Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Sol kendini yeniden tanımlamalı

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında tek parti dönemi yaşandı. Bu devir, çok partili siyaset ihtiyacı ortaya çıkınca kapandı. Daha sonra ’ortanın solu’, ’ortanın solu, Moskova yolu’, ’ne ezilen, ne ezen, insanca hakça düzen’ sloganlarının ön plana çıktığı sloganlar devri yaşandı. Bunu ’bin adet tank üreteceğiz’, ’ağır sanayi hamlesi’, ’herkese iki anahtar vereceğiz’ gibi vaatler devri izledi. Son seçimlerde, dağıtılan altınlar, hediyeler ve yardımlar ön plana geçti ve görüldü ki bol keseden yapılan sanal vaatlerle bir şey olmuyor.

Bu gün, seçmenlerin % 40 ’ı kararsız. Bunlar siyasi partilerden yeni bir yapılanma ve yeni toplumsal projeler bekliyor. Ancak bu projelerin toplumda ’nasıl gerçekleştirileceği’ nin de anlatılmasını da istiyor.

Bu aşamada sol partilerin kendilerini tekrar sorgulanmasında yarar var. Çünkü, sol partilerimiz ne yazık ki, solcu olmayı unutmuş, toplumsal proje ve sorunlara çözüm üretmekten uzak, kendi içlerinde ve birbirleriyle çekişme halindeler. Siyasal yapıdan uzak birer ’oluşumlar’ a dönüşmüş görüntü veriyorlar.

Neden böyle bir görüntü veriyorlar? Çünkü;

Bütün sol partiler söylemlerine bakılırsa, son yılların gözde akımı küreselleşmeden yana, bütün sol partiler KİT’ lerin özelleştirilmesinden yana, Bütün sol partiler günümüzün dayatma şartlarında AB ye girmekten yana, Anayasamızda eğitim tek tip olacak derken, kırkın üzerinde çeşitlenmiş mevcut eğitim yapısının devamından yana, ’laik’ lik darbe almış, sol partiler sessizlikten yana, bir mega market açılarak, yüzlerce küçük esnaf işini kaybediyor. Bu şekildeki ’Liberalleşme’ nin ötesine geçmiş laçkalaşmış ekonomik düzenden yana. Daha bir çoklarını sayabiliriz.

KİT’ ler kar etmiyor diye satılıyor. Sol partiler buna karşı politika üretmek yerine buna yardımcı oluyor. Oysa KİT lerin kuruluş gayesi kar etmek değil, vatandaşın yapamadığı büyük ve stratejik yatırımları, devlet eliyle yaparak, ithal malların girdisini azaltmak, ülke için stratejik yatırımları yabancıların idaresinden korumaktır. Bir kaç saatlik elektrik kesintisi örneğinde bunun önemini yaşadık. Ya savaş halinde olsaydık da, haberleşme, bilgisayar ağı ve elektrik toptan kesilseydi ne olacaktı... düşünmesi bile ürkütücü...

Küreselleşme yıllardır bilinçaltımıza işlenen bir sözcük., Gelişmiş ülkelerin, geri kalmış ülkelerde pazar payını arttıran bir sömürü düzeni. Sol partilerin buna taraftar olması düşünülebilir mi? Maalesef bizim sol partilerimiz buna karşı politikalar geliştirmek yerine bunu da kabullendiler.

Bu koşullarda, AB’ ye girmek ise ’Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ nin bir nevi ortadan kalkması anlamına geliyor. AB nin kuruluşu tamamlandığında Türkiye AB ye girmiş olacak ve para birimi değişecek, bayrağı değişecek, Avrupa parlamentosunun hukuk kuralları ve kararları geçerli olacak, sınır kavramı belli ölçüde kalkacak ve daha bir sürü değişiklik olacak. Bu durumda Atatürk İlkeleri ve tam bağımsızlıktan nasıl söz edilecek. Hem Atatürk İlkelerini ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini sonsuza kadar devam ettireceğiz, hem de AB ye girmeye sonuna kadar varız, şeklindeki sol politikalardaki bu çelişki nasıl kaldırılacak. Hiçbir sol parti bu konuya somut bir açıklık getiremiyor.

Sadece bu nedenlerle bile, sol partilerin silkinerek kendilerine gelmesi ve yeni toplumsal projelerle, niçin ve nasılıyla ortaya çıkmaları gerekmez mi?

Yurdaer KILIÇ

 
Toplam blog
: 106
: 597
Kayıt tarihi
: 13.02.09
 
 

1953 Denizli doğumlu, evli ve iki çocuk babası. Doktor dişhekimi, şimdiye kadar yayınlanmış yedi ..