyeliğine seçildim. 5 sene Sayın Mehmet Beliğ Azbazdar Başkanlığında ve Anavatan Partisi yerel yönetimler muhalefet meclis üyeliğinde bulundum. 2004 yılında CHP kadın kolları başkanlığını yaptım. Daha sonraki seçimlerde tekrar Belediye Meclis üyeliğine seçildim. 10 yıllık meclis üyeliğimden sonra CHP nin yönetim kurulu üyeliğinde de bulundum.  10 yılda kadın kolları başkanlığını ifa ettim. Yine 2008 de CHP İlçe başkanlığına seçildim. 27 Aralık 2009 yılında yapılan Söke İlçe Teşkilatı kongresinde tekrar CHP Söke İlçe başkanlığına seçildim. Bu gün hâlâ Söke Belediye kadın meclisinin sosyal ve kadın kolları çalışma grubunun başkanlığı görevini yürütüyorum"  dedi.

Bu güne değin  hangi derneklerde görev yaptınız , sorumuza da  özetle  şunları  ekledi:

                     ÜYESİ OLDUĞUM DERNEKLER:

1-  Atatürkçü Düşünce Derneği ( ADD)

2-  Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ( ÇYDD)

3-  Hacı Bektaşı Veli Kültür ve Tanıtma Derneği

4-  Şehit ve Gaziler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

5-  Balkan Göçmenleri Derneği

6-  Söke Şairler ve Yazarlar Derneği

7-  Sökev Kurucu Üyeliği

8-  Söke Kadın Sığınma ve Danışma Derneği

9-  Doğa ve Hayvanları Sevenler Derneği

10-          Söke İlçesinde İnsan Yaşamında İkinci Baharı Yaşama Derneği

11-          İzmir Alsak Sokak Çocukları Geleceğimizdir Derneği

12-          Söke Dostlar Meclisi

Olmak üzere 12 sivil toplum örgütlerine üyesiyim ve onlarla çalışmaktan gurur ve zevk duyuyorum. Gençlere şu tavsiyem olacak: Asla engellerin hedeflerinizin önüne geçmesine izin vermeyiniz. Arkadaşım emekli tarih ve coğrafya öğretmeni Etem Kutsigil bana: “Bayan AZİM der. Siz de bay ve bayanlara azimli olabilirsiniz. Yeter ki kendinize güveniniz diyorum"  diyerek söyleşimiz  tamamlandı...

 

 A. Güler:  Efendim  verdiğiniz bilgiler için   teşekkürler efendim, sizlere daha nice sağlıklı ve başarı dolu yıllar diliyoruz. Hoş ve esen kalınız...

Dr. Sevin  ŞAHİN:  Sizlere ben de sizlere teşekkür ediyorum Kadir Bey…

Abdülkadir  Güler 

30..07.2015-SÖKE 

 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..