Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

zirve özden özpınar

http://blog.milliyet.com.tr/fidanlar

19 Ekim '08

 
Kategori
Deneme
 

Sömürü

Sömürü
 

Çocuk saflığında gülebilmek, çocuksu düşleri paylaşmak, çocuksu ayrımsızlığı hissetmek, çocuksu kırılganlıkların yalnızca şefkat yoksunluğundan kaynaklandığını duyabilmek...

Bunun sadece insanın yalın doğası, öz belirleyicileri olduğunu zaman zaman hatırlayabilmek ne kadar önemlidir. Çocuk gibi bakmak, çocuk gibi sevmek, çocuk gibi gülebilmek, evrensel barış sözcüklerini çağrıştırıyor ben de... Büyüdükçe, zihnimizin yeter diyemediği doyumsuz isteklerin vagonlarında takılı, adı mutsuzluk olan yolculuklarda oluyoruz...

Dolaysız başkalarını sevebilmek, merhabalarla çoğalmak, mutlanmak , güzel bir müziği dinlerken içimizin titremesi, beğendiğimiz bir resmin içinde kaybolmak gibi değil midir?...

Hepimizin içinde kaybolmaya yüz tutmuş öz değerlerimizle varız. Temel olan içimizde sakladığımız çocuk saflığının varlığına inanıp güvenmek ve her yeniden doğan günde sevgileri özümsemek birincil görevimiz olsaydı, güne bu inançla başlayabilseydik keşke... Onca ağır sorumluluklar yaşamı yine çekilmez hale getirir miydi?

Zamanı görev olarak yaşamak, insanları sürekli analiz etmek, olduğu gibi kabul etmemek nefesimizi ve ilişkilerimizi daraltıyor diyor, ne aradığımızı bilmeden tüm duyularımızı kapatıp sömürü düzeninin halkası haline gelebiliyoruz. Maddesel ve duygusal sömürünün farkındalığı içimizi acıtıyor, hayata insana olan güven duygularımız nasılda sarsılıyor...

İnsan olabilmek, dost, arkadaş olabilmek, güvenmek, hayata çoğul tutunabilmek tek isteğimiz değil midir?

Bu kavramların dışında yaşamda nefes alınacak yeri nerde bulabiliriz? Sömürü düzenine yenik düşer, yanlızlık karıncasında döner döneriz, uzaktan uzağa... Düşüncelerin, duyguların paylaşılması yaşamın en güzel deneyi olup, bu paylaşımda sömürü kokusu alsak bile içsel zerafetimizi bozmadan ve ödün vermeden değerlerimizi kaybetmemeliyiz. Hiç bir insanı değiştiremiyeceğimize göre beraberliklerde nefes alıncak yerler bırakmalıyız. Bunun hiçte kolay olmadığını bilsek dahi düşüncelerimizi demir parmaklık yapmamalıyız.

Gerçekleri, doğruları, yanlışları biz var ediyoruz ve bakış açımızla anlam kazandırıyoruz... Sürekli değişiyoruz. Olumsuzlukları etiketleyip onlardan uzaklaşmakta içimize kendimize yaptığımız bir sömürü değil midir?

Düşüncelerimizin yarattığı, yargıladığı yanlışlardan uzaklaşmak bize yarardan çok zarar verirken, yargılarla gelen korkularla kelepçelenir, sömürü dünyasına misafir oluveririz. Kaçmakta çözüm değildir çünkü...

Evrenselliği, yargılamayan, sömürmeyen, tertemiz çocuk yüreklerimizin en büyük görevinin bilincinde yeni güne merhaba deyip, kucaklayalım mı?

Sevgilerle...

 
Toplam blog
: 363
: 353
Kayıt tarihi
: 09.12.07
 
 

Buca Eğitim Enstitüsü mezunuyum. Emekli öğretmenim. İzmir'de yaşıyorum. Adaletin, yalınlığın, sev..