Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sonbaharlar' da, yeter ki, umutlar "Hep yeşil" kalsın" !

Sonbaharlar' da, yeter ki, umutlar "Hep yeşil" kalsın" !
 

Sonbahar'larda aşk, sevinç, hüzün vardır. Güllerimiz solmasın, yeter ki, umutlar hep yeşil kalsın.


Sonbahar rüzgârları, esti eser, geçti geçer gönüllerimizden. Kapımıza tomar tomar sarı yapraklarını, getirip yığaraktan. Her adımda da rastlarız onlara. O sarı yapraklara.

Hayat! Ne tuhaf? Yaşarken; İyiydi, şimdi, sarı sarı yaprak olmuşlar, yerlerde sürünüyorlar. En ufak bir esintide, bir oradan bir oraya savruluyorlar.

O yaprakları biz, çiçeği ile, yeşili ile, kokusu ile, yaydığı ışığı ile göz bebeklerimize değercesine, öylesine sevmiştik. İçimize çekerek, koklayaraktan.

Şimdi? Onlar da devirlerini tamamladılar. Biliyoruz. Bir o yana, bir bu yana savruluyorlar şimdi. Kimileri de, tutundukları dallardan düşmemek için, son kez direniyorlar. Düşmek, telef olmaktır zira.

Neden hüzünleniriz her Sonbaharlardadır? Sevdiğine o şarkıdaki gibi “ Düşen bir yaprak görürsen / Beni hatırla” demiş? O yapraklarda neler vardır, bilemeyiz. İkisinin arasındaki bir şey o. Belki de, Sonbaharda sevmişlerdir birbirlerini. Sarı sarı yaprakların düşüşünü, ıslak gözlerle, yanak yanağa seyretmişlerdir belki! Dudak dudağa gelerek, dudakları ile mühürleyerekten yemin etmişlerdir belki de “Aşkımız sonsuzluğa kadar kanat açacaktır” diye.

Besteci G. Bizet’in “İnci Avcıları” nı bilir misiniz? Hele Türkçe sözlerini?... “Siz, ey güzel günler / Ey gençliğin çiçekleri /Heyhat! Çoktan beri / Sizin için kalbim inler. Bu şarkıda, gençliğin çiçeklerine, bir özlem var. O çiçeklerin sararıp solma endişesi var. Hep “aynı kalsın” dileği var. Berrak günlerin, çiçek çiçek açan aşkın, o güzelliklerin, bir gün soluvermesi endişesi var. Piyano Hocam Hayrünnisa Hanım, hem çalar, söylerken de ağlardı.

Sonbaharların sararan yaprakları, bir yaman başkalaşım değil mi? Tabiat onu, binbir emekle, sancılarla doğurup yapraklarla bezemişti. Şimdi de aynı yaprakları, yerde savrulurken görüyoruz. O düşen yapraklar bizlere, çok şeyler söylerler. Sonbaharlar, “aşk, sevinç, hüzün ve masal” demektir zaten. Bir aradadır zaten.. İçimizden bir telin “Çıt” diye koptuğunu hissederiz. Hüzün yüklü bulutları vardır, ağlatırlar.

Sahi! Sonbahar yaprakları bizi, niye böyle ürkütür?! Bizlerden, çok şeyler alıp gittiğine mi inanırız?! Hep böyle vesveseli miyizdir? Yüreklerimiz hep burkuk mudur?

Gökte bir bulut ağlasa “Sevdiğimiz bu gün ağlamış mı”, deriz? Nedir bu Sonbaharlardan çektiklerimiz? N’aparsınız, alışacaksınız.

Günlerden bir gün, sevgilinize, bu Sonbaharda kalbinizi tuta tuta gelip “Öksüz gözlerimdesin, unutma beni” diyebiliyorsanız…Ve de bir seher vakti, süt beyaz nefesiyle sisleniyorsa deniz. İçinde sevdiğinizin tütsüsü olan bir “Sabah duası” getiriyorsa pencerenize ve henüz uyanmamışsanız, ürpermeyin hiç! Gelen, sevgili, mevgili değil, “ Sonbahar” dır. Ona alışın, o’nu sevin, o’nu, sevgilinizle birlikte kucaklayın!

Yeter ki, hayattan umutlarınızı yitirmeyin.

Yeter ki, güller ağlamasın.

Yeter ki, “Umutlar hep yeşil kalsın!”

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..