Sorun cinsiyet değil insanlık meselesi

Gittiğimiz ev sakinlerini tanımıyorduk. Havadan sudan sohbet açılmıştı ki konu bi anda onların en büyük sıkıntısı olan oğlunun durumuna geldi. En büyük sıkıntısı diyorum. Çünkü hemen konuyu oraya getirdiler.

Derken anlatmaya başladılar. Oğlu bir trafik kazası sonucu kısmi felç geçirmiş ve evde yatalak biri haline gelmiş. Ama onların sıkıntısı bu değil. Asıl sıkıntıları kazadan sonra eşi yatalak olduğu için ona bakmayıp çocuğunu da bırakıp kaçan geliniyleydi.

İnsan, içler acısı bu olayın nedenini düşünmeden edemiyor.
 Hayatta herşeyin bizim kontrolümüzde olmadığını ve her insanın bir engelli adayı olabileceğini ne zaman unuttuk. Kaza ve kadere bizim hükmedemeyecegimiz için bunları da hatırlamak gerekmiyor muydu. Aslında çok da iyi biliyoruz bunların belki birgün bizim de başımıza gelebileceğini.

Ama bunları düşünmek bile canımızı sıkacağından düşüncesine bile tahammül edemeyiz. O yüzden karşı cinsin hep fiziki yapısına güzel ya da yakışıklı mı olduğuna kariyerine aldığı ücretin yeterliliğine ya da sizi özel günlerde nasıl etkilediğine bakarız. Birgün hastalansa ya da yaşlandığı zaman tuvalet ihtiyacını gideremeyecek durumda olsa ona bakabilir miyim ki acaba diye aklımıza geldi mi? O sorumluluğu kendimizde görebildik mi? Bir de başta söz verilir ;iyi günde kötü günde beraber olunacağına dair.

İnsanoğlunun yapısı bu herhalde. Çevresinde Biri ölürse veya kötü bir hastalığa yakalanırsa ya da kaza geçirirse bir anlık bizimde başımıza gelebileceği akla gelir. Sonra fazla zaman geçmeden hemen unutulur.

Çok sık olmamakla birlikte bazen düşünmemiz gerekir. Güzelliğin yıllar geçtikce yok olacağını, kariyerinin bir gün sona erebileceği, o özel günlerin ilk yıllardaki heyecanını kaybedebileceğini... Peki geriye ne kalır? Onun karakterinden başka ne kalır ki. Vicdanı, merhameti, adaleti, şefkatli huyu kalır seninle. Ya da yukarıdaki o gelin gibi bu huyların tam tersi de olabilir.

Bu olay sadece bayan açısından değil erkek için de aynı durum geçerlidir. Bence sorun cinsiyet meselesi değil insanlık meselesi...