Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '11

 
Kategori
Dünya
 

Somali ; İnsanlık dramı

Somali ; İnsanlık dramı
 

Somali tarihinin en büyük krizlerinden biriyle boğuşuyor. Krizin sebebi her ne kadar kuraklık olarak gösterilse de Somalililer tek başına kuraklığın sebep olamayacağı kadar ciddi bir yoksunluk haliyle karşı karşıyalar; açlık. Bir başka deyişle Somalililer hayatlarını devam ettirebilecek kadar gıdaya erişemiyorlar ve sonucunda çok yüksek ölüm rakamları ortaya çıkıyor. Söz konusu durumun bir doğal afetin sonucu olarak değerlendirilmesi vicdani değerler de göz önüne alındığında pek mümkün görünmüyor. Kuraklığı da kapsayacak biçimde Somali'de olanların arka planına ve ülkenin siyasi yapısına bakmak ölümlerin nedenlerini açıklamaya yardımcı olabilir. 

Son 60 yılın en şiddetli kuraklığını yaşayan Somali'de kıtlık oluşabileceğine dair erken uyarı niteliğinde açıklamalar 2010 yılından beri yapılıyor. Ancak önlem almaya yönelik çağrılara uluslararası toplumdan cevap alınabildiği söylenemez. Buna ek olarak iç siyasi aktörlerin de Somalililere ilişkin bir kaygı taşımadıkları belirtilebilir. Zira Somali ile aynı coğrafyayı paylaşan ve dolayısıyla ortak sorunları bulunan kuraklık, çölleşme ve iklim değişikliği gibi- komşu ülkelerin söz konusu doğal afetlerden aynı ölçüde etkilenmediği saptanıyor. Komşularda da büyük sorunlar yaşanırken Somali'de bir insanlık faciası ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Somali'de olanların doğayla ilişkilendirilmesinden ziyade siyasete dönüp bakılması daha anlamlı bir perspektifi işaret edebilir. 

Somali devletinin 1991 yılında resmen parçalanmasının ardından ülkede siyasi istikrara kavuşulamadı. Somali'de bizim klasik anlamda tanımladığımız, kabaca güç kullanma tekelini elinde bulunduran ve kurumsal / bürokratik bir yapılanmaya karşılık gelen devlet aygıtından söz etmek pek mümkün değil. Hükümetler kuruluyor ancak mevcut bir devlet altyapısı var olmadığı için etkinlik gösteremiyorlar. Buna ek olarak hükümetler genellikle yabancı destekli oldukları için “geçici” olabiliyorlar. Ülke içerisinde ortak bir siyasi meşruiyet zemini sağlanamaması da uzun süreli yönetimler kurulmasını engelliyor. Ayrıca devlet yapılanmasının bulunmamasından dolayı kanun yapılması ve uygulanmasında da sorunlar yaşanıyor. 1970'li yıllarda ve 1980'li yılların başında da Somali'de kuraklıkla karşı karşıya kalınmış ancak sorun çözüme kavuşturulmuştu. Günümüzde ise siyasi irade ve kapasite eksikliği çözümü zorlaştırıyor. Somali'de en son 2009 yılında Şerif Şeyh Ahmed liderliğinde bir hükümet kuruldu. Ancak El Kaide ile doğrudan bağlantısını açıklayan aşırı İslamcı El Şabab örgütü başta olmak üzere ülkedeki diğer gruplar hükümeti tanımadıkları için ülkede iç çatışmalar devam ediyor. 1990'lı yıllardan beri Somali'de ABD etkisinin özellikle petrol konusunda- yanı sıra IMF ve Dünya Bankası başta olmak üzere uluslararası kuruluşların ülkenin geleceğine dair çalışmaları bulunuyor. Somali'de devletin işler hale gelmesi, ekonominin düzeltilmesi, sağlık hizmetlerinden tarıma kadar her alanda yeniden yapılandırma çabaları özellikle uluslararası kuruluşlar aracılığıyla ve önderliğinde sürdürülüyor. Ancak söz konusu kuruluşların Somali'nin yerel özelliklerini ve dokusunu doğru anlamadıklarından olsa gerek çabalar tarım alanlarının yok edilmesi ve sağlık sektörünün özelleştirilmesiyle sonuçlandı. Bu itibarla halkın hem tarım ürünlerine hem de sağlık hizmetlerine erişimi imkânsız hale geldi. Kendi üretimini yapma olanakları yok olan Somali halkı ise bir anlamda açlığa mahkûm edildi. Buna ek olarak ülke içerisinde devam eden rekabet ortamı ve El Şabab'ın otoriter uygulamaları halkın yoksunluğunu ve yoksulluğunu artırdı. El Şabab'dan bahsederken örgütün batılı kurumlarla kurduğu yakın ilişkileri de göz önünde bulundurmak faydalı olabilir. Ayrıca Somalili korsanların adını neden bu kadar sık duyduğumuzu da daha iyi kavramak mümkün olabilir. Somali'nin siyaset, ekonomi, tarım, sağlık, su gibi pek çok alanda ciddi bir reform sürecine gereksinim duyduğu görülüyor. Reform sürecinin uzun vadeli bir perspektif olarak değerlendirilmesi ve tutarlı siyasi süreçlerin işletilmesi Somali'nin dönüşümüne katkıda bulunacak faktörler olarak sıralanabilir. Bu süreçte Somali'nin uluslararası kuruluşların desteğine ihtiyacı olduğu yadsınamaz. Sonuç olarak Somali'de insanlar ölüyor. Dünya da büyük ölçüde bu katliamı izliyor. Her ne kadar doğrudan silahlara dayanmasa da kitlesel ölçekte ölümler gerçekleşiyor. Uluslararası kuruluşların yardımları yetersiz kalıyor. Ayrıca uluslararası seviyede konuya ilişkin yeterince görünürlük ve duyarlılık sağlanamıyor. Bu noktada Libya'ya koşturan “Dünya” Somali'de daha ne olmasını bekliyor anlamak çok güç. 

 
Toplam blog
: 2
: 1646
Kayıt tarihi
: 17.08.11
 
 

11 Mart 1971 Doğumluyum. Gazeteciyim. Bir Yudum Sıla isimli şiir kitabım var. Evliyim. Manisa'da otu..