Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '09

 
Kategori
Deneme
 

Sonunda anladım ya da anladığımı sandım

Sonunda anladım ya da anladığımı sandım
 

Dün bütün gün nasıl geçti anlamadım. Ben bende değildim. Sanki ruhum bedenimden ayrıldı ve akşama kadar bu şekilde pencereden dışarıyı izledim boş gözlerle.

İnsanlar geçiyordu caddeden konuşarak, gülerek, tartışarak. Sanki hepsinin bir yere yetişme telaşı vardı. Oysa ben akşam hiç olmasın istiyordum. Çünkü akşam seni bana getirecekti. Oysa ben buna hazır değildim. Sana yeniden güvenmeye, seni dinlemeye, anlatacaklarına veya söyleyeceklerine inanmaya hazır değildim.

Son zamanlarda yaşadıklarıma bir anlam yüklemeye çalıştım. Biz kadınlar bazen ne kadar zavallı oluyoruz diye düşündüm. Yaşattığın onca şeye rağmen, seni karşımda görünce kalbim yerinden çıkacak sandım. Karşıma çıkınca, biraz güler yüzün, hoşsohbetin, o baştan çıkaran kokun herşeyi yeniden alevlendirdi sanki.

Oysa olamazdı, olmamalıydı. Aramıza kaçıncı ihanet, kaçıncı yalan dolan girişiydi bu. Ben artık senin sözlerine güvenebilir miydim? Sürekli seni kontrol etmem mi gerekecekdi? Böyle nasıl yaşanırdı? Sen vardın birde yaşadıklarım. Peki kırılan gururum ne olacaktı? Aşkda gurura yer yoktu, bunu herkesden iyi biliyordum. Ama bu kaçıncıydı? Seni böyle olduğun gibi kabul etmelimiydim? Yoksa sürekli kılıçlarımı kuşanmış birşekilde ama hayatımda senin olduğunu sanarak sürdürmelimiydim bu ilişkiyi?

Akşama kadar boş gözlerle sadece bunları düşündüm.

Saat 18 oldu. Ofisten çıkmam eve gitmem ve hazırlanmam gerekti. Ama ayaklarım beni taşımıyordu sanki. Herşeyi olabildiğince ağırdan alıyordum, sanki böylece zaman yavaşlayacaktı. Herzaman geçmek bilmeyen dakikalar bugün kuş misali uçuyordu.

Ofisten çıktım. Asansör yerine merdivenlere yöneldim. Ağır ağır indim basamakları. Otoparka girdim ve arabama doğru yürüdüm. Ayaklarım bir türlü gitmiyordu. Arabaya nasıl bindim, nasıl yola çıktım, caddeleri nasıl geçtim hatırlamıyorum bile. Ben ki trafikte tüm kurallara harfiyen uyardım, bugün nasıl araba kullandığımı farketmiyordum bile.

Kendime geldiğimde Mersin sahilinde deniz kenarındaydım. Akşam çökmüştü heryere. Mis gibi deniz kokusu doluyordu ciğerlerime. Telefonum durmadan çalıyordu, arayan sendin biliyordum. Elim telefona gitmiyordu. Ne diyecektim sana? Ne konuşacaktım seninle? Ne işim vardı burada? Neden yanında değildim? Nasıl geldim buraya? Neden durmuyordu gözyaşlarım artık?

Telefonu açtım... Sesin meraklı geliyordu. Beni çok merak ettiğini söylüyordun, nerede olduğumu soruyordun arka arkaya? Ben konuşamıyordum bile. Sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ben ağladıkça sen daha da meraklanıyordun ve sinirleniyordun. Bağırıp çağırmaya başladın telefonda. Nerdeyim, ne halt ediyorum? Kiminleyim? Oysa ben bunların hiçbirini hiçbirzaman sormamıştım sana. Sorsamda sen cevap vermezdin. Şimdi benden bunlara cevap bekliyordun.

"BİTTİ" dedim. "BİTMEDİ" dedin. Israrla nerede kiminle olduğumu soruyordun. Oysa bu sorularla vakit kaybediyordun. "BİTMELİ" dedim. "NEDEN?" dedin. Çünkü ben böyle yaşayamazdım. Sana güven duymadan yapamazdım. Seni kontrol edemezdim. Bunları yaparsam ben ben olamazdım. Bunların hiç birini söyleyemedim sana. "BİTMELİ" diyebildim tekrar. Anlamıyorum seni dedin. İyice sinirlendin. Ağzından çıkanları kulakların duymuyordu. Sana hiç yakışmayan ve bana nasıl söyleyebildiğini düşündüğüm şeyleri var gücünle bağıra çağıra söylüyordun. Bense telefonun diğer ucunda seni dinleyip sadece ağlıyordum. Sesim çıkmıyordu. Kelimeler boğazımda düğümleniyordu...

*******devam edecek***********

 
Toplam blog
: 26
: 846
Kayıt tarihi
: 19.10.08
 
 

77 yılında Adana' da doğdum. Üniversite, lise, ortaokul ve ilkokulu Adana' da okudum. Şimdi de Adana..