Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '19

 
Kategori
İlişkiler
 

Sorular

Dertli iken sadece yanında durmak dahi derde derman olacakken bunu dahi başaramayan Adem'e zaman harcanmaz  (mı)
Kutsal benliği ile mutluluklar dileyip, şahsından zerre beklenti içinde olmamak (mı) gerekir.

Olmayacak dua ise tamamen unutmak, düzelmeyecek hal ise öyle kabullenmek (mı)gerekir her şeyi.

Beklentiler yoruyor insanı diyip beklenti içinde olmamak (mı) gerekir.

Beklememek için de emek vermemek (mi) gerekir. Zira çaba, kutsal ve değerli ise kendinin ki de öyle olmalı mı?

Hayat, bir yığın sorumluluk ve rollere indirgenmiş durumda. Yapabildiklerini yapar yapamadıklarını yapıyor gibi davranır geçersin. Her ne kadar "doğru" olana ters gelse de yaygın bir kanaat halini almış ve bu haliyle kabul görür olmuş. 

Uymayanın cezalandırıldığını "yanlış". 

Yanlışı yapıp huzuru (!) bulmak mı lazım "doğru" ya direnmek mi, mesele bu işte.  
Ahlaki ilkeler "direnmeni" salık verirken beşer faktörü yapmacıklığı salık verir. Durmana izin vermez, devam et der akrep ile yelkovan. "Durursan kaybedersin. Tercihini yap ve devam et"!.

Adem'e yakışan tercih elbette ahlaki olandır. Anlatanı dinlemek, anlatamayanın yanında olduğunu hissettirmek, elden / gönülden geleni yapmaktır.

Ama Adem'den beklenti içinde olmadan. Beklenti iki yönlü olarak yaralar sahibini; 
1. Beklenti ile yapılan eylemin ahlaki tavrı sorgulanır hal alır ve sen üzülürsün.
2. Beklenti karşılanmaz (-ki istisnalar kaideyi bozmaz) ve sen  yine üzülürsün.

Doğru olan; güler yüzlü, kibar, sabırlı, özverili / empati kurarak yaşamak, karşındakini bu şekilde dinlemek, anlamak, yardım etmektir. 

Aynı gök kubbe altında  olsa da herkes farklı hikâyelerin kahramanı. Kimisi toprak yığını, kimisi Everest. Birinin yükü hafif görünse de  gözüne büyür ha büyür, diğerinin  derdi ağır olsa da dili lâl olurken heybeti büyür ha büyür.. Zira dile gereğinden fazla dökmek kutsal olan sevgiyi dahi sıradanlaştırırken derdi de dert sahibini de ne hale sokar! 

Hem derdi konuşmak derdi verene isyan ise derdi belli etmek  de isyandır.

Dert seninle Veren aranda ise hele de çözümü Veren'de gizli ise Adem'i araya sokmak ne densizliktir. 

Çilehane terbiye aracıdır dinde. Mahrumiyet, makam sağlar Adem'e. Bu nedenle çekilir çile sabır, sükut , hamd ve tevazu ile. Veren'in sevgisini kazanan varolan herşeyin hoşnutluğuna mazhar olurken, Veren'e değil de Adem'e tamah etme densizliğine düşmemek gerekir.

Dert mahrumiyetten doğar bu sebeple sükût, oruç  misali olmalı. Oruç sadece sudan, aştan mahrum kalmak değil ise sükût da sadece dile kilit vurmak olmamalı. Tam bir oruç gibi tam bir sükûta bürünüp, içten dua ve yakarış ile Veren ile konuşurken beşerî rolleri yerine getirmek ve Veren'e karşı hiçbir şekilde isyana düşmemektir, sükût. 

O halde sabır ve sükut ile ...

 

 
Toplam blog
: 18
: 285
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bu yolculukta akla gelen bir kaç cümle...öylesine işte. ..