Solun insancıllığı ve kutsallığı...

“Orada (yeryüzünde) aç kalmazsınız, çıplak olmazsınız, susuzluk çekmezsiniz, güneşin sıcağında yanmazsınız...” (Taha Suresi; 118-119

İslamın peygamberi Hz. Muhammed, bir hadisinde şöyle diyordu:

''Dostum Ebu’l-Kasım dedi ki: “Şu Uhud dağı kadar dinarım (altınım) olsa ey Ebuzer, evimde üç gece bırakmak istemem. Ancak üzerimdeki bir borç sebebiyle tek dinarı koruyabilir, geri kalanını da Allah’ın kullarına şöyle şöyle dağıtılmasını emrederdim.” Ve elleriyle önüne, sağına soluna dağıtma işareti yaptı. (Ebuzer’den; Buhârî, Zekât 4; İstikrâz 3, Bed’u'l-Halk 6; İsti’zân 30, Rikâk 13, 14; Müslim, Zekât 34 (992).)''

Sol'un gerçek tarihi, insan emeğinin sömürüsü ve toplumsal sınıfların oluşmasıyla başlar!... Belki de bu yüzden, sömürüye, insanların ezilmelerine karşı çıkmakla başlar, düzene karşı çıkmak... Hele emeğin iyice, sözümona değersizleştirilmeye çalışıldığı ve 4G teknolojileriyle insanın tüm hareketlerinin denetlenmeye ve gözlenmeye başlandığı, neoliberal bir çağın modern zamanlarında, gerçek anlamda insana en yakın ve yararlı sol düşünceyi insandan , doğadan ve doğal çevreden yana, ''Taraf'' olarak incelemek, gerek ülkesel ve gerekse evrensel düzeyde, elzem hale geliyor!...

M.Ö. son yüzyılda bildiğimizce ilk olarak, Trakyalı Spartaküs'ün başlattığı, Roma'nın kölelik ve sömürü sistemine karşı, eşitlikçi, özgürlükçü özellikler gösteren başkaldırı hareketi, M.S. IX. Yüzyıl'da islam coğrafyasında Abbasi İmparatorluğu'na yıllarca kök söktüren, Habeşli kölelerin, Ali b. Muhammed önderliğindeki, ''Zenc Hareketi'' ve Anadolu'da, Tımar sistemindeki bozulmayla bir tür batı tarzı feodalleşmeye yönelmekle başlayan ve XVI. Yüzyıl'da Osmanlı'da bozulan dirlik ve düzene karşı ortaya çıkan, ''Celali İsyanları'' hareketi de, bu coğrafyaya özgü başkaldırılar olarak insanlık tarihindeki yerlerini almışlar...

İnsanlık tarihinde, toplumsal adalet ve eşitlik, sömüren ve sömürülen, ezen ve ezilenler arasındaki toplumsal savaşım bu günlere kadar gelmiş... Siyasi erki elde tutma, toplumsal adalet ve eşitlik, emek, mülkiyet ve de üretim ilişkileri , İbn Haldun' dan Karl Marx' a kadar birçok düşün insanı tarafından, yorumlanmış... Her ne kadar Fransız Devrimi sonrasında kurulan meclisin sol cephesinde halktan oturan kişilerle Sol'un siyaseten ortaya çıktığı söylense de ve her şeyde olduğu gibi sol düşünce ve hareketin de batıda burjuvazi ve işçi sınıfıyla başladığı iddia edilse de, yukardaki örnekler bunun gerek düşünsel ve gerekse eylemsel anlamda, böyle olmadığını belgeliyor!...

Modern zamanlarda, sözüm ona post modern bir kültür iddiasıyla insanlığın karşısına çıkan ve ''Küreselleşme '' kılıfıyla karşımıza çıkarılan ''Yeni Dünya Düzeni'', dünya ekonomisine tartışılmaz bir şekilde egemen olan, ''Yeni Liberal Ekonomi'' ve siyaseten yapılandırılma çalışmaları hala süren ''Yeni Sağ, insanlığa dipten gelen bir dalga gibi egemen olmaya çalışıyor!...

Ve Rusya , Doğu Avrupa ve Ortaasya'da'da sosyalizmden sapmış olan Stalinist rejimlerin çöküşleri, bu küresel kapitalizmin neo-liberal destekçilerinin zaferini de pekiştiriyordu...

Sosyalist devrim, Lenin'in bir şekilde erken ölümü, Troçki ve arkadaşlarının tasfiyesi ve ancak bizce en az onlar kadar önemli olan( fakat her nedense batıda, gene doğu bağlantılı olduğu için, gerekli şekilde hakkıyla yorumlanmayan, ) İslamcı kominist Sultan Galiyev'in aynı şekilde Stalin'in baş celladı Beria marifetiyle öldürülmesiyle daha kurulma aşamasında, nihai amacından sapmış oluyordu!...

Ve Sultan Galiyev'in katledilmesinin ardından da , yakınları ve ailesi de yok edilmiştir!...

Rusya işçi sınıfının yanısıra, Hazar bölgesi, Kırım ve Ortaasyada yaşayan, islam ağırlıklı Türkler ki, Anadoludaki Kurtuluş Savaşı'na maddi destek onlardan gelmiştir, liderleri, Sultan Galiyev'in öldürülmesinden sonra, varolan sosyalist sistemden tamamen kopmuşlardır...

Doğu Halkları' nın doğal desteğinden yoksun kalan, Stalin ve şürekası tarafından hızla Rus milliyetçisi bir sosyalizme girişilerek, yanlış işlemeye başlayan, kapitalist sistem ve devletçi bürokrasiden kurtulamayan, sözümona bir sosyalist yapılanma, daha gelişme(!) aşamasında Çin'le siyasi çatışmaya girmiş, Üçüncü Dünya Halkları' nın ulusal ve sosyal kurtuluş savaşımlarına zarar vermeye başlamıştı!...

(devam edecek...)