Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '12

     
    Kategori
    Söyleşi
     

    Sosyal medya ve 'birikintileri..'

    Sosyal medya ve 'birikintileri..'
     

    Uzun zamandır bir blog açıp-açmamak konusunda karasızdım. Nihayet bir cesaret karar verdim ve Milliyet Blog'a üye oldum. Cesaret diyorum çünkü yazmanın bir cesaret işi olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar yazma Hürriyet'i olan bir ülke de yaşasakta bu durumun 'işime gelmedi, sansürle' boyutu -ne yazık ki hala- var.

    Milliyet Blog'u açmadan önce bütün sosyal iletişim-paylaşım araçlarına olan üyeliğimi iptal ettim. Sosyal medyanın hayatım da ne kadar büyük bir alanı işgal ettiğini anladım. Aslında hepimizin hayatında ciddi bir alanı işgal ediyor. Peki bu kadar hayatımız da olan bu teknolojinin nimeti var-sayılan araç-lar bu kadar önemli mi ya da gerekli mi? Hiç süphesiz evet.

    Sosyal medya iletişim-paylaşım siteleri (Facebook, Twitter,.. vs.) artık aynı ya da farklı düşünen birçok insanı bir çatı altında toplayarak insanlar arası sınıfsal farklılığı ortadan kaldırdı. Seslerini duyurmak konusunda sıkıntı yaşayan insanların büyük bir kısmı artık sosyal medya iletişim araçları sayesinde bu durumu aştı diyebiliriz. ..fakat son zamanlar da -özellikle Twitter-  kitlesel iletişim araçlarında da bir değişim yaşanmaya başladı. Bir bilgi kirliliği, olur-olmaz rekabetler, hakaretler, üslup sıkıntıları ve daha pek çoğu.. sosyal medyanın görünürde var olan olan güvenilir imajını çizmeye başladı. Artık konuşup-yazmayı bırakıp sadece gürültü yapmak amacıyla yapılan söz konusu bir uğraş var. Bu durum neredeyse bütün gününü akıllı telefonlarıyla geçiren, bilgisayar başından ayrılmayan bir nesil için 'korkunç'..

    Kişilerin birbirlerine selam bile vermek için bir tanışma bahanesi olması gerek tarzında bir zamandayken sosyal medya üzerinden birbirlerini tanımayan insanların 'yine' birbirlerine ettikleri hakaretler ağız alır gibi değil-i de geçmiş kulak duyar gibi değil kıvamında. Duymasın da zaten..

    Sosyal medyanın iyi yönleri de var tabi ki.. LÖSEV, GreenPeace, UNİCEF, TEGV, TOFD, TBV.. gibi bir çok yardım kuruluşun sesi, çağrısı oldu. İnsanlar daha duyarlı ve farkında oldu. Bu boyut biraz değişmeye başladıysa bile en azından hala bir kısım insan aynı tutarlı duyarlılığı sürdürmeye devam ediyor. Özellikle terör olaylarının sık yaşandığı bir ülke olarak olağan-üstü durumlar da, kan ihtiyaçlarında ya da doğal afetlerin sonucu afet zedelerin sesini duymak-duyurmak konusunda önemli bir iletişim kaynağı.

    Pozitif yanları kadar negatif yanları da olan bu kitlesel iletişim araçlarının yani toplu bir deyişle 'Sosyal Medya'nın daha bilinçli, dikkatli kullanılması taraftarıyım. Okan Bayülgen'in de dediği gibi 'İnsanların birbirlerini datayla idare ettiği bir sistem.' -in tam ortasındayken kontrollü olmakta fayda var.

    Kitap okumayı unutmayan, sokağa çıkmaya üşünmeyen bir nesil için örnekse örnek olalım.

    Tavsiye: Uzun zamandır elim de kitabım, bir fincan kahvem ve battaniyemle vakit geçirmediğimin farkına vardım. Benim gibi hisseden çok insan olduğunu düşünerek bir deneyin belki o boşluk dolar.. ..mutlaka dolar.

                                                                                                           

                                                                                                                                                                   *MilyondaBir

     

     
    Toplam blog
    : 1
    : 60
    Kayıt tarihi
    : 18.12.12
     
     

    Realist. Anti-sürrealist. Salıncak sırası beklemiş nesil. ..