Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '10

 
Kategori
Projeler
 

Sosyal Devlet ve Devlet Üretme Çiftlikleri (Tarımkentler)

Sosyal Devlet ve Devlet Üretme Çiftlikleri (Tarımkentler)
 

Menteş SONGÜL


Kırsal Kesim Kalkınma Politikalarında Devlet Üretme Çiftliklerinin Önemi :

[Bu yazıyı Sarayönü Devet Üretme Çiftliğinin unutulmayan ve sevilen onurlu ismi döneminin Sendikal İşçi ve Memur Hakları Savunucusu Sevgili Babam MENTEŞ SONGÜL' ün vefaatı nedeniyle aziz hatırasına atfediyorum.]

[Gözlü Devlet Üretme Çiftliğinin yeşil dokuya kavuşmasında büyük emekleri olan 1970 li yılların göz dolduran özverili çalışmalarıyla çiftlikte iz bırakarak ismini daire hizmet binasındaki hizmet onur listesine yazdıran Gözlü DÜÇ'ün Unutulmayan ve Sevilen Park ve Bahçeler Sorumlusu Emekli Devlet Memuru Menteş SONGÜL'ün 1 Haziran 2010 tarihinde ani bir kalp durması sonucu "Çınarlar Ayakta Ölür" misali kaybetmiş olmanın hüznünü yaşıyoruz. Sevenlerine dostlarına ve dönemin çalışma arkadaşlarına vefaat haberini duyup da başsağlığı dilek ve taziyede bulunan tanıdıklarına teşekkür ederiz. ]

Karma Ekonomik Modelin başarılı uygulamalarından biri olarak kabul ettiğim ve şimdilerde özlenen kalkınma modeli olan Devlet Üretme Çiftlikleri olarak bilinen (Tarımkent İşletmeleri) kısa adı D.Ü.Ç.’ lerin, Lojmanlar yerleşkesinde, okul öncesi ve ilkokul çağında 10 yaşına kadar 1970’ li yılları yaşamış biriyim.

Devlet Üretme Çiftlikleri, büyük ve küçük şehirlerden uzak, bozkırın ortasında adeta geniş vahalar haline gelmiş, iklime uygun her türlü tarımsal ürünün bir düzen içinde, planlı ve programlı olarak bilimsel bilgi kullanılarak üretildiği, ziraat mühendislerinin, ziraat teknisyenlerinin ve özverili ziraat teknisyen ve işçilerinin Atatürk’ ün öngördüğü tarımsal hedeflere ulaşma azmi coşkusu ve emeği ile alın teri ile geliştirilerek kurulmuş olan toplu zirai üretime dönük kamu işletmeleridir.

Aynı zamanda Atatürk İlkelerinden biri olan Devletçilik ilkesinin başarılı yerel uygulamalarından biri olarak kabul edilebilecek ve uçsuz bucaksız geniş bir tarım arazisinin barınma, beslenme, eğitim, öğretim, kültürel ve sanatsal hizmetlerinin, ulaşım, sağlık ve kentsel sosyal yapının izlerini taşıyan ve sözüne ettiğim bu hizmetlerin eşit ve adil biçimde doğrudan devletin desteği ile sağlandığı onlarca 4 cepheli lojmanların; yeşilliklerle, badem ve kiraz ağaçları ile çevreli lojman kentin ikliminde çocukluğumun en güzel, anımsadığım 5 yılını yaşamış biri olarak.. Toplumsal kalkınmanın ve sosyal refah hizmetlerinin eğitimlerinin verildiği bir üniversite bölümünü bitirmiş Sosyal Hizmet Uzmanı olarak ifade ediyorum.

Yeniden Tarımkentler kurulmalı ve Türkiye geneline yaygınlaştırılmalıdır Çünkü; Genetiği bozulmamış tohumların yegane üretim alanıydı bu çiftlikler. Genetiği ile oynanmamış sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin büyük miktarlarda üretildiği yerler olan Devlet Üretim Çiftlikleri devreden çıkınca, tohumculuk sektörümüz ve çiftçimiz Avrupaya bağımlı hale geldi. 1 defaya mahsus mahsül veren tohumlar sürdürülebilir zincir kaynağı olmadığından, sürekli ithal edilen tohuma çifçimiz para yetiştiremez oldu ve bunun sonucunda bir çok ürünü ithal eder olduk. Tatlı mısır örneğinde olduğu gibi basında çıkan kansorojen olma iddiaları düşündürücüdür. Genetiği bozulmuş tohumlardan üretilen ürünlerin sağlığımıza olan etkileri konusunu ise bir muamma. Bu sebeplerden Devlet üretme Çiftlikleri yeniden yapılandırılarak kurulmalı ve sayıları artırılmalıdır. Öylesine yeniden yapılanmalı ki; Sinemasıyla, Eğitim Kurumlarıyla, Sağlık Merkeziyle, Tiyatro Salonu ile, Halk Eğitim Merkeziyle (Toplum ve Gençlik Merkeziyle), Lokali, Spor Klüpleriyle ve tesisleriyle yeniden kurulmalı, hem çalışanlar, hem çalışan aileleri ve hem de devlet doğrudan kazanmalı. Yeni ürünler, yeni teknikler geliştirilmeli, Teknik Liseler açılmalı. Uygulamalı sanatlar, yaygın eğitim programları geliştirilmeli, radyosu, tv’ si, gazetesi sesi, soluğu olmalı, yeniden hasat bayramları, festivalleri yaşanmalı, bereket kutlanmalı, paylaşılmalı.

Eskisinden daha güçlü ve geliştirilmiş olarak, toplumsal tarımsal kalkınma modellerinde yaşamayı köylümüz ve halkımız tatmalı. Devlet eliyle kurulmuş bu işletmeler Özelleştirilmeden güzelleştirmeli, tarım kesimi ve köylüsü kendi kaderine terk edilmeden, eline balık vermekten vazgeçilmeli, balık tutma öğretilmeli, yetenekleri doğrultusunda insanlar desteklenmeli, çocuk ve gençler meslek sahibi olarak yetiştirilerek 20’ li yaşlara gelmeli. Bilinçli ve idealist bir gençlik yetiştirilmeli. İşte Sosyal Devlet olmanın gereği ve bu hizmetleri halka yaymanın bilimsel gerçeği. Bir sosyal hizmet uygulaması yaklaşımı olarak Tarımsal Sosyal Kalkınma Modeli ya da Kalkınmış Köyler için “Tarımkentler” önerisi. Örneği yaşanmış, şahsen de deneyimlediğim olumlu etkilendiğim köklü bir sosyal kalkınma çaresi..

Bir başka açıdan, Karma Ekonomik Model; devletin üretim alanlarında mutlak bulunması gereken sektörlerde yer almasıdır. Stratejik kaynakları ve yer altı zenginliklerini elinde bulundurmanın gücüyle ancak dünya devletleriyle rekabet edilebilir. Yerli sanayi ve üretimin korunarak, temel stratejik ürünlerin devletin elinde geliştirilmesi ile emperyalist etkilerden korunmak daha kolaydır. Bu, Türkiye’nin egemenliğini ve bağımsızlığını güçlendirecek bir ekonomik yaklaşım olup ve Tarımsal Sosyal Kalkınma Modeli ya da Kalkınmış Köyler için “Tarımkentler” benzeri projeler de , devletin başarılı olduğu ve ekonomik kalkınmanın yanında sosyal gelişim boyutları bulunan deneyim ve değeridir. Bu deneyim ve değerler çeşitlendirilerek sosyal doku her boyutu ile zenginleştirilmelidir.

Halen devletin elinde bulunan tarımsal işletmeler, olumlu sosyal yansımalar da dikkate alınmak suretiyle, yeniden yapılandırılmalı, güçlendirilmeli ve sayıları artırılmalıdır. Bu alanda projeler üretilirken ve uygulanırken Sosyal Hizmet Uzmanlarından ve Sosyologlardan yararlanılmalı Sosyal Değişim ve Sosyal Uyum, ülkemizin ve insanımızın yararına disiplinler arası bilimsel bilgi ışığı altında geliştirilmelidir. Bu tür işletmelerin özelleştirilmesi ise, toplumsal kalkınmayı, topluma olan olumlu etki ve yansımaları gözden kaçırmak ya da önemsememek anlamı taşır ki, bu da sosyal devlet olmayı zayıflatan bir duygunun ve algının oluşmasını beraberinde getirir.

Son söz olarak denilebilir ki; içinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik ve sosyo-psikolojik iklim ve mevcut sorunlar Karma Ekonomik Modeli yeniden gündeme getirmiştir. Bu yüzden Karma Ekonomik yaklaşım ve yöntemler yeniden tanımlanarak, sosyal dokunun geliştirilmesi için insanımızı ve yarınlarımız gözetilerek oluşturulacak politikalar uygulamaya sokulmalıdır. Bu politikalardan ilki, neden Tarımsal Sosyal Kalkınma Modeli ya da Kalkınmış Köyler için “Tarımkentler” olmasın ?

Sosyal Hizmet Uzmanı ALİ SONGÜL/ANTALYA

 
Toplam blog
: 59
: 2276
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

1997 Hacettepe Üniversitesi mezunu sosyal hizmet uzmanıyım. Pozitif Psikoterapi, Aile ve Evlilik ..