Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '08

 
Kategori
Haber
 

Sorguladım… Ben “ahlaksız”mıyım?

Sorguladım… Ben “ahlaksız”mıyım?
 

Fotoğraf: www.hurriyet.com.tr


Yaşım 62…

Yıl 1946’nın Aralık ayının 24 ü…

O zaman Kayseri Tren İstasyonunda TCDD’nin 132 dönem “Hareket kursu”ndan mezun “Hareket memuru” sıfatıyla görev yapan babam görevinin başında iken, anam beni Emirağa Mahallesi, Helvacı sokakta bulunan iki katlı, yonu taştan[1] yapılmış evimizde doğurmuş.

Babam sonraları Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesine geçti ve anne, baba ve iki kardeş[2] olarak ve 1950 yılından başlayarak tam 28 yıl ailece ülkemde birçok köy, kasaba ve illerde gezdik durduk. Biz “Aile” olarak hiç ayrılmadık, ta ki ben askere gidene, ablam da evlenene kadar.

Şimdi şöyle bir geriye doğru dönüp baktım. Bu süreç içinde “Laik, demokratik, Sosyal Hukuk Devleti” olan ülkemde, Atatürk ilke ve inkılâplarını sonuna kadar savunurken ve yüzüm de hep “Batı yakasına” doğru bakarken ben ne gibi bir “Ahlaksızlık” yaptım da Sayın Başbakan “Biz batının sadece ahlaksızlığını aldık” dedi?

Annem (Tekrar anlatmama gerek yok yazılarımdan tanıyorsunuz) bizim üzerimize titredi. Temiz giyinmemiz için elinden geleni yaptı. En ufak yanlışımızda ağzımıza biber bile sürdü. Tanımlaması “Ahlaksız” da sayılmayacak ama “hata” denecek davranışlarımızı düzeltmek için elinden geleni, süpürgenin sapı ve terliğinin tabanına varıncaya kadar esirgemedi. Bizi, yani iki kardeşi adeta “Mum” gibi yetiştirdi. Hatta eğitimimiz ile o kadar yakından ilgilendi ki, kendi de bizimle beraber okur-yazar oldu. Bu gün ben 62 yaşına, ablam da 63 yaşına geldi, halen bize olan “Yakın ilgisini ve eğitmenliğini” sürdürmeye inatla devam ediyor. Biz “Yahu ana, bak atmışımızı bile geçtik” desek de “Siz hala benim çocuklarımsınız” demeye devam ediyor.

Babam…

Annem ve iki çocuğu için ülke hizmetine tam 35 yılını verirken, elde ettiği tüm “Helal” geliri, bizim iyi yetişmemiz, ülkemize faydalı insanlar olmamız, ülkemizin değerlerini korumamız için harcadı. Bize “İnançlarımızı” öğrenmemiz için gereken eğitimi verdi, verdirdi. O, 66 yaşında hakkın rahmetine ulaşırken, annemle birlikte bir kez hacca, bir kez de umreye gitmiş bir “Baba” olarak ülkesinin temel değerlerinden, ilkelerinden asla ve asla taviz vermedi.

Ben ve ablam…

Aklımızdan hiç “Laik, demokratik, Sosyal Hukuk Devleti” olan ülkemizde, Atatürk ilke ve inkılâplarını sonuna kadar savunmayı çıkarmadan, ülkemize faydalı olmaya çalıştık.

Müspet ilimler ışığında, batıya dönük yüzümüzle Ablam, tıp doktoru oğul, sanat tarihçisi bir kız evlat yetiştirdi. Ben de bir avukat oğul ile bir endüstri mühendisi kız…

Batıya dönük yüzümüzle “Laik, demokratik, Sosyal Hukuk Devleti” olan ülkemizde, Atatürk ilke ve inkılâplarını sonuna kadar savunmaktan da daha da bir şey yapamadık, yapamadık.

Şimdi dönüp sorguluyorum kendi kendime…

Acaba biz nerede “Ahlaksızlık” örneği sergiledik?…

Biz “Dini inançlarımızı” dışa vurmadık da ondan mı? Anamız hacca gidene kadar başını örtmedi de ondan mı? Babamız haram kazanç sağlamadan bizi yetiştirdi, ondan mı? Yetiştirdiğimiz evlatlarımızı “kalitesi düşük” mü yetiştirdik?

Elbette bunların hiç biri değil, olamaz, olmamalı da…

Peki, o zaman ben ve benim gibi düşünenler, batının hangi “ahlaksızlığı”nı aldılar da “İlim ve sanatlarını” görmezden geldiler?

Şimdi açık ve net olarak soruyorum ve sorguluyorum.

Biz ve bizler, nerde “Ahlaksızlık” yaptık?

"Biz batının ilmini sanatını almadık. Maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık" diyen Sayın Başbakan, “Ahlaksızlığı” alanları kimler, onların da tanımlamasını yapmak zorundadır.

Bizi ve bizleri fazla yormadan ve üzmeden…

25 OCAK 2008



[1] Kayseri’ye özgü yapı taşı…

[2] Benden bir yıl bir gün büyük ablam var.

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..