Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Son Diva Leyla Gencer'e saldırı..

Son Diva Leyla Gencer'e saldırı..
 

O BİR DÜNYA VATANDAŞI..


Leyla Gencer'in ölümünden sonra basında çıkan yazıları esefle kınıyorum. Bir Gazete'nin köşe yazarı bakın Leyla Gencer için neler yazıyor ;

"Yabancı olarak 1980'lerden sonra İtalya'da yaşamaya başladı.

Türkiyeli kaldı. Kilise müziği orijinli bir mesleğin getirisini ilam etme yeri olarak İtalya'yı seçti.

Kültürel Hristiyan bağlılığını fâş etti.

Felsefi hayat görüşüyle kendi cenazesini yakma yolunu seçti.

Kendi'ni Jesus'a yendiden veren bu kimlik küllerini Ortaköy'e saçtırıyor. Madem öyle külleriniz de İtalya'da kalsın, niye kirletiyorsunuz suyumuzu? "

Bu yüz karası gazeteci, Gazeteciler Cemiyeti tarafından kınandı. Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaşında yabancı askerler için "Onlar bizim evlatlarımız" derken, bu gün birileri çıkıp "İstanbul Boğazı'nın suyu kirlendi." diyebiliyor. İnsaf !!!

Bakın Hürriyet Gazetesi Yazar'ı Doğan Hızlan, bir dostun'dan gelen anıyı köşesi'ne nasıl taşımış ;

"20 Subat akşamı Milano’da Scala Tiyatrosu’ndaydım. Scala Tiyatrosu ’Leyla Gencer 50 Anni alla Scala’ başlığıyla yayınladığı kitabın muhteşem bir törenle takdimini yaptı.

Leyla Hanım muhteşem sanatına ilaveten, dil bilgisi, kültür birikimi, zarafet, hazırcevaplığı, konuşma ve ifade gücüyle gerçekten müstesna bir insan. Ve en güzel hususlardan biri hálá Türk. Biliyorsunuz orada 50 yılı aşkın yaşamasına, İtalyanların onu kendilerinden addetip mesela Lombardiya kadınları ansiklopedisinde ona yer vermelerine rağmen İtalyan vatandaşlığını hálá almadı. Milletine bağlılığını da sonuna kadar devam ettiriyor.

Scala’daki törende konuşanlar onun Türk yanını vurguladılar. "

Evet, bunlar Leyla Gencer'in Türk kimliği'ne dil uzatanlar için güzel bir yanıt olsa gerek. Tarihimiz'e bakıldığında , padişahlardan tutun, vezirlere kadar, anneler genelde yabancı uyrukludur. Irkçılık, Hitler'le birlikte tarihin sayfalarına gömülmüştür. Gelin birlikte Leyla Gencer'i tanıyalım.


Leyla Gencer, "Ayşe Leyla Çeyrekgil". 10 Ekim 1928 İstanbul da doğan Türk Opera sanatçısı, 10 Mayıs 2008 tarihinde Milano'da ki evinde kalp ve solunum yetersizliğine bağlı olarak hayatını kaybetti.

Polenezköy'de doğan Gencer'in annesi Polonyalı aristokrat bir ailenin kızı olan Alexandra Angela Minakovska (eşinin ölümünden sonra Müslüman olup Atiye adını almışıtr), babası Hasanzade İbrahim Bey (sonradan Çeyrekgil soyadını aldı) Safranbolulu köklü bir ailenin oğlu. Ağabeyi Hüseyin Çeyrekgil ile birlikte çiftçilik, balıkçılık, taşımacılık ve Çubuklu suyunun işletmesini yapıyordu. Ayrıca Lale Sineması'nın işletmesini üstlenmişti.


Leyla Gencer, İstanbul İtalyan Lisesi'ni bitirdi ve bir süre İstanbul Devlet Konservatuvarı'nda şan eğitimi aldı. Konservatuarda, Fransa'nın önde gelen hocalarından Reine Gelenbevi, ünlü orkestra şefi Muhittin Sadak ve besteci Cemal Reşit Rey'in öğrencisi oldu. Ankara Devlet Konservatuarı'nda ders vermek üzere Türkiye'ye gelen ünlü İtalyan soprano Giannia Arangi Lombardi ile tanıştıktan sonra İstanbul'daki konservatuar eğitimini yarıda bırakarak çalışmalarını Ankara'da onun özel öğrencisi olarak sürdürdü. Ankara Devlet Tiyatrosu'nun (opera da tiyatroya bağlı idi) korosuna girdi. Hocası Arangi Lombardi, bir yıl sonra kızını ziyaret için gittiği İtalya'da hastalanarak hayatını yitirince çalışmalarını İtalyan tenor Apollo Granforte ile sürdürdü. Leyla Gencer, Devlet Tiyatroları Ankara Operası'nda korist olarak görev yapmaktayen Ankara'ya geldiği yıl (1950'de) sahnelenmeye başlayan "Cavallerina Rusticana" operasında Santuazza rolü ona verildi, Gencer'in opera kariyeri bu rolle başladı.

1950-1958 yılları arasında devlet konuklarına verilen resitallerde en çok görev alan sanatçılardan oldu. İlk defa 1953 yılında, Türkiye ile İtalya arasında imzalanan Kültür Anlaşması çerçevesinde bir radyo konseri vermek için Roma'ya gitti.

Gencer, 1960'larda mesleğinin doruğuna çıktı. Hiç bilinmeyen operaları seslendirmeyi sürdürdü. 1963'te Verdi'nin unutlmuş operası Kudüs''te başrol Elenayı oynadı. Bunu Donizetti'nin hiç bilinmeyen operası Robert Devereux'daki Kraliçe Elizabeth rolü ve Bellini'nin 130 yıldır sahnelenmeyen Beatrice di Tanda operası takip etti.

Leyla Gencer, 1988 yılında "Devlet Sanatçısı" ünvanıyla onurlandırıldı.

2004 yılında Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından 1000 yılın Türkleri özel koleksiyonunda adına 15.000.000 TL değerinde 0.999 ayar gümüş hatıra para basıldı.


Leyla Gencer’in cenazesi 12 Mayıs günü Milano’da La Scala Operası’nın Santa Babila Kilisesi‘nde düzenlenen kalabalık bir törenden sonra vasiyeti doğrultusunda krematoryuma götürülerek yakıldı. Leyla Gencer’in külleri daha sonra İstanbul’a getirildi. Kendi vasiyeti gereği küller, 16 Mayıs günü Dolmabahçe Sarayı ile Dolmabahçe Camii arasındaki yapılan bir törenden sonra Dolmabahçe açıklarında Boğaz sularına döküldü. Törende, Mozart'ın Requiem'inden "Lacrimosa" ile Ahmet Adnan Saygun'un "Yunus Emre Oratoryosu"'nun 5, 12 ve 13. bölümleri İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu tarafından seslendirildi.

O, "Modern Türkiye" tanımı ile birebir örtüşen , Türk kimliği ile guru duyan bir Dünya vatandaşıydı.

Leyla Gencer'e Tanrı'dan rahmet diliyor, bir Türk Vatandaşı olarak, onurlu geçmişinden, yaptığı katkılardan ötürü teşekkür'ü bir borç biliyorum.


Nur Zeynep Çelik

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..