Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '11

 
Kategori
Güncel
 

Somali boynuzu..!

Bu Somali konusunda içime çok sinmeyen bir durum var… 

Yok yok… Bazıları gibi; “Bizde bir sürü aç açık olan varken ne işimiz var Somali’de?” diyenlerden değilim ben… 

Aksine Başbakanın Somali’ye gitmesinin; bazılarının (tabii ki sömürgeci ve her daim aç gözlü bazı Batı ülkelerinden bahsediyorum) dikkatini çekmek için -küçük de olsa- iyi bir girişim olduğunu söyleyebilirim. 

Veya Ramazan boyunca; “körler sağırlar birbirini ağırlar…” türünden, zengin şirket iftarlarına harcanan kaynakların “disipline” edilip Somali’ye “yardım” olarak gitmesine “vesile” olması gibi çok faydalı bir başka tarafından da bahsedebilirim… 

Maddi yardımlar tamam, Başbakan’ın “bir kısım” sanatçı ile birlikte gitmesi de tamam… (tabii burada baş sorumuz, UNESCO nezdinde büyük prestiji ve prestijimiz olan Zülfü Livaneli gibi bir sanatçı neden yoktu? dur, o da ayrı…) 

Hatta sırf “kusur” kalmamak için Kemal Kılıçdaroğlu’nun gitmesi de tamam. 

Ama öyle değil işte… 

Başbakanımız bütün bunların ardından; “Somali’ye havaalanı ve yollar da yapacağız…” deyince kıllanıverdim nedense..! 

Nedenini bilmiyorum bu hissimin ama bu havaalanı ve yollar yapma meselesinde bir gariplik var… Bu ziyaretler sonucunda bütün dünyanın ilgisini buraya çekebilmeyi başardık da; şimdi İslam ülkelerinden (!) ve Batı dünyasından yağmur gibi yağacak yardımların buraya ulaşmasını mı koordine ediyoruz dedim kendi kendime..! 

Biraz “coğrafi” takıldım sonra… 

Dünya’nın en “çetrefilli” coğrafyasının hemen dibindeki Somali’nin, haddinden(!) fazla stratejik bir konumu var gibi geldi bana… 

Görebildiklerim içinde; gazetelerdeki -özellikle- dış politika yorumcularının bu açıdan bir yorumuna da rastlamamıştım ama… 

Sonra? Sonrası şöyle… 

Afrika Boynuzu” deniyor bu bizim Somali’nin topraklarına… Mısır’a, Ürdün’e, Sudan’a, Etiyopya’ya, Yemen’e, Suudi Arabistan’a giden Kızıl Deniz’in tam girişinde ve tam kontrol noktasında. Adeta bir deniz feneri gibi çıkıntılı ve ortalığa çok hakim bu “boynuz”… 

Çok yakındaki bir diğer körfez de İran Körfezi oluyor tabii..! Bu körfezin sonu İran… Körfezin içindekiler de: Kuveyt, Bahreyn, Katar, Umman… Birileri İran’a “salça” olacaksa, yine bu bizim Somali’nin kapladığı “Afrika Boynuzu” çok çok stratejik ve kıymetli gibi duruyor. 

(lütfen siz de bölgenin haritasına bir göz atar mısınız?) 

Ve benim ülkem gidecek bu “boynuz”a “havaalanı ve yollar” yapacak..! 

Mısır halloldu, Ürdün halloldu, Yemen halloldu, Irak halloldu… Katar, Kuveyt, Suudiler, Umman zaten hep uslu çocuklardı. Eh Suriye’nin de zaten eli kulağında… Geriye bir “muzurİran kaldı… 

Bu denizlerin suları zaten hep sıcaktır ama şimdilerde bir başka türlü ısınıyor -veya ısıtılıyor- gibi… İran suyun sıcaklığına alışkındır ama fokurdamaya başlayınca ne yapacak, neler olacak acaba? 

Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilme şekline, gidiş yoluna ve yöntemlerine bakınca; Amerika’nın şu anda yeryüzündeki tek sıkıntısı(!) olan İran için de yakın zamanlarda bir atraksiyonlar dizisi vizyona sokulacak gibi… 

Amerika Irak’taki, ona pahalıya mal olan, sadece güneyden çalışarak -Türkiye’nin 1 Mart tezkeresine onay vermemesiyle tabii- Saddam’ı yok etme yönteminin İran için geçerli olamayacağını çok iyi bildiğini düşünmemiz hiç de zor değil… 

Bu, İran’ın hem demografik yapısı, hem de askeri gücü açısından da hemen hemen imkansız gibi bir şey. Ancak üstten (kuzey batıdan) en az İran kadar güçlü birileri ile (kim olabilir ki bu ülke acaba?) ve alttan da başta kendisi olmak üzere “cümbür cemaat” bastırırsa? 

Dedim ya… Somali’de, Afrika Boynuzu’nda bir hikmet var ya, haydi hayırlısı… 

(Amacım “dış politika” yazarlığına soyunmak değil ancak İsrail’e bu kadar açıktan tavır alan ve tekamül etmiş bir “Yeni Osmanlılık” görüntüsü her geçen gün netleşen bir ülke yönetimimiz varsa, -ki var elbette- bunun uğruna nelerin olabileceğine dair düşünmemiz, iç gelişmelerden çok daha önem arz eder diye düşünüyorum…) 

*** 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hükümetin İsrail’e yönelik tavırlarına, bir “Başkomutan” olarak şu açık tehdit kokan sözlerle destek verdi: “Türkiye Doğu Akdenizdeseyrüseferserbestisi için gerekli gördüğü her önlemi alacaktır…”  

Bakan Egemen Bağış da; 1 Ekim’de Akdeniz’de petrol aramaya başlayacağını duyuran Kıbrıs Rum Kesimi’ne: “Donanmamız bunlar için var…” tehdit’inde bulundu… 

Hadi buyur buradan yak…” denir ya… İşte öyle bir durumdayız. 

Türk Ordusunun en sevilmeyen(!), üst düzey komutanlarının önemli bir kısmının içeride olduğu Deniz Kuvvetlerine, ne işler ne görevler vermeyi planlıyor bakın bizim yöneticilerimiz. 

Sevilmeyen denizcilere -üstelik aynı anda- birçok cephede çok iş düşecek gibi… 

Peki ya çok yakın zamanda, değerli bir ülke yöneticimiz: “Biz iyi ki bunlarla -yani bu ordu ile- bir savaşa falan kalkışmamışız..!” dememiş miydi? Bunu söyleyen, halen ve yine, aynı kudretli ve etkinlikle ülkenin yönetiminde… Hemen, dünden bugüne ne değişti Ordu’muzda acaba? 

Yani şimdi, bugün, bu Ordumuza güvenerek savaşa falan girişebilir miyiz? Herhalde bu sorunun cevabı artık EVET’ dir. Aksi halde etkin bir Bakanımız, Başkomutanımız bu kadar kolaylıkla, ona buna “posta” koymaya kalkışmazlardı… 

Mustafa IŞIKSOY 

 
Toplam blog
: 14
: 1494
Kayıt tarihi
: 22.05.10
 
 

STK' larda, toplumsal konularda çaba içinde olmayı bir yurttaş sorumluluğu olarak görürüm. "Söyle..