Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Son kongre ve Demokrat Parti

Son kongre ve Demokrat Parti
 

Demokrat Parti 5. Olağanüstü Kongre


Demokrat gelenekten gelen ve o misyonun üçüncü siyasal örgütlenmesi olan Doğru Yol Partisi 1993 yılına geldiğimizde bir dönüm noktası yaşadı.

O dönemde sayın Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olması nedeniyle meydana gelen genel başkanlık boşluğu, bir şekilde giderildi. Ancak parti sürükleyici ve parti geleneğini bilen bir liderden yoksun kaldı.

Gerçi Türkiye tarihinde bir ilk yaşandı ve ilk kez bir kadın genel başkan seçildi. Fakat parti geleneğini ve partinin ne olduğunu, teşkilatın ne olduğunu, delege nedir? Bu gibi unsurlar ona tamamen yabancı hele hele il ilçe seçimleri, ön seçim gibi konular ise tamamen yabancı idi. Çünkü henüz akademik yaşamdan partiye katılımı 3 yıllık bir zaman dilimini kapsıyordu.

Önce GİK üyesi oldu vitrin amacı ile , sonra milletvekili, sonra bakan, ve nihayet genel başkan ve başbakan, partiyi öğrenmeden birden yükselince tabana uzak kaldı. Teşkilatların sesine kulak veremedi. Beklenen son uzun sürmedi ve her seçimde düşüş trendi devam etti. Merkezin bu güçlü partisi, bir anlamda toplumun sigortası olan bu misyon nerdeyse siyaset sahnesinden silinir hale geldi.

Asıl büyük yanlışlık misyonun kendinde değil, ancak bu partinin sayesinde gerek bürokraside, gerek sivil toplum örgütlerinde sivrilen öne çıkan isimler kerameti kendilerinde görüp, genel başkanlığa, ve hatta liderliğe soyundular ama sonuç hep hüsran oldu. Halbuki onların parlayan yıldızları bu misyon ve teşkilatları sayesinde olduğunu çabuk unutup, partiyi sanki bir genel müdürlük veya bir oda yönetmeye benzettiler. Unuttular ki, siyasetin sermayesi insandır. Ve siyaset gönül işidir. O dönemler de geçti.

Ve nihayet teşkilattan gelen genç, dinamik Süleyman Soylu genel başkan oldu. Fakat bir şey unutuldu. Süleyman Soylu, ilk seçildiğin andan itibaren bir genel başkan, bir liderden çok emanetçi görünümünden kurtulamadı. Misyon bu aşıyı da tutmadı. Her ne kadar genç ve teşkilattan gelmiş olmasına rağmen Tansu Çiller’in gölgesinden kurtulamadı.

16 Mayıs kongresi misyon için aslında yeni bir fırsat ve öze dönüş olabilir. Sayın Hüsamettin Cindoruk’a burada düşen 1993 den itibaren unutulan ve hiçe sayılan tabanın önünün açılması ve öncelikle kendi içinde tutarlı bir demokratlık göstererek, topluma sunduğu demokrasi söylemini teşkilatlarında uygulayarak bu söylemini test etmesi gerekir.

Artık misyonun yıllardır unuttuğu seçimle gelip seçimle gitme, ama gerçek anlamda seçimle, göstermelik tek adayla girilen kongreler değil, masa başı yapılan seçimler değil, örgütü harekete geçirecek gerçek seçimlerle üzerine ölü toprağı örtülmüş teşkilatların diriltilmesi gerekir. Her göreve sandıktan çıkarak gelinmelidir. Unutmayın bu misyon en son gerçek anlamda parti içi seçimlerini 1990 yılında yaptı ve 1991 yılında iktidar oldu.

Topluma yeni söylemler, ve daha önce anlatamadığımız 2. demokrasi projesi yeniden gözden geçirilmeli ve sunulmalıdır. Ama öncelikle ve olmazsa olmazı parti içi demokrasi tam anlamı ile oturmalı ve teşkilatın en tabanından siyasete başlayan bir kimse bilmeli ki, çalışan parti içinde mutlaka hak ettiği yere birilerinin yarımı olmadan, birilerine biat etmeden demokratik bir biçimde gelebilecektir.

Yeter söz milletin dedik, Büyük Türkiye dedik, konuşan Türkiye dedik, Yasaksız Türkiye dedik, ve şimdi de DAHA DEMOKRAT TÜRKİYE demeliyiz!...................................

 
Toplam blog
: 66
: 725
Kayıt tarihi
: 24.01.09
 
 

1976 yılına kadar Adana'da yaşadım. Lise tahsili sonunda Ankara'ya geldim ve halen Ankara'da yaşı..