Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '08

 
Kategori
Güncel
 

Sopalı zabıta demokrasisi

Sopalı zabıta demokrasisi
 

Bir ülke düşünün, her şey sopa gücüyle halledilsin. Öyle bir ülke ki ağzını açtığın ya da güç sahibi birisine ters gelen bir şey yaptığın her anda başının üstünde Demokles' in kılıcı gibi bir sopa sallansın. Öyle ki bütün benliğin fabrika ayarından geçirilsin. Tek tornadan çıkman istensin. Fabrika ayarını kabul etmezsen al sırtına köteği!

İki-üç gündür medyaya yansıyan Keçiören'deki dayak olayından bahsediyorum. Kamera görüntülerinde izlediğimiz ve sonrasında ayrıntılarını öğrendiğimize göre Keçiören Belediyesi'ne bağlı zabıtalar içki ruhsatı bulunan ve çok muhtemel ki daha öncesinden fişledikleri bir tekel bayisini zamanında dükkânını kapatmadığı gerekçesiyle öldüresiye dövüyor. Bununla yetinmeyip dükkânı talan ediyor. Hırsını alamamış olmalı ki gidip gelip bütün kiniyle vurmaya devam ediyor.

Haber televizyonlara yansıyınca Keçiören Belediye Başkanı gazetecilerin önüne çıkıp zabıtaları savunmaya başlıyor. Neden bu kadara abartıldığını, zabıtaların üzerine neden bu kadara gidildiğini soruyordu. Anlamamış herhalde! Ya da bizim anlamamızı istemiyor. 'Terörist mi bu adamlar' diyordu. 'Onlar da insan.' Sanki dövdükleri adam insan değilmiş gibi.

Bu memlekette 'terörist' diye yaftaladıklarına çok rahat her şeyi yapma hakkı kendisine verildiğinden emin olduğu için konuyu çarpıtmaya, haklılığını 'onlar terörist değil' savunmasıyla yapmaya çalışıyor. Biraz daha konuşsa muhtemelen tekel bayi sahibinin terörist olduğunu, 'Mübarek' Ramazan ayı arifesinde bu kadar dini bütün bir ilçede ne cesaretle içki satabildiğini vs. söyleyecek.

Zaten kendisinden olmamamızın terörist olmak için yeterli olduğu bir ortamda terörist olmamız da, demokrat olmamız da, gerici ya da laik olmamız da onların tekelinde bu sıralar. Ergenekon’a laf ettiğinde ‘AKP’li gerici’, AKP’nin gerici icraatlarını teşhir etmeye kalkışınca ‘Orducu’ olmak olduğu günlerdeyiz maalesef. Kendi beynimizle düşünmemiz yasak. Bir üçüncü yolun da olduğunu anlatmamız, söylememiz, kendilerden olmamamız yasak…


Gerici politikalarına karşı özgürlüğün yanında olmamız rahatsız ediyor onları. Gerçek laikliğin, demokrasinin herkes için olması gerektiğini anlatmamız nafile. Gericiliğe karşı çıkmamız nafile! İçki içme özgürlüğümüzün olması yasak! Gece geç saatlere kadar dışarılarda gezmek istememiz, mutlaka yarın Ramazan başladığında yaşayacağımız türden baskılara rağmen oruç tutmamamız fiili olarak yasak.

İ. Melih Gökçek sonrasında yüzü gün geçtikçe örtünen Ankara'nın ve özellikle Keçiören'in (tabi özellikle AKP sonrasında diğer illerde ve ilçelerde de olduğu gibi) gelinen aşamadaki yansımasıdır dayak olayı. Kendinden olmayana tahammülsüzlüğün arttığı, insanların başı açık ve kapalı; Müslüman ve kâfir diye ayrıştırıldığı bir ortamdır bu. Güç kazanan, kazandıkça kendinden olmayanı dışlayan, üstünde meşhur tarifle 'mahalle baskısı' uygulayan sistematik bir saldırı hareketidir dayak olayı. Biz ve siz ayrımının sopa darbeleriyle anlatılmasıdır.


AKP’nin kapalı demokrasisinin, yalnız kendine demokrat pratiğinin son örneğidir bu. İçkili yerlere uygulanan adı konmamış ambargoları ve bu ambargonun eli sopalı tetikçileridir o zabıtalar. Ellerinde sopalarla dağıttıkalrı ise kendilerinden olmayanların suratı ve dükkanıdır.

 
Toplam blog
: 9
: 635
Kayıt tarihi
: 21.07.08
 
 

1980 Adana doğumluyum. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden 3. sınıftan ayrıldım. Evl..