Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sökeli Ahmet Güçsav'ın vefatı yerel basında / Abdülkadir Güler

GÜÇSAV’I TOPRAĞA VERDİK 21 Mart 1996 perşembe günü tüm aile fertlerini, dost ve arkadaşlarını gözü yaşlı, yüreğinde tarifsiz acılarla bırakan, gazeteniz Yeni Söke’nin sevilen yazarı Emekli Avukat Ahmet GÜÇSAV, dün ebedî istira­hatgâhına defnedildi. Evinden adliye binasına götürülen cenazesi, Adliye önünde hukuk(çu) arkadaşları tarafın­dan bir süre bekletilip kısa bir tören ve veda konuşması yapıldı. Ardından Kocacami’ye getirildi.

Cuma namazından sonra Koca­ca­mi’ denalınan yazarımız GÜÇSAV’ın naaşı eller üstünde kalabalık bir kortejle Hükû­met Konağı yanında bekletilen cenaze otosuna konulup Granta’daki Kocaöner Aile Kabristanlığına götürüldü.

İlçe Kaymakamı, İlçe Belediye Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, İlçe Müftüsü, tüm kurum ve kuruluşlardan gelen dostları, Oda Başkanları, hâkim, avukat, yazar arkadaşları, şehrin eşrafından her yaş ve meslekten gelen arkadaşları, küçük büyük tüm sevenler oradaydı. YENİ SÖKE GAZETESİ, 23 Mart 1996, Cumartesi, Yıl: 3, S. 601

AHMET GÜÇSAV TOPRAĞA VERİLDİ -SÖKE EKSPRES. İlçemizin sevilen simalarından Avukat Ahmet GÜÇSAV dün Cuma namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra Kuşadası Yolu Gran­ta mevkiinde bulunan Söke Asrî Mezarlığında toprağa verildi.

İlk tören dün saat 12.00 sıralarında Söke Barosu tarafından Söke Adliyesi altında düzenlendi. İzmir’den, Selçuk ve Kuşadası’ndan gelen meslektaşları ile Söke Barosu Avukat Yurtçu kısa bir konuşma yaptı.

Daha sonra buradan alınan cenaze omuzlarda Kocacami’ye getirilerek musalla taşına kondu.

Cuma namazından sonra kılınan cenaze namazından sonra omuzlarda cenaze otosuna kadar götürülen GÜÇSAV’ın cenazesi toprağa verilmek üzere Granta Mezarlığına götürüldü.

GÜÇSAV’ın son yolculuğunda İlçe Kaymakamı Şener Can, Belediye Başkanı M. Beliğ Azbaz­dar, siyasî partilerin başkan ve yöneticileri, a­vukat arkadaşları, adliye mensupları Göktepe Pasajı ve çevresindeki esnaflar ile Söke’d­eki bütün basın mensupları ve çok sayıda Sökeli vatandaşlar katıldı.

Merhum Ahmet GÜÇSAV’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyoruz. Söke üretken bir insanı kaybetti. SÖKE EKSPERS, 23 Mart 1996, CUMARTESİ

AHMET GÜÇSAV’IN YAZILARININ YER ALDIĞI GAZETE VE DERGİLER<>

Avukat Ahmet GÜÇSAV, uzun yıllar Söke’de avukatlık yaptı. Avukatlığının yanı sıra politika ile ilgilendi. Hayatı bölümünde, bu konuda bilgiler verildi.

Ahmet GÜÇSAV genel olarak Söke’de yayımlanan hemen hemen bütün yayın organlarında yazdı. Halen çıkmaya devam eden Beşparmak dergisinin isim babasıdır.

Sanat, kültür, edebiyat, politika, eğitim, ağaç, orman, ziraat, sanayi, ekonomi, hukuk ve adalet vb. konularda yazmış olduğu yazılarını Demokrat Söke, Söke Gazetesi, Hakikat, Hür Söke, Söke Ekspres, Gerçek, Yeni Söke Gazetesi, Hisar Gazetesi, Bilge, Beşparmak ve Balova Rehber gibi Söke’de yayınlanan bütün gazete ve dergilerde yer aldı. En son olarak 1 Aralık 1993’te yayın hayatına giren Yeni Söke Gazetesinde ölümüne kadar yazdı. Yayımlanan son yazısı 23 Ocak 1996 tarihli Yeni Söke Gazetesinde yayınlanan “Şeker Fabrikası Şarttır” başlığını taşır.

Bunlardan başka Ankara’da yayımlanan Ord. Prof. İsmayıl Hakkı Bal­ta­­cıoğlu’nun çıkardığı Yeni Adam dergisidir. Ayrıca değişik seçkilerde şiir ve yazıları da yer almıştır. Çeşitli konularda yazılmış binden fazla makalesi vardır. Bununla birlikte çok zengin bir kitaplığı vardır.

AHMET GÜÇSAV VE POLİTİKA

Ahmet GÜÇSAV’ın hayat hikâyesinde belirttiğimiz gibi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Selçuk’ta yaşarken 1938 yılında annesini kaybediyor. Daha sonra İzmir’e gelip yerleşmişler. 1946 yılında Demokrat Partinin saflarında politikaya girdi. 1948 yılında Söke’ye gelip yerleşti. Bu arada Söke’de bir yazıhane açtı. İl yönetim kurulunda görev aldı. Adnan Manderes, Ethem Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan ve Feyzi Lütfi Karaosmanoğlu ile tanıştı. Parti çalışmalarının yanı sıra yerel basında politika ile ilgili yüzlerce makale yazdı. Bunların hapsinden örnek vermek bu kitabın hacmi bakımından olası değildir. Ancak politika plâtformunda edindiği deneyimlerle ilgili yazılarında birkaç örnek vermekte yarar vardır.

28 Mart 1974 tarihli Söke Ekspres Gazetesindeki köşesinde “SİYASET MANTIĞI” başlıklı yazısında aynen şunları yazıyor:

“ Bizde politika mantığı nedense anlaşılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin en hararetli zamanlarında bakarsınız milletvekilleri karşınıza çıkagelmiştir. Bir çeşit seçim propagandası yapılmaktadır. Oysaki meclislerde yığılan işler ilgi ve sonuç beklemektedir. İlçelerde parti binalarına çağrılan sözde memleket meselelerini tartışmadıktırlar. Gerçekte ise esen havalar bambaşkadır. Bilindiği gibi millet vekilleri partinin değil, doğrudan doğruya ulusunun temsilcileridir; bunların yapacakları konuşmalar da genellikle belediye salonları gibi umumî yerlerdir. O zaman dinleyiciler yalnız partinin kayıtlı üyeleri değil bütün halk olacaktır. Memleket meseleleri de daha ilginç bir havaya girecektir. Eleştirilecektir. Bu tutum, işe yetenekli olanlar için daha yararlıdır. Çünkü başka partilerden olanlar ya da bağımsızlar ileride onlara oy verebilecektir. Bununla birlikte il veya ilçelere gelen ve hatta köylere giden milletvekili ile senato üyelerinin bazı ziyaretlerde bulunması bir nezaket icabıdır.”[1]

ÖRNEK POLİTİKACI NASIL OLMALIDIR?

Ahmet GÜÇSAV, “Örnek Politikacı”[2] başlıklı makalesinde “Bir ülkede siyasî hayat yani yönetici kadrolar ne kadar düzgün ve üretken olursa o memleket kısa zamanda kalkınır. Politika bir yönetim bilimi, hatta sanatı olduğuna göre bu yoldaki eğitim ve ahlâk kurallarına önem vermek zorundayız. 1946 yılından beri demokrasinin davulunu çalıyoruz.” diyor rahmetli Ahmet GÜÇSAV.

Örnek politikacıdan söz ederken 5 Şubat 1993 tarihinde bir trafik kazası sonucu kaybettiğimiz rahmetli Adnan Kahveci’den söz ediyor. Burada değerli politikacı Adnan Kahveci’yi saygıyla andıktan sonra sözü yine politika arenasında at koşturmuş Ahmet GÜÇSAV’a vermek istiyorum. ÖRNEK POLİTİKACI başlıklı makalesinde aynen şunları yazıyor:

“Bilindiği gibi 5 Şubat 1993 tarihinde Türk siyaset dünyası bir kutup yıldızını kaybetmiştir. Bolu yolunda geçirdiği trafik kazası ile kızını ve eşini kaybeden Adnan Kahveci, onlarla birlikte başka bir dünyanın manevî varlıkları olmuştur. 1991 yılı milletvekili seçimlerinde ANAP’tan İstanbul adayı olan Kahveci’nin tercihli oy pusulası ile liste başı olduğu, yani İstanbul’dan saylav çıktığı bilinmektedir. Ona oyun oynamak isteyenler kendi oyunları ile yenilmişlerdir. Çünkü Adnan Kahveci, rahmetli Özal’ın gözdelerinden biri olduğu halde acı tenkitleri ile ikinci sıraya düşmüş ve fakat giriştiği haklı uğraşılardan geri dönmemiştir. Bunlardan biri Özal’ın eşinin aşırı hareketleri, oğlu Ahmet’in büyük serveti ve diğer çocuklarının da hoşa gitmeyen yani kamuoyunda beğenilmeyen davranışları idi.

Adnan Kahveci Meclis’e girince bazı milletvekillerinin aynı ay için çift aylık alması, yani yeniden seçilmesiyle güya bu hakka sahip olması karşısında fazilet (erdemlilik) savaşı vermiştir. Daha sonra fazla alınan aylıklar hazineye geri dönmüştür. Ayrıca Sayın kahveci, milletvekillerinin haksız olarak aldıkları aşırı aylık, yolluk, ödenek ve kredilerin de karşısında olmuştur. Bu yolda siyasî tarihimize geçecek erdemli konuşmalar yapmıştır. Daha doğrusu partilere siyasî ahlâk ve eğitim dersi vermek istemiştir.”

SİYASETİN TEMEL TAŞLARI

Demokrasi, dünyadaki devlet şekillerinin en güzellerinden biri ve üstelik birincisidir. Rusya bile komünizmi, bütün baskılara rağmen 70 yıldan fazla yaşatamamıştır. Çünkü bu rejimin temelinde korku vardır, katı bir disiplin vardır. İnsan tabiatı ise böyle şeylere pek dayanamaz. Bir gün gelir, ruhsal bir patlama olur ve bütün dengeler bozulur: Devlet otoritesi diye bir şey kalmaz.

Siyaset insanları ve dolayısıyla onların kurduğu devleti idare etmek sanatı olduğuna göre, temelde her şeyin sağlam olması lâzımdır. Politikada ham armudu kimse sevmez, olgunlaşmak gerektir.

Onu bir meslek gibi göremeyiz. O bir ilim ve sanattır. İlim ise amel içindir ve maksatla kazanılır. Ziya Paşa “<ı>Aynası iştir kişinin lâfa bakılmaz, şahsın aklının rütbesi sonunda görülür.” derken olgun ve yapıcı insanları kastetmiştir. Bazı bilginlere göre, “<ı>Dünya üç gündür: Dün, bugün; yarın. Dün geçti, yarın belli değil, öyle ise bugün için yap.” demişlerdir.

Politika insanları idare etmek sanatı olduğuna göre güzel bir şeydir. Temelinde seçim ve seçilmek yatar. Çok yönlüdür. Çeşitli konuları ve derinlikleri vardır. İnsanı çeken tarafları olduğu gibi üzen yanları da eksik değildir. İktidar bazen en iyileri bozabilir. Onun için sağlam bir karakter ister. Derin ve geniş bilgi ister. Ve bazı ilkelere (prensiplere) uymak ve sarılmak ister.

Nitekim bundan 2000 yıl kadar önce eski Yunanistan’da filozof Aristo: <ı>“Politika ile uğraşmayanlar, bu ilgisizliklerinin cezasını, kendilerinden daha aşağı insanların yönetimine girmekle çekerler.” demiştir. Ve böylece bütün insanlara bir ders vermek istemiştir. Eskiden “<ı>sazı, sözü olmayan derviş olamaz, bir lokma, bir hırka ile kendi inançlarını yaymak için kök köy dolaşamaz”mış. Bizim halk şairimiz Yunus Emre bile dervişliği öven şiirlerinde, kendisine bir pay çıkarır ve “<ı>Sen derviş olamazsın” diye yergiler düzermiş.



[1] Ahmet GÜÇSAV, Söke Ekpres Gazetesi, 28 Mart 1974.

[2] Ahmet GÜÇSAV, Yeni Söke Gazetesi, 8 Şubat 1995

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..