Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '08

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Sonunda Güzel Atlar Ülkesindeyiz

Sonunda Güzel Atlar Ülkesindeyiz
 

Bayram tatili fırsatını değerlendirip, Kapadokya’ya giden bir tura kaydımızı yaptırdık. Kış mevsiminde İç Anadolu bakalım bize nasıl sürprizler hazırlayacaktı. Turların Anadolu yakasındaki kalkış durağı olan Kadıköy Evlendirme Dairesi önüne gittiğimizde otobüsümüz gelmişti. Son gezimizdeki uzun bekleyişten sonra, bu sefer şans bizden yana galiba!!!

Tüm geceyi yolda geçirdikten sonra, sabah Nevşehir yakınlarındaki bir dinlenme tesisinde verilen kahvaltı molası bizi kısmen de olsa kendimize getirdi. Bu bölgeye gelen tüm turlar ve otobüs şirketleri sanırım burada mola veriyor. Bu kadar kalabalık olmasa, yiyecek bir şeyler almak için uzun bir süre sıra beklemek zorunda olmasak rahatça kahvaltı edebilirdik ama neyse… Olumsuza odaklanmak yok, tatildeyiz telkinleri ile tekrar yola koyulduk. Otobüste bizim gibi Kapadokya’ya Kültür Turu için gelenler yanında Trekking Turu için gelen dört arkadaşımız vardı. Dört cesaretli insan. Trekking Turu rehberi Mustafa ile yapılan telefon görüşmesi sonucu oy birliği ile turumuza “Aşk Vadisi” yürüyüşü ile başlıyoruz.

Hafif tempo ile başladığımız yürüyüşte, aldığımız her nefes ile ciğerlerimizin açıldığını hissediyoruz. Parlayan güneş bize hoş geldiniz diyor sanki. Tur süresince birçok farklı tipini görecek olsak da birçoğumuz için ilk defa gördüğümüz peribacalarını seyretmek inanılmaz bir keyif. Bu manzaraya birkaç gün önce yağan kardan kalanlar ve gökte parlayan güneş eşlik ediyor. Aşk vadisine yaptığımız bu yürüyüş ile gece yapılan yolculuğun yorgunluğunu atıyor, dinçleşiyoruz. O kadar saat gece yolculuğundan hemen sonra trekking yapacaksın ve bundan keyif alacaksın deseler, kesinlikle inanmazdım. Denemeden karar vermemek lazımmış.

Trekking turundan sonra Kültür Turumuz Çavuşin ile başladı. Çavuşin 30 yıl önce SİT Alanı ilan edilen ve boşaltılan bir köy. İnsanlar giderken evlerinden bir parçayı yanlarında götürmek istedikleri için 30 yıl önce değil de çok daha uzun zaman önce terk edilmiş görünümünde viran, harap… Sıradan halk taşa oyulmuş evlerde oturuyorken, nüfuslu – zengin insanlar 2 katlı evlerde oturuyorlarmış. Tarihin her döneminde ve her yerinde olduğu gibi insanlar arası statü farkını Çavuşin’de de görmek mümkün.

Çavuşin adının askerden kaçan bir çavuşun bu bölgeye gelip saklanmasından geldiği rivayet ediliyormuş. Halk onu ele vermemiş, askerlerde çavuşun bu bölgede saklandığını bildikleri ve aradıkları halde bir türlü onu bulamamışlar. Derken zamanla bu bölgeye önce Çavuşun İni denmiş, sonra zamanla Çavuşin’e dönüşmüş.

Kapadokya Bölgesinde hemen hemen her yerde görünen Güvercinlikleri burada da görmek mümkün. Yapılma nedeninin güvercin gübresi toplamak olduğunu öğrenince çok şaşırdım. O kadar kıymetliymiş ki bunun için birçok zorluğa katlanılmış. O dönemlerde yapılan hiçbir şey boşuna değil, hepsinin bir işlevi, ciddi bir yararı var.

Çavuşin’de yukarıya tırmanınca Vaftizci Yahya Kilisesine ulaştık. 2. y.y.’a tarihlendirilen bu kilisede tüm freskler zarar görmüş durumda. Rehberimizin söylediği; fresklerin zarar görme nedenlerinden biri yapılış yöntemi, diğeri de gün ışığını çok fazla alan bir yerde bulunması. Eski kiliselerde freskler direkt duvar üzerine yapılırken daha sonraları yumurta ve alçıdan oluşan bir kaplamanın üzerine fresk yapılmaya başlanmış bu da ömrünü daha uzun olmasını sağlamış.

Çavuşin’den ayrılıp Otelimize gidiyoruz, sonunda programa göre biraz dinlenebileceğiz anlaşılan. Karnımdan gelen sesler, öğlen olduğunu hatırlatıyor bana. Dinlenmek mi aslında o biraz bekleyebilir…

Uçhisar Kalesinden, Ihlara Vadisine, Yeraltı Şehirlerine Kapadokya’nın diğer güzellikleri için bekleyin yakında.

 
Toplam blog
: 67
: 1640
Kayıt tarihi
: 18.10.06
 
 

Biz Tiryaki ailesi gezmeyi ve gördüğümüz yerlerin fotograflarını çekmeyi çok seviyoruz. Blogumuzda, ..