Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '10

 
Kategori
Deneme
 

Soru sormak...

Soru sormak...
 

Yaşamak... Yazmakikisinin buluştuğu noktada teneffüse çıkmak...


Soruların cazibesinde sorularla düşünmenin telaşı içinde. Bin bir soru kalıbını kifayetsiz cümlelerle birleştirerek bir şeyleri sorgulamaya çalışmaktan ibaret olsa gerek. Cevapların, sorular kadar keskin kılıcı olmasa gerek. Soru, soran içinde aynı sorulan içinde aynı iken verilen cevaplar birbirini tutmaz veya verilen cevaplar birilerinin hoşuna gitmez. Ama soru öyle mi? Sorarsın köşe kapmaca oynatırsın insanları. Sorarsın kendinle köşe kapmaca oynarsın. Sorarsın vereceğin cevaptan veya alacağın cevaptan korkarsın. Kısacası kendinden korkarsın. Kim bilir belki yazmanın temelinde soru sormak yatar. Aklına gelen sorulara verdiğin cevaplardır yazmak. Belki vermek istediğin cevapları heybene koyup çarşı Pazar satmaya çalışmak gibi bir şey yazmak. Bohçacı kadınların yaptığı misal endazane takılanlarla senin eklediklerinin bir karışımının ederini bulma adına kapı kapı dolaşmaktan ibarettir yazmak.

Alışılmışın dışına taşan hayatlara anlam kazandırmaya çalışarak beynin göç etmesine çalışmaktan öte bir şeye yaramayan bir saplantı dürtüsü mü...

Hayatın bakireliğine el atmanın cazibesini içinde umutla taşıyan insanların buluşma noktası mı...

Uzun sesiz gecenin damgasını hayatına vurabilmek mi...

Karanlık suya dalabilmek mi...

İçindeki ateşini buhar makinasına koyuverip devinim sağlayabilmek mi...

Gözde donmuş damlanın tekrar su olması mı...

Neden; ne için; nerede; nasıl; kim sorularına bir anlam kazandırma adına bir şeyleri karalamak mı...

Bir şeyleri ayırt etme adına var olduğunun yansımasına varabilmek mi...

Düşünüyorum o halde varımın bir yansıması belki de yazıyorum o halde düşünüyorum diyebilmek Kelimelerin kifayetsizliğine rağmen aynı kelimelerin dizilişlerini değiştirmek belki de...

Saplantı, dürtünün birleşmesi mi bilinmezliğin perdesine bir ip atmanın arzusu mu?

Nedir bu kavurup kül eden, zahmete katlandıran her kelimeyi içine sindire sindire yazmak.

Neden bu kadar emek çekmek neden klavyenin başında oyalanmak.

Kendini aramak güzel bir şey ; ama

Bir şeyleri sevmek ona aşık olmak güzel; lakin

Birilerine bir şeyler anlatmanın hazzı zor: ama

Gibi cümlelerin içine kendini hapis ederken kendi benliğinden birilerine bir parça eklemek arzusu mu?

Düşünmekten kaçtığın her şeyi kaleme kağıda dökmenin verdiği çılgınlığın hazzını hissetmek mi

Yazmak ama neden

Yazmak ama niçin

yazmak ama nerede

Yazmak ama kime

Yazmak ama...

Belki bunların hepsi yazmak isteğinin temeli. Hayata çengel atıp hayata attığın çengelle asılırken hayata tutulan iplerin bir tanesi belki de. Ama ne olursa olsun hayata tozpembe bir bakış getiriyor yazmak ve mutlu ediyor insanı.

Yazıyorum o halde düşünüyorum.

Düşünüyorum o halde varım.

Yazıyorum ve düşünüyorum o halde yaşıyorum.

Hayata açılan teneffüs saatleri gibi yazmak...

 
Toplam blog
: 84
: 575
Kayıt tarihi
: 11.09.08
 
 

Yaşamak; herhangi bir amaç taşımadan sadece insan olmanın bilincine vararak yaşamak. Tek cümlelik..