Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '18

 
Kategori
Dünya
 

Sonlar Hüzün Verir...

Sonlar Hüzün Verir...
 

Burası bir zamanların cenneti Asya'daki Aral gölü. Bu da insan eliyle yaratılan felaketin fotoğrafı. 
 
Sahra çölü de bir zamanlar denizdi. Yani sonun başlangıcını çoktan geçtik ve hız artırarak devam ediyoruz. Kendi ellerimizle dünyanın sonunu hızlandırıyoruz. Sular çekiliyor, buzullar eriyor mevsimler değişiyor, dünyamızı hor kullandık artık petrol savaşları yerini su savaşlarına bırakıyor. Sonlar hüzün verir, geminin hali de öyle.
 
Rusya sömürüsü olan Aral gölü Stalin'in yanlış politikaları ile bu hale gelmiş, orta Asya yanlış sulama ve tarım projeleri idi.
 
Aral gölü dünyanın en büyük dördüncü kapalı havzasıdır, bir çokları için denizdir. Marmara denizinin yüzölçümünün yaklaşık yedi katı büyüklüğündedir.
 
Aral gölü elli yıl öncesine kadar Orta Asya'daki Karakum ve Kızılkum çöllerinden geçerek bölgeye hayat veren Siri Derya ve Amu Derya nehirlerinin oluşturduğu göldür. Gölde canlılık ve eko zenginlik ortalama bir göle oranla altı kat daha fazladır. Gölün kuzeyi tatlı suya sahipken, güney bölümü tuzludur.
 
II. Dünya Savaşında Sovyetler’de yaşanan kıtlık gölden avlanan balıklar sayesinde aşılmıştır. Savaşta Almanlar tarafından Karadeniz başta olmak üzere tüm denizleri abluka altına alınan Sovyetlerin balık avlayabildiği tek saha Aral gölü'dür. Bu zor zamanda Aral’dan gelen balıklar sayesinde bütün Sovyet ülkesi ayakta kalabilmiş ve savaşı kazanmıştır.
 
Çevresinde yer alan balık işleme fabrikalarında çalışanlar ve balıkçılar savaş sonrası Sovyet yönetimi tarafından Sovyet üstün hizmet madalyası ile ödüllendirilmiştir. Ancak kıtlığın üstesinden gelen balıkçılar değil, gölün kendisidir.
 
Ama Sovyet yönetimi gölün hayat damarları olan Siri Derya ile Amu Derya nehirlerini 1960’larda kesmiş ve felaket sürecini başlatmıştır. Pamuk üretimi kısıtlı olan Sovyetler bu önemli sanayi hammaddesinin eksikliği nedeniyle batı karşısında tutunmakta zorlanır. Ülkenin büyük kısmının buzul ve tundralarla kaplı olması nedeniyle pamuk üretimine elverişli alan çok dardır. 
 
Stalin’in aldığı 1956 tarihli bir kararla bu sorunun üstesinden gelindiği düşünülür. Bu karara göre; Siri Derya ve Amu Derya nehirleri üzerinde yirmiye yakın sulama barajı inşa edilecek ve bölgenin su sorunu çözülerek pamuk hasadı hız kazanacaktır. Stalin’in bu projesi 1960’larda övgüyle karşılanır. 
 
Bu proje sayesinde Sovyetler yeterince pamuk üretebilecek ve batıya karşı mücadele edebilecektir. Düşünüldüğü gibi de olur, 1970’lerin ortasında Amu Derya’nın suladığı Özbekistan toprakları pamuk cenneti haline dönüşür. Özbekistan sadece on yıl içinde en fazla pamuk üreten üç ülkeden birisi haline gelir. Üretilen pamuk hem Sovyet sanayisine can verir, hem de ihraç edilerek ülkeye gelir sağlar.
 
Bütün bunlar olurken kendi köşesinde atar damarları kesilmiş halde bulunan Aral’ı kimse umursamaz. Bu devasa su kütlesinin bir kaç sulama kanalı yüzünden zarar görebileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Ancak 1970’lerden sonra göl her geçen gün biraz daha çekilmeye başlar. Yıllar içinde Sovyetler’in pamuk hasadı artarken, Aral’ın sınırları daralır. 
 
Bu süre zarfında gölün tuzlu suyla kaplı güney bölümü kuruduğu için balık çeşitliliği de yarı oranında azalır. Sonraki 20 yılda Sovyetler yıkılır ve göl kıyısında yer alan Kazakistan ve Özbekistan bu acı kaderle başbaşa kalırlar.
 
2000'li yıllara gelindiğinde gölün tabii sınırları birekırk oranında küçülmüş, canlılığı tamamen yok olmuştur. Kuruyan sularının geride bıraktığı tuz ve mineraller nedeniyle havzada tuzluluk oranı Kızıldeniz’in üç katına çıkmıştır. Böylece balık türleri yok olurken, göl yüzeyinde oluşan Aral çölü toksit maddeler ve zararlı kimyasallarla kaplanır. Çöl rüzgarlarıyla havaya karışan bu zararlı maddeler yüzünden bölgede kalıtsal hastalıklar ve kanser vakalarında patlama görülür.
 
Bugün Aral gölü bir zamanlar hayat verdiği Karakum ve Kızılkum çöllerinin hemen yanında ‘Aralkum’ çölü olarak uzanmakta ve maleseff çevresine zehir saçmaktadır.
 
Kuzey bölümü olan Kazakistan tarafında yapılan bir çalışma var. Kazakistan pamuk üretmediği için Siri Derya’nın tutulan suyunun bir kısmını bırakıyor. Ancak denge bir defa bozulduğu için gölün tekrar eskisi gibi canlanması mümkün değil.
 
HÜLYA ÇAKICI 
 
Toplam blog
: 822
: 574
Kayıt tarihi
: 19.12.15
 
 

Hacettepe Üniversitesi İktisat Fakültesi ve Akdeniz Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Fakültesi ve..