Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '12

 
Kategori
Eğitim
 

Sömestr tatili

Veliler olarak çocuklarımızdan daha heyecanlıyız bugünlerde. Sebebi açık. Birinci dönem Cuma günü sona eriyor.

Van ili ve ilçelerinin bazıları hariç ülkemizde ilköğretim ve ortaöğretim öğrenci ve öğretmenleri sömestr tatiline önümüzdeki Cuma günü girecekler.

Öğretim döneminde öğrencilerimiz Nisan 2012 ‘de başlayacak olan merkezi sınavlarına girecekler. Özellikle ilköğretim sekizinci sınıflar ve lise son sınıflar için sınav takvimi yaklaşıyor.

Dolayısıyla sekizinci ve on ikinci sınıftaki öğrenciler on beş günlerini çok verimli olması için iyi programlamalılar.

Birinci dönemde öğrencilerin geneli dershanelere gittiler. Okullarında ki derslere ve sınavlarına girdiler. Şimdi onların değerlendirmesi olan karnelerini alacaklar.

Önlerinde çok önemli fırsat var.

On beş günü çok iyi değerlendirerek konularda yetersiz oldukları yerlere sıkı şekilde çalışarak eksiklerini telafi edebilirler.

Ne yazık ki çoğu aileler tatil denince dersten uzaklaşma olarak algılıyorlar. Öğrenci de çalışmak niyetinde değilse azda olsa nazlansa anne ve baba çocuğuna merhamet duygusuyla yaklaşıyor.

Öğrencilerin bazıları hep ders mi çalışacağım diye soru yöneltebilir? İşimizi sağlam yapacaksak, kararlı olmalıyız.

Elbette ders çalışmak önceliğimiz olmalıdır.

Öğrenciler azimli olmalı. Okullar açıldığı sürede ders çalışırım, tatil benim hakkım, onun için dilediğim gibi değerlendiririm derse yanlış yapmış olur.

Gençlerimizle sohbet ederseniz anne ve babalarından yakınma sebebi olarak sürekli ders çalış dediklerini dile getirirler. Anne baba dizi seyret boş ver dersi mi demelidir?

Eğer başka mesleğe girmiş olsaydınız, ustanız işinize mi değer verecekti? Yoksa sizin isteyip de ustanızın yasaklamış olduğu, alanınızla ilgisi olamayan işlerde ki (boş) başarılı olmanız mı gözünde olacaktır?

Hangi alanda isek o alanla ilgili çalışmalar takip edilmeli, onun şartları dâhilinde yol almalıyız.

Okul hayatınızda başarılarınız veya düşük notlarınız konuşulur. Gençlerimizin okudukları halde hala yanlış düşünmelerine de anlam vermek zor. Okumakta olan genç hep ders olur mu demesinin manasızlığını ne zaman kavrayacak?

Hayatı okuyamamaları ise daha gariptir. Öğrenciliğin birinci koşulu çalışmaktır. Ödev yapmaktır.

Boş vakit diye başkalarının tabirleri onlar için bulunmaz nimettir. Uyumak istiyorum, erken kalkmak okul günleri neyse on beş tatilde de mi uyuyamayacağız serzenişi olmamalı. Hatta uykusuzluk nereye kadar diye de dertlenebilirler.

Ama sonra mutlaka sıkı tutar çalışırlarsa hepsi duacınız olurlar.

On beş günün birkaç gününü hafif çalışarak geçirmelerine kimse söz söylemez. İlk birkaç günle sınırlı olmak koşuluyla televizyon izlemelerine, maç yapmalarına söz edilmez.

Cuma günü tatil başlamasıyla birlikte kitaplar kapanırsa yanlıştır.

Sınava katılan aday sayısı her yıl artmakta. Üniversitelerin sayısı da artıyor denebilir. Birinci öğretim ve de devlet üniversitelerinde okunursa ailemize ek masraf yaptırmamış oluruz. Velilerle konuştuğunuzda oğlum/kızım çok akıllı ama bir puandan üniversiteye giremedi dediğine şahit olmuşsunuzdur.

Doğrudur, işte önemli olan doğru şekilde çalışarak sonuçlar açıklandığında keşke dememektir.

On beş günü iyi planlamayla lehimize çevirebiliriz. Kazanımız büyük olabilir. Sınavlara hazırlanarak, vakitlerimizi değerlendirerek eksiklerimizi de tamamlamış oluruz.

Öğrenciler on beş gün okulunda kapalı olmasını fırsat bilerek kendileri açısından maksimum seviyede sınavlara hazırlanma olarak görebilirler.

Başarının şartlarından biride küçük ayrıntıların farkına varmaktadır.

Başkalarının on beş gün tatillerini hovardaca harcadıklarını gördüğün ve bildiğin süreyi kendin için çalışma zamanı olarak değerlendirebilirsin.

Tatili çalışarak başarının üstüne daha da eklemiş olursun. İnsanın ömrü olduğu sürece uyuyabilir. Fakat ömrü ne kadar uzun olursa olsun okul hayatının da sınırlıdır. Kimileri yaşlılarında başarılı olduğunu söyleme ihtimaline karşı cevaben yaşı ileri olanların başarısı yüzde kaçtır?

Gençlikteki öğrenme süreciyle, ileri yaşlardaki öğrenme, algılama hızı farklıdır. Gençlikte algılama ve öğrenme süreci hızlıdır. Sözde der ki:” Gençlikte öğrenmek mermere yazmak gibidir. İhtiyarlıktaki öğrenme denize yazmak gibidir.”

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..