Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '08

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

Sosyal devletin olmazsa olmazı "sosyal çalışma mesleği"

Sosyal devletin olmazsa olmazı "sosyal çalışma mesleği"
 

Sosyal hizmet, toplumda tek başına yaşamaları bir yönüyle aksayan, aksayabilen insanlara verilen ekonomik, kültürel ve psikososyal destek hizmetleridir.

Sosyal Hizmetler nasıl bir meslek ? İnsana her türlü, ekonomik, kültürel ve psikososyal yardımı bilimsel bilgi ve uygulama becerisi içinde, belirli bir bilimsel disiplin ve mesleksel etik çerçevesinde yapan, bunun için belirli müdahale araçları, stratejileri, yöntemleri, teknikleri geliştirilmiş olan bir meslek.

Özel gereksinim grupları olarak, ya doğuştan (zekâ özürlüler, ortopedik özürlüler, akıl hastaları vb.) ya yaşamının herhangi bir döneminde (çocuklar, gençler, yaşlılar vb.) ya da geçici bir evresinde (öğrenciler, hastanelerdeki hastalar, cezaevlerindeki hükümlüler, gebe kadınlar, tüketiciler, göçmenler vb.) karşılaştıkları sorunları tek başına aşma gücünden uzaklaşmış, toplumda insanca yaşayabilmek için bir başka kişinin, kurumun, kuruluşun sürekli ya da geçici yardımını gerekseyen insan gruplarını anlatır.

Bunlar, toplumda sürekli ya da geçici olarak ekonomik güçleri bulunmayan, üretken olamayan, toplumla uyumları bozulmuş insanlardır. Sosyal çalışma mesleğinin deyişiyle sosyal sağlıkları bozuk ya da bozulmuş, sosyal sağaltım, sosyal bakım, sosyal rehabilitasyon ve sosyal yardım gereksinimi içinde bulunan insanlardır.

Özetle bunlar, çocuklar, gençler, yaşlılar, kadınlar, göçmenler, hastalar, özürlüler, tutuklular ve hükümlüler, aids' liler, eşcinseller, uyuşturucu bağımlıları, alkolikler, ana olacaklar, yeni ana olmuşlar, üniversite öğrencileri, sokak çocukları vb.' dir.

Sosyal çalışma mesleğinin üç temel uygulama yöntemi ise, "bireyle çalışma", "grupla çalışma", ve "toplumla çalışma"dır.

Sosyal çalışma mesleği ve çalıştığı alanlar, sosyal hizmet alanları çağdaş ve sosyal bir toplumun (sosyal devlete sahip toplumun) olmazsa olmazlarıdır.

Son olarak, ABD'de sosyal çalışma mesleğinin geliştirdiği yeni yöntemlerden biri olan "case management", yani “Olgu Yönetimi” Mesleki anlayışa uygun olarak daha doğru bir tanımlama ile “Olgu Çalışması”[1]' kavramına temel bir giriş yapalım.

"CASE MANAGEMENT":“Olgu Yönetimi” kavramı her ne kadar ABD'de Sosyal Çalışma Mesleğinin geliştirdiği yeni yöntemlerden biri olsa da, “Social Case Work” kavramının içinde barındırdığı işlevsellikle benzerlikler taşımaktadır. Yönetim kavramının etkinliği ve dinamizmi çağrıştıran anlamıyla beraber gerek motivasyon, gerek yönetme ve yöneltme ile ve gerekse destekleme, koruma ve koçluk yaklaşımı özelliklerini bir araya getirmesi bakımından bir farklılık yaratığı söylenebilir.

Olgu Yönetimi (Olgu Çalışması): İhtiyaç duyulduğunda bireylerin pskososyal hizmetlere ulaşmasını beklemekyerine psikososyal hizmetleri onların ayağına götürmek ya da onların bir şekilde psikososyal yardımın çerçevesi içerisinde kalmalarını sağlamak için en uygun yöntem olgu yönetimi yöntemi olup, meslek olarak en uygun olgu yöneticileri de sosyal hizmet uzmanlarıdır.

Olgu yönetiminde vakaların iyilik hallerini artırmaya yönelik tüm hizmetlerin ekip çalışması çerçevesinde sağlanması temel amaçtır. Sağlık hizmetlerinin temel bir ilkesi olan ekip hizmetinde, Ekip; Bilgileri, becerileri, yetenekleri ve sorumlulukları yönünden birbirlerini tamamlayarak, aynı amaç için bir arada çalışan farklı meslek üyelerinden oluşur. Sağlık hizmeti ekibi içindeki hiçbir meslek üyesi diğerinden daha önemli ya da az önemli değildir. (2)

Bu nedenle olgu yönetiminde ekip hizmeti anlayışı esas olmalıdır. Olgu yönetiminin merkezden yürütülen bir iş değil hastayla, aileyle, hastaneyle, iş yerleriyle, yerel yönetimlerle, sosyal güvenlik sistemleriyle ve diğer kuruluşlarla iletişim ve etkileşim halinde yönetilen bir süreçtir.(3) Aileler ve diğer hasta yakınları, arkadaşlar olgu yöneticisi olarak sosyal hizmet uzmanının yardımcı kaynaklarıdır.

Olgu yöneticisinin çalışma saatleri esnektir. Bir günün içerisinde ihtiyaç duyulduğu her an kendisine ulaşılmalıdır. Dolayısıyla bir olgu yöneticisinin sorumluluğunda olan hasta veya danışan sayısının sınırlı olması ve kaynaklar açısından yeterince desteklenmesi önemlidir. Olgu yönetiminde ana sorumluluk alanları ve beklenen bazı temel işlevsel kavramlar da şunlar olabilir ;

Psikososyal destek, Sosyal rehabilitasyon, Sosyal tedavi, Sosyal güvenlik ve toplumsal ilişkiler, Gözlemlerin değerlendirilmesi, Krize müdahale, Aile tedavisi, Beceri eğitimi, Destek terapisi, Destekli iş, İşte destekleme, Meslek eğitimi, İş bulma kulüpleri, Aile ortamı, Arkadaş yanı, Grup evleri, Yurtlar, Koruyucu aile, Ekonomik destek, Dernek, kulüp gibi gönüllü sivil oluşumlar ilk akla gelen kavramlar olmalıdır.

Olgu Yönetimi yönteminin asıl farklılığı, mesleksel işlevselliğe kattığı anlam bakımından, dikkate değer kullanılabilirlik değeridir. Burada yaygın kullanılabilirliktir kastedilen. Bir meslekte, mesleğin temel metotlarını oluşturan kavramların yaygın kullanılabilme oranı, o mesleğin toplumdaki gereksinim düzeyi ile doğru orantılı olarak artabilmektedir.

Bu açıdan bakıldığında şunlar söylenebilir, meslek unvanı olarak adına ne denirse densin (Sosyal Hizmet Uzmanı, Sosyal Çalışmacı, Sosyal Çalışman, Sosyal Danışman ) günümüzde mesleğin en çok kullandığı çalışmalardan biri “Birey odaklı çalışmadır” ki Bugün popüler olan, Olgu Yönetimi veya Olgu Çalışması kavramlarını da bir çok yönüyle kapsamaktadır. Bu anlamda "Case Management" kavramı umut verici bir yenilikçi yaklaşımı bünyesinde barındırmaktadır.

Olgu Yöneticisi olarak Sosyal Hizmet Uzmanları imajı zihinlerde çağrışım yapacak oranda gelişmemeş olsada, bu alanda Sosyal Hizmet Mesleğine duyulan gereksinim artmaktadır. Çünkü; Sosyo-ekonomik, sosyo-politik, sosyo-psikolojik ve sosyal değişim ve sosyal sorunlar göz önüne alındığında Sosyal Hizmet Uzmanlarına duyulan ihtiyacın gün geçtikçe artmakla olduğu görülmektedir. Ancak mevcut sosyal politikalarda bu ihtiyaca ilişkin işaretlere her nedense yeterince rastlanmamaktadır.

Bir başka açıdan ise durum oldukça vahimdir. Sosyal devlet anlayışının uygulamadaki yansıması olarak da değerlendirilen Sosyal Çalışma Mesleği ve bu mesleğin toplumsal alanlardaki katkıları sosyal devlet anlayışından uzaklaşıldıkça etkinliğini kaybetmektedir. Gerek bir bir bilim ve disiplin olarak, gerekse meslekleşmiş bir yardım ve destek branşı olarak Sosyal Çalışma Mesleği ve bu mesleğin uygulayıcıları olan Sosyal Hizmet Uzmanları, liyakat kavramı önemsenmeksizin, genelci ve ortalama yaklaşımlarla atıl durumda bırakılmakta, çalışma alanları gün geçtikçe azalmaktadır. Olmaları gereken çalışma alanlarında mesleğin adı bile geçmemektedir. Örneğin okul sosyal hizmet alanında Sosyal Hizmet Uzmanına yer verilmemektedir. Sosyal Devletin, Sosyal Refah Hizmetleri politikalarının olmazsa olmazı olan sosyal çalışma mesleğinin felsefesi ve yaklaşımları böylece yeterince değerlendirilmemektedir. Sonuç olarak denilebilir ki, Sosyal Devlet kavramı ve anlayışının zayıflamasına bağlı olarak sosyal adalet prensibinin sağlanması ve yaygınlaşması gibi bir temel amaca ulaşma idealinden uzaklaşılmaktadır. Dileğimiz, Sosyal Devlet anlayışının güçlenerek, sosyal refah hizmetlerinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte, sosyal adalet prensibinin sağlanması hedefine ulaşılmasıdır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR :
(1) Tomanbay, İlhan. "Mesleğin Kavramları", SABEM Dergisi, Mart 1999 Tomanbay, İlhan. Sosyal Çalışmayı Yapılandırmak. Ankara: SABEV Yayını, 1999
(2) S.B. Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Yönergesi c bendi.
(3) Prof. Dr. M. YILDIZ, Bireyden Topluma Ruh Sağlığı.

 
Toplam blog
: 59
: 2276
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

1997 Hacettepe Üniversitesi mezunu sosyal hizmet uzmanıyım. Pozitif Psikoterapi, Aile ve Evlilik ..