Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '13

 
Kategori
Magazin
 

Sorun değil sorumluluğu ağır geldi!

Sorun değil sorumluluğu ağır geldi!
 

İyileşeceksin, inann!


Bunu yazmak istemezdim, ama yazmak zorunda hissettim kendimi. Şöhretin bedeli! Dediler, altına bakmadan. Maddi sıkıntı! Dediler, nedenini görmeden. Yavaş yavaş asıl sorunlar ortalığa döküldü. Şaşkın bakışların altında Arda Kural ruhu ile çırılçıplak karşımızda. Şizofren! Dediler sabırsızdılar. Alkol, uyuşturucu… bahane aradılar, durdular. Oysa ben bilirim bu durumları! Oysa benim gibiler bilir bunun nasıl bir durum olduğunu.

Arda Kural, Allah’ın özene bezene yarattığı kendi güzel, aklı güzel, yetenekli bir insan! Beğenirim oyunculuğunu Arda’nın. Hep dik duran bir karakter gibi gelirdi bana. Gerekten de öyleymiş Arda! Arda Kural, küçük yaşında babası tarafından terk edilmiş bir küçük adam! Hem de terk edilme! Kardeşi, annesi ve Arda yalnız yapayalnız bırakılmış. Arda, büyümek zorunda hissetmiş kendini. Baba olmuş, terk edilen anneye sevgili olmuş! Onu yani annesini bir erkeğin sevebileceğinden daha çok sevmek zorunda olduğunun saplantısına sürüklenmiş. Sebat etmiş, çok çalışmış, yeni bir düzen kurmaya çalışmış. Çalışmış da kendinin ne kadar bir yük taşıdığını fark edememiş. Anne bu yükü çocuğa vermiyor, çocuk kendi bile istiye alıyor! Arda da öyle yapmış, annesini ve kardeşini kanatlarının altına almış, almak zorunda hissetmiş. Oysa o daha çocukmuş! Kola, kanada onun ihtiyacı varmış, korunmak zorunda olan kendiymiş Arda’cığın.

Bizim evde de bu çocuktan bir tane var. O yüzden bilirim, O yüzden benim gibi yaşayan anneler bilir! Evin büyük çocuğu baba evden gidince, baba olmak zorunda hissediyor kendini. Siz buna izin vermemek için elinizden geleni yapıyorsunuz, ama O küçük adam çırpınıyor sizler için çırpınıyor. Arda, babasını öyle bir kaybetmiş ki bir daha görmemiş, görememiş. Hep güçlü olmak zorunda olduğunu zannettiği için de çatlamış, kırılmış aslında ezilmiş Arda! Yok etmeye başlamış belli bir süre sonra kendini, ruhunu yok etmiş, bedenine karşı çıkmış! Evham gelişmiş, zaman içinde kaygı bozuklukları olmuş küçük adamda.

Şöhreti, parayı, hayranlarını kazanmış da Arda’cık kendini kazanamamış. Öyle şeyler aklına gelir ki bu küçük adamların, aklınız almaz. Komplo Teorisi gibidir hayata karşı. Uçağa binersiniz, ‘’uçak düşer mi?’’ diye düşünür. Trene binersiniz, ‘’tren devrilir mi?’’ diye düşünür. Sokağa çıkarsınız, size ‘’araba çarpar mı?’’ ‘’ Bir sapık size sarar mı?’’ diye düşünür. Evden çıkmazsınız, ‘’ev kazası olur mu?’’ diye düşünür. Kardeşi okulda dövülür mü? İtilir, kakılır mı?. Diye düşünür. Düşünür, düşünür, düşünür, kurar, kurar, kurar… ne olur sonra? Arda Kural olur! Evhamlı, kaygı bozuklukları olan O küçük adam olur. Aşırı sorumluluk duygusu altında kaybolur, boğulur! Bu yüzden sizi hiç yanından ayırmak istemez. Sanki yanınızda olunca her şeyi engellerim zanneder. Sizi koruyabileceğini sanır. Oysa O nun ihtiyacı olan korunmaktır!

Acı ile bakmayın Arda’ya kendinize acıyın! Nasıl oldu da ben bunu göremedim? Nasıl olur da ben bu kadar yüzeyde yaşadım? Nasıl oldu da bu kadar derine inemedim? Diye kendinizi yargılayın! Öyle bir baba ki Arda’nın babası, oğlunun hastalığını ertesi gün gazeteden okuyor. Ben bu tarzdaki, tavırdaki babalara ‘’Donör Baba’’ diyorum. Sadece çocuk olsun diye spermlerini veriyorlar! Duygu yok! Duygu olsa arardı, sorardı, okşardı O küçük adamı. İşte bu durumda anne, babanın vermediği sevgiyi, ilgiyi, şefkati iki misli, üç misli veriyor. Aslında anne de vermekten tükeniyor. Dünyası çocukları oluyor! Anne çocuklarına uydu, çocuklar anneye uydu oluyor, birbirinin etrafında dönüyor, birbirlerinin güneş olup, hayat veriyor.

Yargılamayın Arda’yı! Ona sevgisini vermekten sakınan babayı yargılayın! Arda’nın kendini küçük adama dönüştürmesine izin verdiyse, annesini yargılayın! Ama olan Arda’cığa oldu! Bu şöhretten başı dönmek değil, parayı bulup hava girmek değil, bu küçük adam olmayı reddeden ruhunu göz ardı eden, görmemek için çaba sarf eden beden ve beyin durumudur. Daha fazla konuşup, tartışıp silinmeyecek şekilde internete yazı yazmayın! Çünkü Arda iyileşecek ve bu bilgilere ulaşacak. Bu yüzden Arda’yı daha fazla incitmeyin! Arda’yı sevin, Arda’yı sıkmayın ki Arda saplantılarından, evhamlarından, kaygı bozukluklarından kurtulsun.

Arda’cığım ben seni seviyorum! Çünkü sen çok büyük bir kalbe sahipsin, verebileceğinden daha fazlasını verdi o yürek. Çünkü sen boyuna, posuna bakmadan sorumluluk aldın. Çünkü sen sevdiklerin için ruhen yok olmayı göze aldın. Şimdi sıra bizde! Biz sana saygı gösterip, çayımızın, kahvemizin yanına kurabiye yapmadan, senin bir an önce iyileşmen için dua edeceğiz. Döneceksin aramıza Arda, hem de hayatın kurallarını kendi kurallarınla yaşamaya döneceksin! Daha büyük, daha yetenekli, daha dolu döneceksin aramıza! Şizofren Arda veya Psiko-neroz Arda olarak değil! ARDA KURAL olarak geleceksin aramıza! Bunu da başaracaksın! Nasıl daha önce hayatın zorluklarını göğüsleme gücünü bulduysan, aramıza sağlıklı olarak dönme gücünü de bulacaksın kendinde. İşte o güne kadar seninle ilgili yazmayacağım! Seni sevmediğimden değil! Tam aksine çok sevdiğimden ve senin için o gün yazacağım : ‘’Arda Kural’ın Muhteşem Dönüşü!’’

Hayatta dönüşleriniz hep muhteşem olsun dileği ile…

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..