Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

20 Şubat '20

 
Kategori
İnançlar
 

Son Nefes

Can Ruhtan Ayrılırken Nasıl Olunuyor?
 
Durup dururken gelmedi bu soru aklıma, lginç bir şey oldu dün... Gecenin bir vakti geldi, gözüme bir gram bile uyku girmedi. Yatakta doğrulup dizime bilgisayarı koydum. Açılışını yapar yapmaz sağ alt köşedeki saatine takıldı gözüm. 20.02.2020 02:02... Bilgisayar saatinin göstergesi... İlginç oldu bu; gözümde uyku yok. Fakat uyuma isteğim çok. Neden kaynaklı olabilir? Akşam çay içmedim, kahve tüketmedim. Televizyon seyretmedim. Kimse hakkında kötü şeyler düşünmedim. Uyku vaktimi adeta iple çektim... Uykuya ihtiyacım var, uyumak istiyorum! .
 
20.02.2020 02:02... Nereden gördüm bu sayıları? İçime sanki bir sıkıntı çöreklendi. Sabaha uyanırmıyım endişesi taşımaktayım...
 
Bu rakamlar günün tarihini ve o anın saatinin kaç olduğunu gösteriyordu. Kendime dedim ki: "Bunda bir şey var, hayrola...Ölüm ânım olabilir mi, bu sıfırlarla ikiler?"
"Allah'ım bu son demlerim mi, son nefeslerimi mi almaktayım. Bir dahası olmayacak mı zamanımın? Ohh! Ne kadar da değerli her ânlarım...
 
"Eyvahlar olsun. Ölüm neden soğuksun öyle, ürperttin beni böyle..." 
"Henüz erken, hiç bir hazırlığım yokken."
"Neye göre erken, pazarlık şansın var mı ki böyle çaresizken?"
 
Çok şükür zamanın bir dakikası geçti bile 02:03 oldu. Beynim düşüncelerle doldu. Sonra aklıma olmadık konular geldi. 
"Yazıya döksem mi?" 
"Yok, boş ver. Vaktimi saçmalıklarla zayi etmeyeyim."
"Gözlerim yorgun, beynim durgun. Bu halde ne yazabilirim ki?
 
HAKİKATEN ÇOK İLGİNÇ
20.02.2020 02:02 
Bu rakamların denk geldiği tam o anda evlenen olmaz, ama doğan yada ölen olabilir. Demek ki insanoğlu her istediğini her saatte yapamıyor. Örneğin ben şu anlarda uyumak istiyorum gözüme uyku girmiyor. Güzdüzüm biraz stresli geçmişti. Tansiyon, kalp stresi sevmiyor, günün gecesini de keyifsizleştiriyor... Hayattan yaş aldıkça zaman daralıyor, direnç pili tükeniyor, ömür şarzı azalıyor. ufacık bir olumsuzluk ölümü düşündürüyor. Şu saatlerden sonrası kalan vakit ne kadar, şüphesiz bilmiyorum. Fakat sonraki nefes sayım, evvelkilerden çok az olacak onu iyi biliyorum..  İşte böyle bir şeyler yazıyorum...
 
Hiç ölen birinin ölüm anında yanında bulundunuz mu? Ölen zatın ölüm anında yüzünün aldığı ifadeyi bizzat yakından gördünüz mü? Ben görmedim ama çok kişiden nasılını dinledim. 
Kimi diyor: "Tebessüm ederek gözlerini kapadı.Sandık ki uyuyakaldı.Sanki rüya âlemine daldı." 
Kimi diyor: "Morardı, dilini dışarı çıkardı, sonrada ısırdı. Bu ısırık sırasında gözleri yuvasından dışa fırladı."
Benimle birlikte konuyu dinleyen yorumcu başları her iki durumu da kişinin dünyadaki yaşayış tarzına bağladılar. Gülümseyerek giden iyi yaşamışta, dilini ısıran kötü yaşantısına, gafletle geçen hayatına hayıflanarak öte âleme göçmekteymiş... Neyin ne olduğunu biz bilemeyiz, ahkâm kesmek haddimiz değil, her şeyin doğrusunu Allah bilir. Allah affedicidir, affetmeyi sever, umulur ki her Mümin lütuf sahibi Allah tarafından affedilir.
 
Burada benim asıl demek istediğim başka bir durum var. Canın bedenden sökülmesi hali; bu acının tarifi yoktur sanırım. Savaş sıralarında casuslar yakalandığında konuşturmak için tırnakları sökülürmüş. Kerpetenle yapılan bu işlemde tırnağı sökülenen feryadı dışarılardan duyulmasın diye insanlardan uzak, ses yalıtımlı, karanlık izbe bir yerlerde yapılırmış bu söküm... Bazısı bu acıya dayanamaz gözlerinden kanlı yaşlar akıtarak oracıkta ölürken, bazıları her şeye rağmen yaşamaya devam edermiş. Şimdi bu vaziyet iyi casus, kötü casus diye değerlendirilebilir mi? Şüphesiz korku filmlerini seyretmeye benzemez ecel. Can bedenden kopuyor. Bu gülün dalından kopması kadar kolay bir şey değildir ki gülde dalından ayrılırken çok incinir... Ruhun bedenden ayrılma sürecinde, can azap duyuyor, yürek sancıyla kıvranıyor. O anki acının tarifi yapılabilir mi, mümkün mü?
 
Ayak uçlarından girermiş ecel, böğründen sökülüp alınırmış ruh. Can candan koparılırmış.. Hz. Azrail'in yardımcıları kişinin ruhunu boğazına kadar çekerlermiş. Son hamleyi  Hz. Azrail'e bırakırlarmış. O an insanoğlu dünya ile ahiret arasında olurmuş. Perde kalkarmış ve gideceği yeri görürmüş. Belki bu yüzden kimi çok heyecan duyuyor, kimi eyvah diyor, içinde bulunduğu anlardan firar edemiyor. Feryad etsede sesi duyulmuyor..Kimi olanı olgun karşılıyor. Kaçınılmaz sona çaresiz teslim oluyor. "Allah'tan geldik, Allah'a gideceğiz" bilincinde olanlar, ömrünü inancına göre yaşayanlar, gafletle geçirmeyenler ebediyete hazırlıklı, sakin olabilir. Hatta ölüm meleğini gülümseyerek karşılayabilir. Korkuya kapılıp hayret edenler, ter içinde kalanlar, şaşkınlığını dilini ısırarak belli ediyor olmalı. Allah o anlarımızında hayırlısını nasip etsin.Âmin... 
 
İnsan canıyla cebelleşirken... Ve tam o esanada şeytan dikilirmiş başa, insandan imanını istermiş. "Bana imanını satarsan sana su getiririm rahatlarsın" dermiş.
Allah muhafaza buyursun, zor saatler, kritik anlar o vakitler. Allah kolaylık versin, hayırlı yolculuk eylesin cemil cümleye inşallah...Âmin...
 
Bir de sonrası var. Dünyada çoğumuz hemen herşeyi bildiğimizi iddia ederiz. Egomuz öyle yüksektir ki, karşımızdakileri  kendimizden her bakımdan yetersiz, cılız görürüz. Lakin nice bilenlerin toprağa karışıp gittiğini, bilgimizin bu hayat kadar sınırlı olduğunu aklımıza getiremeyiz... Ölünce kabristanda kimlerle yan yana yatacağımızı biliyor muyuz? Bilmiyorsak niye kibirleniyoruz? Dünyada komşumuzu seçme şansımız var belki, ama ölünce farklı bir diyara göçüyoruz. Oradaki komşuluklarımız çok önemli. Zira orası ebedi âlem, başka bir semte taşınma şansımız yok, o tarafta kalıcıyız.
 
Rabbim her birimizi peygamberimize (s.a.s) komşu olanlardan eylesin inşallah...İllâvelakin bu hakkı buradayken elde etmeye gayret etmeliyiz. Bu dünyada henüz nefes alıyorken gafletten ayılıp, kalbimizi tüm müminlerle kardeşliğe alıştırdığımızda; kardeşliğin hayrını, diğer kardeşlerinin hayrıyla yarıştırdığımızda her iki cihanda da hayrını görenlerden oluruz... Ne demiş şair?
Hayattayken insanca yaşamayı unutmayın !
Bir bakmışsın saat üç, bir bakmışsın saat hiç…
 
Ayfer AYTAÇ-ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..