Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '15

 
Kategori
Güncel
 

Sonunda pislikten gideceğiz...

Sonunda pislikten gideceğiz...
 

İstanbul için korkutan rapor


Müslüman insan temiz insandır… Diye diye sonunda herhalde pislikten gideceğiz. 
 
Buna pislik mi, kirlilik mi demek gerekir bilmiyorum.
 
Ama şu belli ki, Türkiye’de müthiş bir çevre kirliliği var ayrıca havamız kirli, suyumuz kirli, toprağımız kirli ve dolayısıyla çevremiz, her yanımız kirli… Ve biz bütün bu olanları : “Bi şey olmaz.. Bi şey olmaz…” pişkinliğinde seyrediyoruz. Büyük bir olgunlukla karşılıyoruz.
 
Elbette olmaz, çünkü biz “Türk gibi kuvvetliyiz..!”
 
Biz öyle mikroptan, pislikten, kirlilikten filan etkilenmeyiz. Onları ezen geçeriz…Dalga geçmek bir yana. Elde uluslar arası ciddi örgütlerin ciddi raporları var. 
 
Şuna ne dersiniz:
 
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi, (NASA) çevre kirliliğine ilişkin uydu haritalarını yayınladı. Son 10 yılda İstanbul’daki denetimsiz büyüme ile havadaki solunumu kirleten azot dioksit oranının yüzde 50 oranında arttığını saptadı. Kirlilik artışı, Başkent Ankara’da yüzde 30, İzmir’de ise yüzde 10’da kaldı. ABD ve Batı Avrupa’da ise kirlilik oranlarının uygulamaya sokulan yeni yönetmelikler sayesinde 10 yıl öncesine göre yüzde 20 ile 50 arasında azaldığı görüldü. Hava kalitesi göstergelerinin yeni ve yüksek çözünürlüklü küresel uydu haritaları kullanarak tespit eden NASA bilim insanları, 2005 ve 2014 yıllarındaki dünyanın çeşitli bölgelerindeki 195 farklı şehir üzerindeki hava kirliliği eğilimlerini izleyerek  karşılaştırdı.(gazetevatan.com)
 
Gavur ülkelerine gezmeye gidip,  hayran hayran o ülkelerin temizliğine , tertipliğine  çarpılıp gelen halkımız… Bu ülkelerin temizliğini öve öve bitiremezken, sokakta konuşurken elindeki çöpünü fırlatıp yere atmakta bir beis görmüyor. Gayet rahat… Çekirdeğini çitliyor, kabuklarını fırlatıp, masanın altına atıyor…
 
Bunu kendi evinde yapsa ya.. Anası hemen tokatı ağzının üzerine patlatırdı… Ama sokakta herkes serbest. Müslüman memleketimi elbirliğiyle Maşallah baştan aşağı öylesine kirletiyoruz ki… Neredeyse, ülkemize gelen turistler, ellerindeki torbalarla sahillerimizi filan temizleyecekler. Bazen gazetelerde görüyorum. Yapıyorlar da…  Biraz utansak ya…!
 
Türkiye’nin her yanında (karasında, denizinde) esrarengiz variller bulunuyor ve bu variller  içleri nükleer artıklarla, kirli çöplerle dolu. Ondan sonra hemen bu işin üstü kapanıyor. Ve bu korkunç işi yapanlar, yaptığıyla kalıyor. Çoğu kez de sahipleri zaten bulunamıyor…
 
Kentlerin çevresi , öyle gül bahçeleriyle dolu değil. Çoğu kez çöp yığınlarıyla dolu.
 
Örneğin, içinde yaşadığım şu Bandırma denen müthiş güzel kazada , çöplerimizi genellikle en tepede bir yere yığıyoruz. Yıllarca biriken çöpler çok güzel yanıcı  metan gazına dönüşüyor ve kıvılcımla yanmaya başlayıp, her yıl birkaç ay bu gaz ve duman, kentin üzerine çöküp insanları zehirliyor.
 
Bandırma’da her şey zehirli. Bandırma’nın en güzel sahillerine kocaman fabrikalar kondurmuşlar; bunlar hemen kentin yanı başında; ve bu gübre fabrikaları, Asit fabrikaları maşallah kenti gece gündüz Sülfürik asit gazıyla besleyip duruyor.
 
Onun için, Bandırma hastanesi tam zamanlı çalışıyor ve bütün kanser vakalarını Bursa’ya en acil bir şekilde gönderiyor. Orası da bakmak için üç ay sonraya gün veriyor… Ondan sonra sen sağ ben selamet…
 
İşte çevre , işte insan, işte kentler…
 
Bandırma’da, Asit Borik Fabrikasının kirli suları şimdi Liman’ın çok yakınlarına akıtılıyor. Onun için Bandırma denizi artık pis; eskiden yüzülen bu denizlerde yüzmek artık olanaksız.
 
Hangi birisini anlatayım…
 
Çevreyi canavarca kendi ellerimizle mahvediyoruz… Ondan sonra gülerek, aptal aptal seyrediyoruz.
 
Ve o fabrikalar bu işin sonucuna hiçbir zaman katlanmıyorlar. Aldırış bile etmiyorlar.
 
İşte gördünüz.. Hava kirlendi, deniz kirlendi, toprak kirlendi…
 
Peki bu ülkenin nesiyle gurur duyacağız.
 
Bu gidişle vallahi bir gün alacaklar elimizden… “Bu güzel vatanın siz içine ettiniz,” diyecekler ve elimize faraşları verip, baştan aşağı temizletecekler…
 
O günler ne zaman gelecek?
 
Biz böyle temizlik konusunda aptal oldukça; biz bu vatana layık olmadıkça… Bir gün birisi kafamıza vuracaktır.
 
Siz istediğiniz kadar çocuklarınıza Arapça, Osmanlıca öğretin, vatanı temiz tutmayı öğretemedikçe, bu vatan onu kirletenlere haramdır. Toprak bile onları kabul etmez.
 
Okullarımızda mutlaka “Hijyen-temizlik” dersine ihtiyaç var.
 
Çünkü  “hal ve gidiş” berbat.. Kokuşmuş ve “it stinks…” Gavurlar böyle diyor. Ben başka ne diyeyim?
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..