Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '13

 
Kategori
Deneme
 

Sonbaharda renklerin buluşması...

Sonbaharda renklerin buluşması...
 

Sonbaharda Renklerin Buluşması...


Hele mevsim sonbaharsa, yaşamınızdaki hüznünüz çoğalıyor demektir. Gri, soğuk, solgun, ürkek bir kaygıya dönüşüyor yaşam. Tıpkı bu sabah benim yürüyüş yapmak için adım attığım sokak gibi. Sokak, hüzünlü ve terkedilmiş gibi… Gittikçe daralıp incelerek uzanıyordu önümde. Özensiz döşenen kaldırım taşları ise kaldır başını der gibiydi…

Mevsim sonbahar... Nerede o cıvıl cıvıl öten kuşlar, rengârenk uçuşan Kelebekler. Yoklar… Sokak sessiz; kırlangıçlar da veda etmiş, kelebekler de…

Mevsim sonbahar... Kaldırımda kalın damarlı kuru yapraklar birikmiş. Hepsi hüzünlü, hepsi ayrılığa düşmüş. Sokak boyunca dizilmiş çınar ağaçlarına ait koca yapraklar. Uzun adımlarla yürürken, bana dar gelecek bu sokak hüzün doldu yüreğime. Ayrılık hüznü. Dalından kopan bu sokaktaki yapraklar gibi…

Mevsim sonbahar... Gün ışığı apartmanların arasından süzülüyordu sokağa. Gün ışığı aydınlatmaktan daha fazlasını yapamamanın hüznü ile gözlerime doluyordu... Gözlerimi kısarak dikkatle baktığım kedi kurban bayramının tokluğu ile kımıldamadan duruyor duvarın üstünde. Hiç başını oynatmadan sadece mavi gözleri ile hüznüme eşlik ediyordu. Bu gün kurban bayramının ikinci günü. Bayramlar kimilerine coşku ve neşe iken bana her nedense ayrılık ve hüzündür…

Mevsim sonbahar… Sokak mevsime uygun bir tenhalıkta. Tıpkı çınarların dallarında seyrekleşmiş sarı yapraklar gibi. Ayrılık öncesi tedirginlikle bekleyen yapraklar… “İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır”, der Dostoyevski… Bunu sözü ağaç ile yaprak için de söylemek mümkün mü? Diye geçirdim içimden sokakta sıralan ağaçları izlerken. Yapraksız ağaçlar giysisiz insan gibiler. Çırılçıplak. Bedenin kusurları örten giysiler gibi…Yaprağın daldan kopması ayrılık olsa gerek…

Mevsim Sonbahar… Yürürken uzun adımlarla sokakta kediyi geride bırakmıştım. Hala arkamdan kımıldamadan bakıyor muydu acaba. Dönüp bakmak gelmedi içimden... Bir bayram sabahı bu sokakta az sayıda insan var. Çoğu omuzları düşük çehrelerinde mevsime uygun hazan var. Zoraki gülümsemelerin eşliğinde selamlaşmalar. Her birinin yüreğinde kim bilir kaç hüzün var. Ben yürürken bu sokakta selamlaştığım kaç kişi hüznümü gördü acaba!

Mevsim Sonbahar… Altın sarısı yapraklara çarpan gün ışığı. Bana “fotoğraf çekmenin tam anı” dedirtti. Kocaman yapraklara bakarken ışığın açısı dikkatimi çekti. Yağmur sonrası bir sabahın parlaklığı var havada…”Uğurlar olsun” sesi ile irkildim. Gülümseyen gözleri ile bana bakan yaşlı beyefendiyi fark edince… Geçmişi geride bırakmışlığın yansımasıydı o an. Yürürken sokakta; gel-gitlerim bitmiyor kendi içimde… Attığım her adım sokağın bana eşlik etmesindeki memnuniyeti daha iyi anlıyorum. “kaç ayrılık, kaç hüzne eşlik ettim…” der gibiydi. Neydi bu sokağın adı; hüzün, ayrılık, hazan, keder… Bilmiyorum ve bilmekte istemiyorum. Adı “ sokak” olarak kalsın hüznümde…

Mevsim Sonbahar… Sokak daha sakin, lakin ben daha karmaşığım. Ayrılığın adı; elde var hüzün... Aklıma gelince adın gidiverdi yalnızlığım, umutsuzluk terk etti yüreğimi… İçimi çocuksu bir sevinç kapladı… Sokağımın adı “Mutluluk “ oldu... Bir kaç adım sonra bunun pekte mümkün olmadığını anladım. Anladım ki mevsim sonbahar. Ayrılık zamanı, hüznün adı…Tıpkı dalını terk eden bu kocaman yapraklar gibi.

Mevsim Sonbahar… Biterken sokak; susuyor, çıtı çıkmıyor hüzünlerimin… Koşar adım uzaklaşıyor ulaşılmaz hayallerim… Sokak bitti... Kalakaldım oracıkta. Ne bir adım ileri, ne bir adım geri…



Hasan DEDE

 
Toplam blog
: 46
: 1265
Kayıt tarihi
: 30.01.12
 
 

1967 Muş - Varto Doğumluyum. Kişinin kendini anlatması zordur aslında. Ne yazarsam yazayım, ne be..