- Kategori
- Felsefe
Sorgu hakimi mi?
Yumurta çatırdır maya başlamıştı bir yavru için, umuda yolculuğunun ilk aşamasıdır. Kabuğa ha gayret! Bazen çırpınışlar geleceğe dair ümit vaat ederken ve bazen ise bulutların arkasındaki buğudur.
Ben kimim ?
Hangisiyim ?
Ve birden yatağından doğruldu . Düşünceydi onu uyandıran, sesli konuştu : “Orta Doğu’nun Rabb’ı , acıların Rabb’ımıdır? Acıyı, kederi, gözyaşı, kan,ölüm, açlık, çocuk ve kadınların sürünmesinden mi hoşlanıyor. Evine aş götüremeyen bir babanın cinnet geçirmesine izleyici kalmak mıdır ? Sonra kiminin duasına “evet” , kimisinin duasına “ hayır” mı dermiş ? Bu nasıl kayırma …”
Hayır hayır bir sorun olmalı.. bunun ismi “ imtihan” diyor donuk mantık. Ağzından çıkan, kulağı duymuyor insanın. Ah Yüce Yaratıcı ; Evren, Doğa, dört kitabın kurguladığı Tanrı ! İnsan fenadır, bilmez ki seni narsisleştirdiğini. Çocukluğumdaki sen, şefkattin, huzurdun, sevgiydin. Gece saçlarımı okşar ninniler okur, korkmama izin vermezdin. Sonra büyüdüm, büyümez olaydım. Orta Doğu’nun tanığı olarak, görüp de yaşadıklarım ve duyduklarımın müsebbibi olarak sen gösterildin dört kitapta. Acılardan beslenemezsin, beslenmemelisin.
Bir yanım buruk..
Ne senle ile oluyor ne de sensiz. Sahi benliğimize işlenmiş kodlama mısın? Veya bu kodlama dediğimiz şartlandırılma mıdır? İnsanın yaşadıklarından kabus gibisin. Doğaya baktığımda ise esrarengiz, büyüleyici sanatsın ve tabi doğa yer yer somurtup can acıtıyor afetlerle. Seni gazaba getiren insan kurgusudur. Coğrafi bilgiye aklı kapayıp “hikmetinden de, gazabından da sual sorulmaz”mış karanlık çağın mıhlanmış algısı. Orta Doğu’ya gelince, acı ile hem halleri yetersizlerindendir, yöneticilerinin de sömürgeye “eyvallah” demelerinden olup, kavgaya meyilli haşin, aklı değil, duygularıyla amel ediyorlar. Duaya endeksli çözüm bulmaya çalışırken, cevapsız kalınmasını düşünemiyoruz.
Kim ?
Ne ?
Hangisi?
……… ?