Şol İzmir'in muslukları, akar zehir deyu deyu

E malum, mübarek Ramazan ayı yaklaşmakta. Ben de büyük Yunus’un meşhur şiirini, İzmir’in güncel problemi, arsenikli su mevzuna böyle uyarlamaya çalıştım. Biraz uhrevi, beher miktarda dünyevi, çokça da mizahi olsun diye.

Neyse maksadımız geyik yapmak değil tabi. Pek moda deyimiyle bu küresel ısınma ve iklim değişiklikleri heyulası, ursuz bir karabasan gibi üzerimize çökmekte her geçen gün. An geçmiyor ki bir garabetle, bir olumsuzlukla yüz yüze gelmeyelim, gelenlerden haberdar olmayalım.

Bu dünya probleminden, bizler de nasibimizi almaktayız doğal olarak. Barajlarımız kurumakta, ırmaklarımız yataklarını çatlayan toprağa bırakmakta, göllerimiz küçülmekte, hayvanlarımızdan bitki örtümüze, endüstriyel tarım ürünlerimize dek neredeyse tüm ekolojik denge alt üst olmakta. Flora ve faunamız, güzel olmak için estetik bıçaklar altına yatıp da bir hilkat garibesine dönen vatandaşlara benzedi vallahi.

Ah İzmir’im ah. Dünyanın bir cennet köşesi, yürek şehirlerimizin inci tanesi. Bilsen seni bile koparıp alacak bu acı gerçekler bizden. Barajlarında su kalmadı. Tahtalı çatladı, kavruldu, Sina’ya döndü. Musluklarında sular akmaz oldu. Akanın da içine zehir doldu.

Kentin mevcut su stoku, bu alev sıcağı yaz günlerinde mümkün değil yetemezdi, yetmedi. Kente su sağlayan ve arsenik miktarının normal standartların üzerinde olması nedeniyle devre dışı bırakılan iki adet su istasyonu, yerel idarenin idare ve tasarrufu ile tekrar devreye sokuldu. Başkan açıklama yaptı, kent kamuoyu ile paylaştı, en azından kullanım suyu olarak kullanalım, hemşehrilerimiz mağdur olmasın dedi.

Bu arsenik denen nesne, şehir suyundaki şu andaki mevcut oranlarıyla, on yıllık sürekli bir kullanım sonucu, insan üzerinde olumsuz etkilerini göstermeye başlıyor. Yirmi yıl içerisinde de başta cilt kanserleri olmak üzere, çeşitli kanser hastalıklarının sebebi ya da tetikleyicisi olabiliyor. Söz konusu olumsuz etkilerinden bir nebze olsun korunmak için de bol miktarda süt içmek gerekiyor. Zira süt, arseniğin kandaki emilimini azaltan bir etkiye sahip. Öyle diyor uzmanlar.

İşler bu noktaya geldikten sonra tüm bu olanları bir nebze olsun anlayabiliyorum da bir tek kabullenemediğim mevzu ne biliyor musunuz? Hariçten gazel okuyan bir vatandaş var ya. Bir tek onu içime sindiremiyorum. Ta kilometrelerce uzaktan, konuyla, şehirle, bu kentin duruşu ve tavrı belli insanlarıyla uzaktan yakından alakası olmayan zat-ı muhteremin, salataya maydanoz olması çok sinirime dokunuyor. Anadolu’da bu gibi durumlar için kullanılan çok güzel bir söz vardır da hadi terbiye sınırlarımızı daha fazla zorlamadan arif olan anlar deyip geçelim.

Fısıltı gazetesi yazmaya başladı bir süredir. Partisinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olacakmış. İhtimal vermiyorum ama şayet böyle bir abukluk hayat bulacak olursa, vay halimize. Neyse düşünmek bile istemiyor, şimdilik kaydıyla yazıma nokta koyuyorum.

Not: Yazı fotoğrafı http://flickr.com/photos/frankon/2093753915/ linkinden alınmıştır.