Solcu aşk

Aşkın aşırı solcu olduğu söylenir. Bu yüzdendir ki sol yanını hedef alır insanın.

Koruyamazsın kendini, sakınamazsın aşktan. Nasıl ki kendinden kaçmak mümkün değilse, aşktan da kaçmanın imkanı yoktur. 

 

Devrim gibi bir anda gelir, bir gecede değistiriverir her şeyini. Tüm benliğini. Hani yapmam diye atıp tuttuğun tüm o şeyler var ya sıkı tut ucundan, aşk günü geldiğinde sana hepsini teker, teker yaptırır çünkü. 

 

Şanslıysan eğer büyütür seni. Devrimle büyüyen çocuklar güçlü olur unutma. Öğretilerini dinle, aşkın içinde hayatta kalmak için ihtiyarcın var. Besleyicidir aşk aynı zamanda. Açlıktan çılgına dönmüş ruhunu doyurur. Yatıştırır. Mutlu etmesine eder ama insanoğlusun neticede mutsuzluğa gebesin. Mutsuz da olursun. Ying yang dengesidir aşk bi yerde. Her ne kadar sendeki tüm dengeleri alt üst etsede. 

 

Çelişkilerle doludur aynı zamanda. Aşk varsa eğer kalp ve mantık her zaman sonsuz bir kavgaya tutuşur. Adı üstünde bi savaş bu, ruhun zedelenir, ruhun yaralar alır. En büyük yanılgıda burdadır aslında sevdiğin yaralamaz seni. İçten içe verdiğin savaş yaralar. Her zaman en büyük çentiği sen atarsın kendine. 

Üstelik kimi zaman savaşın galip geleni yanıltıcı olabilir. Kimi zaman kalbini seçersin devam edersin yola daha büyük yaralar alırsın. Kimi zaman da mantığın galip gelir hayatının en büyük mantıksızlığını yaşarsın. Hayat bu traji komik..

 

Aldığımız yaralarla, kararlarla yaşamaya devam ediyoruz. Unuttuk sanıyoruz ya aptallık ediyoruz. Unutmanın imkanı yok. Unutmak diye bir şey yok. Sadece alışıyoruz. Yaradılışımızın mükemmeliğimi yoksa en bencil özelliğimi bilemem ama alışıyoruz evet. 

İçin için kanayan bir yarayla yaşamaya, savaştan çıkmış delik deşik bir vücutla hayata devam etmeye alışıyoruz ! 

Şairin dediği gibi ayrılıklar da sevdaya dahil deyip avunuyoruz ve bir sevda oyununu daha kaybediyoruz..