Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '11

 
Kategori
Hukuk
 

Sol ve özgürlükçü Anayasa talebi

2007 yılından bu yana yeni anayasa tartışmaları Türkiye gündemine girmiş durumda. Macunun tüpten çıkması misali, yeni ve özgürlükçü bir anayasa talebi gündemi kaplamış ve artık 12 Eylül Anayasası ile bu ülkenin yönetilemeyeceği apaçık ortaya çıkmştır. 

Siyaseti, toplumun ihtiyaçlarından yola çıkarak yapan siyasi parti ve kuruluşlar birer birer yeni anayasa taslaklarını kamuoyuna sunmaya başladılar. Bu taslaklardan en somutu ve kamuoyunda en çok ses getireni TÜSİAD’ın hazırlattığı anayasa taslağı oldu. 

Kamuoyunun yeterince haberdar olmadığı başka anayasa taslakları da var. “Disk” ve “10 Aralık Hareketi”nin hazırlamış olduğu anayasa taslakları bunlardan bazıları. Bu taslakların yeterince ses getirmemesi, bu örgütlerin toplumsal tabanlarının zayıflığından olsa gerek. Ya da yaptıkları çalışmaları yeterince sahiplenmediler. 

Oysa sermaye sınıfının mümtaz temsilcisi TÜSİAD, hazırlattığı taslağı ülke gündemine sokmayı başardı. TÜSİAD’ın etkisinin yanısıra hazırlanan anayasa taslağına emek veren değerli anayasa hukukçuları ve bilim insanlarının varlığı, bu taslağı daha da değerli kılıyor. 

Prof.Ergun Özbudun, Prof.İbrahim Kaboğlu, Prof.Mithat Sancar, Prof.Sibel İnceoğlu, Prof.Ersin Kalaycıoğlu ve Prof.Turgut Tarhanlı bu bilim insanlarından bazıları. 

Ekim 2010 tarihinden bu yana düzenlenen yuvarlak masa toplantıları sonucu ortaya çıkarılan taslak, “Yeni anayasanın Yapım Yöntemi, “Yeni Anayasanın İlke, Kural ve Kurumları”, Din ve Vicdan Özgürlüğü”, “Kimlikler ve Kuvvetler Ayrılığı” bölümlerinden oluşuyor. 

Bu taslak, kamuoyunda bazı maddelerinin tartışılmasının ve 1982 Anayasasının değiştirilemez maddelerini tartışmaya açmasının ardından sanki geri plana çekildi. Oysa önemle üzerinde durulması gereken maddeler ve bölümler var. 

En başta “Anayasayı kurucu meclis hazırlasın” önerisi var. Bu öneri katılımcılığı ön plana çıkaran bir nitelikte. “Anayasanın tümüyle yenilenmesi” fikri, solcuların yıllardır seslendirdiği bir talep. "Yerel yönetimlerin yetki alanı genişletilmesi", "Her türlü kimliksel örgütlenmeye izin verilmesi" ve "seçim barajının düşürülmesi" gibi dikkat çekici önerilerse demokrasinin olmazsa olmazlarından. Anayasa ile birlikte kapsamlı bir seçim sistemi, siyasi partiler rejimi ve yargı reformuna da değine taslak, solcular tarafından da incelenmesi gereken bir metin. 

Bu taslağın eksikliği ise toplu sözleşme ve grev hukukuna hiç değinmemiş olması, sadece çalışma yaşamı ile ilgili kısa bir bölümün olmasıdır. Ama bu duruma şaşırmamak gerekiyor. Çünkü hazırlayan kurum işveren örgütü olunca, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi ve emekçilerin haklarını güvence altına alan bir anayasa taslağı beklemek nafile bir çaba olur. 

TÜSİAD, temsil ettiği sermaye sınıfının çıkarlarını savunan bir çalışma yaparak kamuoyuna sundu. 

Bu noktada iş, sol siyasi partilere, sendikalara ve odalara düşüyor. 

Sol, ne yapıyor? 

Başta DİSK’in dışında, CHP olmak üzere, BDP, ÖDP, EMEP, TKP, KESK, TTB, TMMOB gibi parti ve örgütler yeni anayasa taslağı konusunda ne yapıyorlar? 

Bazı sol grupların ve sosyalist bireylerin katıldığı “Demokratik Anayasa Hareketi’nin yaptığı çalışmaların dışında somut bir çalışma var mı? 

CHP hazırlık çalışmalarının devam ettiğini söylüyor. Ama bu durum biraz “minderden kaçma” gibi geliyor bana. 

Solun tüm renkleri yıllardır iktidar olamamanın verdiği psikolojik durumdan olsa gerek, toplumun önüne bir proje ile çıkamıyorlar. Halbuki solun en önem verdiği alan olan demokrasi alanının mihenk taşı ve demokrasi mücadelesinin temeli “Özgürlükçü ve Eşitlikçi bir Anayasa” talebidir. 

Bu talep TÜSİAD’a bırakılamayacak kadar önemlidir. 

Bu talebin sözcüsü ve taşıyıcısı sol güçler, emek güçleri ve demokrasi güçleri olmalıdır. 

 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..