Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '08

 
Kategori
Deneme
 

Son yüzyılın masalı

Son yüzyılın masalı
 

büyüteç.net


Devirlerin herhangi bir yerinde, ülkelerden birinde. Çok sevmiş adamın biri bir kızı, bir o kadar da sevilmiş. Kaderin ağları varmış o devirler de bile… Kader, örümcek miymiş ne? Neyse ne? Kader isimli dev bir örümcek, örmüş ağlarını.

Ne adam prensmiş, ne de kız prenses. Senin benim gibi halktan birileriymiş işte. Hep saray ahalisi sevecek değil ya.! Saraylıların tekelinde değil ya sevda.

Kral babaları olmadığından, nohut oda bakla sofa hayaller kurmaya başlamışlar iki sevdalı. O yıl nohut karaborsaya düşmesin mi? Baklalar da kuraklıktan telef mi olmuş bilinmez? Kız demiş: “ Olmasın varsın ne nohut, ne bakla sen beni göğsünde sakla”

Dermiş demesine ama, insan kılığına girmiş bir büyücü çıka gelmiş. Elindeki şekerleri uzatmış kıza, kız korkmuş irkilmiş. Büyücü pek maharetliymiş, “benden sana zarar gelmeeeez “demiş. “Sen pek seversin o delikanlıyı, o da senin kadar sever mi ki? Kuş uçurmaz, kervan geçirmez, hani nerde ki? Vb” … Nifak tohumları ekmiş kızın bahçesine, kız oralı olmamış yine.

Ama bu büyücünün bir de ustası varmış ki, büyücüye bile pabucunu ters giydirir cinsten. Büyücüye de şekerleri verip kızın yanına, o ustası göndermiş zaten. Bakmış büyücü, kız şekerleri yemiyor. Demiş: “Ye de ağzın tatlansın, tatlı konuş sevdiğinle ben de dua ederim ondan hiç ayrılmayasın”. Kız bakmış bu insandan zarar gelmez, sevdamızı bile anladı kırmayayım bir şeker alayım ne olacak demiş. Deyiş o deyiş.

Ülkeyi kara bulutlar kaplamış, baklalar telef, nohutlar karaborsa, ne diyecekse diyememiş de sevdiği adama. Ne adam prens, ne kız prenses. Adamın atı yok ki atlasın, süvarileri yok ki yollasın da kızı kollasın. Kızın da perisi yok ki hani arka çıksın, kurtarsın. Velhasıl onlar erememiş muradına..

Adam yıllarını eskitmiş bir zanaatın karın doyurma çabasıyla. Kız başka bir diyarda yaşam kavgasında, kurtlar sofrasında. Ne yokluklar görmüş ülke, ne işsizlikler, ne vasatlıklar arasında çırpınmışlar. Şapkayı almış gitmiş biri, biri tesbihe dolanmış. Ülke ne başlara kalmış. Onlar hep halktanmış.

Adam dayanamaz olmuş haksızlıklara, ne çalmış ne çırpmış ama hep çırpılmış. Güvercinler yollamış hep kıza, ayaklarına kağıtlarla notlar bağlayıp. Kız sevmiş hep adamı, kaderine her gün ağlayıp. Artık ülkede nohutta varmış bakla da ama almaya para yokmuş halkta. Vazgeçmişler hepsinden de, odadan da, sofadan da ama bir dayanıp, bir dayanamaz olmuşlar ayrılığa.

Yarı aç yarı tok, herkeslerin derdi diğerinden çok. Kafa mı kalır? Bir halde. Olmuşlar aylak, olmuşlar bi çare… Bir peri olsa demişler değiştirse her şeyi, bir de kavuştursa bizi. Değneğini vurmuş peri. Değneğin iki ucu da malum durumda. Sonunda gelmişler adama yazmış aklında ne varsa. Ona buna dokunmadan, sadece sevdasına. Özlemekten delirdiği son anda…

YAKINDIR.

Bir gün gerçekten delireceğim.
İşte o gün, şehrin tüm duvarlarına,
Meydan panolarına ve ağaçlara
Büyük puntolarla yazacağım adını
Şehir adınla uyanacak sabaha

Sayfa sayfa çoğaltıp tüm şiirleri
Şiir yağmuruna tutacağım, yolları caddeleri
Dağları, tepeleri ve senin şehrini.
Işıklı yazılarla donatacağım, tüm gemileri
Bir sahilden okuyacaksın, bitmez sevgimi.

İşte o gün
Manşetten gireceğiz tüm haberlere
Yıllarca bilinmeyen, canımız sevdamız
En büyük konu olacak evrene
Bu sefer, hiçbir engel kalmayacak
Her şey artık mümkün olacak.

Ardından ilk uçakla ineceğim şehrine
Ne yapıp edip bulacağım seni de
Başka yolu yok, kurtuluşun yok.
Eğer bir an bırakırsam namerdim
Tutup ellerinden, çekip götüreceğim…

Kaan Kartal

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..