Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '20

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sosyal Medyanın Gücü

Teknoloji ve Ekmek Meselesi

21. yüzyılla beraber hep birlikte yaşamak zorunda bırakıldığımız en büyük çelişki şu: Teknoloji geliştikçe insan yaşamı kolaylaşıp konfora kavuşurken; aynı teknoloji yüzünden işsiz güçsüz bırakılan kitleler, mevcut hayat standartlarından da mahrum kalıyor. Bırakın teknolojinin sunduğu konfor ve kolaylıklardan yararlanmayı… Evine ekmek götüremez hale geliyor ezici çoğunluk.

Üstelik sadece bizim değil, tüm dünyanın hali bu. Milyar-milyar kişi hızla yoksullaşırken; binin katlarıyla ifadelendirilebilecek kadar dar bir çevre, parayla oynuyor, servetine servet katıyor. Peki, suç ortağı kim? Elbette teknoloji! Sanal dünya, gerçek dünyayı esir ediyor kendine.

Sosyal Medya Üzerinden Siyasi Mücadele

Bir yanda dünyayı tek merkezli, aynı model toplumlardan müteşekkil hale getirmeye can atanlar hunharca teknolojinin, internetin, bilgisayar çağının nimetlerini emrine almaya çalışıyor; bir yanda insanlığın ortak refleksleri, bu edepsiz tuzağa düşmemek için kollektif aklını seferber ediyor.

Halk adamları, kafamızı durdurmaya, düşünce gücümüzü, insani reflekslerimizi kontrol etmeye, dizginlemeye çalışan distopik anlayışlara karşı; iletişim enstrümanlarını kullanmayı, örgütlü hareket etmeyi, bilinçli sosyal tepkiler oluşturmayı, görmezden gelinemez kamuoyu baskıları kurmayı deniyor.

Dünyanın her yanı aynı anda sanal gösteri alanlarına çevrilebiliyor bilgisayar ekranlarından artık. Amma velakin, çıkaranı meçhul bir virüs salgını; teknolojik üstünlüğü yeniden karanlık güç odaklarına iade ediyor maalesef. Öyle ki, kimse uymamazlık edemiyor verilen emirlere:

Otur, denince, oturuyoruz! Kalk, denince, kalkıyoruz! Eve gir, emriyle içeri girip… Sokağa çıkabilirsin, dendiğinde, sürüler halinde dışarıya koşuyoruz Ve bu sayede, fark ettirilmeden, robotlaştırılıyoruz. Salgındı, hastalıktı, bulaşıcıydı, derken… Birbirimizden kaçan, korkan, uzaklaşan yığınlara dönüşüyoruz; istemesek de. Peki, bunu yapanların en büyük yardımcısı kim? Tabii ki sosyal medya!

Dışarı çıkamayan, tepki veremeyen, sesini duyuramayan, ötekileştirilen, yabancılaştırılan, asosyalleştirilenlerin; bir nebze de olsa sesini duyuran, onlara, ben buradayım, deme fırsatını veren kim? Elbette yine sosyal medya.

Vicdan kanatan mahkeme kararlarına, içe sinmeyen kanun, tüzük, yönetmeliklere, nüfuz ticaretine, yolsuzluğa, nepotizme karşı çıkanlar hangi gücü arkasına alarak mücadele ediyor? Yaaa… Bildiniz! Sosyal medya gücünü. Peki ala, devletler, siyasi iktidarlar herhangi bir olay ya da tehlike karşında ortak tavır alınmasını istediklerinde halklarını tek bir amaç etrafında toplamak için neyi kullanıyorlar? Sosyal medyayı tabii ki.

Hangi siyasi görüşten, yaşam felsefesinden yana olursa olsun, aklı başında kişi; sesini, tepkisini, tavrını nerede ortaya koyuyor? Efendim! Duyamadım sizi! Haa, sosyal medya, dediniz. Evet, haklısınız. Peki, toplumsal olaylara partilerin, idari organların ilk tepki koydukları yer neresi? Sosyal medya değil mi?

Lafı daha fazla uzatmadan şunu diyebilir miyiz? : Günün/geleceğin dünyasında en temel toplumsal dengeler, sosyal medya üzerinde kuruluyor, kurulacak. Ve ne ilginç bir tesadüftür ki, belden aşağı vuruşlarla dengesi bozulmadığı, manüpüle edilmediği sürece, yönetenle yönetilenin birbirlerini en iyi dengeleyebilecekleri, anlayabilecekleri sıklet merkezleri de sosyal medyada bulunuyor/oluşuyor.

Ve Mutlu Son Nasıl Mümkün Olur?

Dileyelim ki dünya, aklını hayra yorsun. Teknoloji, sosyal adaletsizliklerin değil, adil paylaşımların odağına yerleştirilsin. Yeryüzü zenginlikleri, teknoloji sayesinde sonsuz refah, mutluluk yaşatsın bize.

Dileyelim ki akıl, sağduyu, vicdan sosyal medyanın da yardımıyla, aracılığıyla insanın olduğu her yere hakim kılınsın. Bunun için asgari müştereklerde anlaşmak zorunlu. Peki, bu güzel yolculuk, neden sosyal medyadan başlamasın? Bunu başarmak hiç de zor değil. Hele de günümüz imkanlarıyla.

 Biz buna inanıyoruz. Enseyi karartmak lüzumsuz. İnsan iradesi, ama öyle ama böyle doğruyu bulacak.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..