Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '15

 
Kategori
Magazin
 

SON ÇIKIŞ’TA TAŞLAR YERİNE OTURUYOR

SON ÇIKIŞ’TA TAŞLAR YERİNE OTURUYOR
 

Hatasız kul olmazmış ya, benzer şekilde kul yapımı dizilerin hatasızlığı da doğal olarak imkânsız. Kimi, iyiyi yaratma kaygısını abarttığından, baştan hatalarla koyuluyor işe… Kimisi de iyi başlayıp kötüye gidiyor. Ancak önemli olan yanlışları vaktinde görüp kendine çekidüzen verebilmek. Gerçi bazı kusurlar geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabiliyor ve dizi dünyası gerçek yaşamdan daha az toleranslı ama… Yine de zararın neresinden dönülse kârdır mantığı ağır basmakta. Gençlik dizisi olma hedefiyle yola çıkan ‘Son Çıkış’ta da durum böyle.

Kötü alışkanlıklar edinerek toplumun kayıp kesimi haline gelen gençlere yol göstermek, onları bağımlılıktan kurtarmak ve tuzaklara düşmelerini önleyici ışık olmak amacıyla Ömer Miraç Yaman’ın ‘Apaçi Gençlik’ isimli kitabından esinlenilerek yaratılan ‘Son Çıkış’, büyük beklentilere yol açmış ancak gençliği geri planda bırakıp aşk üçgenine odaklanmaya meyilli bir başlangıç yapma hatasına düşmüştü. Doğal olarak asıl hedef kitle olan gençlikten de umulan ilgiyi yakalayamamıştı.

***

Burada bir noktaya açıklık getirmek isterim. Zira ‘ilgi’ deyince akla gelen ilk kriter, reyting. Ana konu çerçevesinde gelişen farklı yan konularla ilerleyen dizinin reyting olayı bana göre önemli değil. Çünkü başarının gerçek ölçütü, temanın yola çıkış hedefini tutturabilmesi!

Son bölümünün performansıyla ‘Son Çıkış’a baktığımızda, hedefe giden yolda taşların yerine oturmaya başladığını görüyoruz. Planet tayfasının gençlik hallerine ağırlık vermeye başlayan dizideki dengeyi kurma çabası kendini hissettirmekte. Hocasının sözünü dinleyerek annesine karşı duyduğu nefreti bastırıp sevgisini ortaya çıkartan ve aile mutluluğunu yaşamayı başaran Meral… Polis-Kenan işbirliğiyle kadın tacirinin elinden kurtarılan edebiyat düşkünü Özlem… Kenan’ın kardeşi Seko… Kanatlarının götürdüğü yere giden Bilo… ‘Alemin Kralı’nda kendini tanıtıp sevdiren Birsu Demir’in canlandırdığı atarlı kızımız Kevser… Tolga Canbeyli ile öne çıkan Vandam Yahya… Ve diğerleri... Hayatın darbelerine dayanmaya çabalayan, bunu yaparken de bocalayan gençliğin yüzü olarak başlangıca kıyasla daha net bir söylemle dizide varlık bulmakta. Gençlik sahnelerindeki gereksiz efektlerin kaldırılmış olması, görselliği boş yere şişirip yapaylaşmanın önünü kesmiş. Kısacası gençlik kanadından her şey doğal ve gerçekçi bir hal almış. Umalım da böyle devam etsin.

***

Öte yandan gençliğin dışındaki karakterler de daha bir açıldılar. Hapiste Kafkas tarafından ikna edilip Balyoz ve Eflatun’la birlikte özel operasyonlara katılmaya başlayan Kenan, uyuşturucu mafyasını çökertme aksiyonunu başlatarak diziye hareket getirdi. Oyuncak araba tamiriyle espri yaratan Kenan’a gazeteciliği boşa okumayan mafya babası kızının kapısını açıp Zeynep aşkını bir süreliğine rafa kaldıran dizide, en itici detay ‘renk’ olayı oldu. Hayat kurtaran Kenan yemeğe gidip ilişkiye göz kırparken, ava giderken avlanan Kenan’ın çivit mavisi atleti de izleyicinin gözlerini kırpıştırtacak derecede rahatsızlık veren bir renklilik yarattı.

‘Tarihi, kahramanların ve cesurların yazacağını’ söyleyip Cesur’un desteğini alan Jülide, Lostra ile başa çıkmaya çabalarken çiftlik davetine icabet eden Kenan’ın iştahlı sarma muhabbeti…  Çiçekçinin yerine geçme fırsatı yakalayan Cesur’un Kenan’la karşı karşıya kalma riski… İki eski arkadaşın farklı yönlerde ilerleyen yollarının kesişme noktasında duran Lostra Menderes… Derken ‘Hiçbir şey için geç kalınmadığı’ söylemiyle Menderes’e meydan okumaya hazırlanan Jülide… Nilüfer-Yusuf ilişkisini zamana bırakan dizide Avukat Burak ile karşılaşan ve hiç tanımadığı babasının ardından Ezgi adında hiç tanımadığı bir kardeşe kavuşma aşamasında olan Zeynep… Kısacası herkesin kendi işini yaptığı süreçte yetişkinler kanadındaki gelişmeler de yeni fırtınaların habercisi!

Sonuçta; Diğer yapımların aksine Zeynep’in parayı kaptırma telaşına düşmemesi, üvey kardeş olasılığını sakin karşılamasıyla farklı bir detay yansıtan ‘Son Çıkış’ta gidişat olumlu yönde. Buna karşılık birkaç kusur var ki halen devam etmekte… O da sahneler arasındaki kopukluk! Kurgudaki bu ayrıntı hem akıcılığı bozmakta, hem de izleyicinin öyküye adaptasyonunu zorlaştırmakta… Dolayısıyla oradan buradan gitmek yerine bütünlüğe dikkat edilen bir kurgu dili kullanılırsa… İlaveten sahnenin bütününü görünmez kılıp ‘böö’ diye sırıtan kıyafet renklerinden kaçınılırsa… Kamera, silahlara odaklanmaktan vazgeçerse… Ve üç silahşorlar gibi ortaya çıkan Kenan-Eflatun-Balyoz ekibinde abartıya gidilmezse ‘Son Çıkış’ tam anlamıyla kendini toparlayacaktır. Tabii TRT fırsat verirse!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..