Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '18

 
Kategori
Kitap
 

Sol Ayağım

Sol Ayağım
 

    Chrısty Brown’nun  kendi dili ve cümleleri ile yazdığı, bakış açınıza göre soluksuz 3-5 saatte okuyacağınız ve bittiğin de kendime dair çok şey öğrendim diye bileceğiniz bir kitap, bu yüzden mutlaka okunması gereken kitaplardan.

    Kitabı okumamış olanlar için en kısa özet : Doğuştan beyin felci olan Chrısty’nin vücudunda kullana bildiği tek organı olan sol ayağı ile yaşama tutunma yolculuğunu anlatır. Şimdi “ee ne var bunda”, yaşama tutuna bildiyse ne güzel işte, ya sol ayağını da kullanamasaydı gibi bir mantık yürüte bilir ve dönüp şükretsin haline diye biliriz, empati ve sempati yoksunu olarak.İşte tam da burada hayat onun yolculuğuna kelimenin tam anlamıyla kocaman bir taş koyar ve yolculuğuna bundan sonra  “ sol ayağını kullanmadan devam etmelisin” der.

    Kitap hakkında daha fazla detaya girmeyeceğim, çünkü herkesin kendi bakış açısı ile kendine dair bir şeyler anlayacağı türden. Bu anlamda benim de yaşantımda ve olaylara bakış açımda farklılıklar yaratan bir kitap oldu. İnsan hayatın içinde bazen değerlim deyip tuttuğu, kıymet verip her şeyim o sandığı, onsuz asla olmaz dediği birçok şeyin aslında onu kısırlaştıran, pasifleştiren, felç eden ve yavaş yavaş tüketen bir şey olduğunu fark etmesi zor ve iç acıtan bir durumdur. İnsan bu gerçeği ile yüzleşerek kabule geçtiğinde bulur kendini ve yaşamaya başlar.

    Tasavvuf posnişlerinden biri yetiştirdiği talebelerinin düzeyini anlamak için bir gün derse vazo içinde, mis gibi kokuları etrafa yayılan bir gül getirir ve talebelerin ortasına koyarak “bugünkü probleminiz bu” der, çekip gider. Talebeler, gülün o muhteşem güzelliğini hayran hayran seyredip, yaydığı mis kokuları içlerine çekerek “bu kadar güzel görünen ve mis gibi kokan bu şey de nasıl bir problem olabilir ki” diye düşünmeye başlarlar. Gül öyle güzeldir ki ve yaydığı koku o kadar rahatlatıcıdır ki, talebeler bir süre sonra aslında ortada bir problem olmadığına karar verir ve kendilerinden geçmiş bir halde seyre dalarlar. Sonunda içlerinden biri kalkar ve ortada duran vazoya bir tekme atıp kırar. Çıkan gürültüye gelir posniş ve derki “hepiniz gülün güzelliğinden ve kokusundan mest oldunuz ve asıl problemin bu olduğunu göremediniz”

   İşte böyle sevgili dostlar, bana bu kitabın anlattığı bu; hayatımız da sıkı sıkı tuttuğumuz her ne varsa arada onlara dönüp gerçek anlamda bakmak lazım ki yaşadığımız problemleri fark edip onları ortadan kaldırarak kendimizi yaşamaya devam edelim, bazen yol almak için sadece yüklerimizi değil en sevdiğimiz şeyleri de feda edelim. Kitabı mutlaka alın ve 3-5 saate okumayın bence…

 
Toplam blog
: 48
: 175
Kayıt tarihi
: 19.08.13
 
 

Çok bildiğimden değil anlamak ve anlam kazanmak için yazıyorum, anlamlarla var olmak adına, herke..