Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sosyal psikoloji

Sosyal psikoloji
 

Sosyal Psikoloji


Son yıllarda özellikle Amerika ve diğer Emperyalist ülkelerin kullandığı bir bilim dalı olan Sosyal Psikolojiyi irdelemek istiyorum sizinle. (Biraz uzun olması dolayısı ile kusura bakmayın lütfen.) Konuyu, hemen algımızı yükseltecek bir pratikle tanımlamaya başlayalım. Muhteşem, görkemli bir düğüne katıldığınızı ve masaların arasında hiç görünmeden dolaşarak konuşulanları dinleyebildiğinizi varsayın. Kim bilir neler duyarsınız: Kimileri maliyet hesaplarına dalmıştır; kimileri gelinin, kimileri damadın ailesi hakkında yorumlar yapmaktadır; kimileri bir yakınına münasip kısmet arayışındadır; kimileri ikram kalitesi hakkında görüş beyan etmektedir; kimileri düğünleri birbirleriyle kıyaslamakta, kimileri kendi düğününü planlamaktadır. Hemen herkes hem kendinin nasıl göründüğü ya da nasıl bir etki bıraktığı ile yakından ilgilenmekte hem de başkalarını ve ortamı gözleyerek çeşitli izlenimler edinmekte; olup bitenlerin nedenlerini anlamaya çalışmaktadır. Aynı amaç için bir araya toplanmış bu bir grup insanın düşünce ve davranışlarını, bunların içeriğini belirleyen etmenleri ve nedenlerini nasıl açıklayabiliriz?

            İlk yerleşik toplumlardan bu yana İnsanlar her zaman küçük, büyük topluluklar halinde ve sosyal bir ağ içerisinde yaşarlar. Bu ağ içerisinde hepimiz birbirimizin hayatının bir parçasıyız. Dolayısıyla her insanın bir sosyal dünyası vardır. Bu sosyal dünya, hem diğer insanlardan oluşur ve hem de diğer insanların sosyal dünyalarının bir parçasını oluşturur. O halde düğün davetlilerinin davranışlarını açıklayabilmek için onların bireysel özelikleri kadar, bu insanların sosyal dünyayı nasıl yorumladıklarını; aralarındaki sosyal etkileşimleri ve birbirleri üzerinde nasıl bir etkide bulundukları da incelenmelidir.

            Sosyal psikoloji, bilim insanları tarafından üzerinde anlaşmaya varılan bir tanımı bulunmamaktadır. “Sosyal psikoloji nedir?” sorusuna verilen çeşitli yanıtlar mevcuttur.Sade bir tanımla; “sosyal psikoloji, insanlar ve gruplar arasındaki ilişkileri inceler.” Daha ayrıntılı bir tanımlama yapmak istersek; sosyal psikolojinin bir kişinin davranışları, duyguları ve düşüncelerinin, diğer insanların davranış ve özelliklerinden nasıl etkilendiğini ve onlar tarafından nasıl belirlendiğini bilimsel olarak incelemekte olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal psikoloji insanların davranışlarını toplumsal bağlamı içinde anlamlandırmak istemektedir. Sosyal bağlam ise diğer insanların gerçek, hayali veya sembolik bir şekilde varoluşlarını, bu kişiler arasında gerçekleşen etkileşim ve etkinlikleri, davranışın gerçekleştiği ortamın özelliklerini ve belirli bir ortamda davranışı kontrol eden beklenti ve normları içermektedir

            Üzerinde anlaşılacağı bir tanımı olmayan Sosyal psikolojinin, ne olduğu ile ilgili olarak akılda tutulması gereken en önemli nokta, tek bir doğru tanımın olamayacağıdır. Tanımların çeşitliliği, bir zayıflığa değil tam tersine bu alanda farklı görüşlerin yan yana olduğu bir zenginliğe işaret etmektedir. Sosyal psikoloji çalışma alanı bireyin davranışlarıdır.

            Davranış sadece yürümek, koşmak ya da atlamak gibi büyük motor faaliyetleri değil, örneğin kaşları kaldırmak ya da gülümsemek gibi daha ince birtakım faaliyetleri de kapsar. Gene de davranışa yüklenen anlamlar bir kuramsal görüşten diğerine değişir. Sosyal psikologlar sadece davranışla değil, duygularla, düşüncelerle, inançlarla, tutumlarla, niyetlerle vb. ile de ilgilenirler. Bunlar dışarıdan gözlenemeseler de davranıştan çıkarılabilirler. Bu süreçleri anlamak davranışı anlamak kadar önemli görülmektedir, zira davranışı yönlendirenin bu süreçler olduğu düşünülmektedir.

            Psikolojinin bir alt dalı olarak sosyal psikoloji, bireyin davranışlarını incelemekle birlikte, temel olarak bireyin diğer bir bireyle ya da grupla etkileşiminde sergilediği davranışlara odaklanmaktadır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki bir davranışın sosyal olması demek, yani bir kişinin diğer bir kişiyle, bir grupla etkileşimde bulunması demek, ikinci kişinin ya da grubun fiziksel olarak varlığını zorunlu kılmaz. Giriş bölümünde verilen bir örnekte, Burcu ayna karşısında yalnız olmasına karşın sosyal bir davranış sergilemektedir. Çünkü başka bir kişiyle olan etkileşimini hayal etmektedir. Konuyu daha iyi anlamak için Sosyal psikoloji ile ilgili iki kavramı incelemekte yarar var. Sosyal Biliş ve Sosyal Algılama.

            “Sosyal biliş” insanların sosyal dünyadan gelen bilgileri seçme, yorumlama ve hatırlamalarını kapsayan süreçleri tanımlayan bir kavramdır. Kendimizin de parçası olduğu sosyal bir dünya içerisinde yaşadığımızdan söz etmiştik. Birisiyle yeni tanıştığımız zaman veya tanımadığımız insanların çoğunlukta olduğu bir yemeğe katıldığımızda; bu insanlar hakkında kısa sürede bir izlenim edinir, hatta haklarında bazı tahminlerde bile bulunabiliriz. İnsanlar hakkındaki bu izlenimlerimizi nasıl ediniriz? Sosyal dünyadan gelen malumatlar ne şekilde ele alınmakta, yorumlanmakta ve sosyal dünyadaki davranışlarımızın kaynaklarını oluşturmaktadır?

            “Sosyal algılama”terimini, insanların başkalarının davranışlarını anlama ve kategorize etme süreçlerini tanımlamak için kullanmak mümkündür. Aslında algı süreçlerini incelerken gördüğümüz temel süreçler bu durumda da geçerlidir. Hem önceki bilgilerimizden yararlanırız ve hem de bazı yapısal eğilimlerimiz belirsiz durumları gidermek üzere bize yardımcı olur.

İlk izlenimlerin edinilmesi, çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşen, eski bilgilere dayalı ve kimi zaman yanlı olabilen yorumlayıcı bir süreçtir. Bir insan hakkında ilk izlenim oluştururken bireyin fiziksel görünümü ve bizim giyim ya da konuşma tarzı gibi ipuçlarından yararlanarak yaptığımız çıkarımlardan yararlanırız. Araştırmalara göre, genellikle otomatik olarak meydana gelen ilk izlenimler, gelecekte kuracağımız etkileşimin mahiyeti üzerinde olumlu ya da olumsuz yönde etkili olmaktadır. İzlenimleri oluştururken daha önce mevcut bulunan bilgilerimizden yararlanırız. Sosyal kategorizasyon, kişilerin sosyal çevrelerini, kendilerini ve diğerlerini kategorilere sokarak düzenlemesidir. Bunu yapmanın en kolay yollarından biri, onları belirli ortak özellikleri olan gruplar halinde düzenlemektir.

            Ancak, bunu yaparken aynı zamanda stereotipler de oluşturulur. Kalıp yargılar (stereotipler), insanların yalnızca belirli bir gruba ait oldukları için belirli özelliklere sahip oldukları doğrultusundaki yaygın kanaatlerimiz olup, belirli bir grup hakkındaki kalıp yargımız o grubun bütün üyelerinin aynı özelliklere sahip olduğuna ilişkin bir çıkarım yapmamız ile sonuçlanır. Kalıp yargılar, insanlar veya gruplar hakkında hızlı karar vermeyi sağlasa bile, aynı zamanda yanlı veya ön yargılı davranmayı da beraberinde getirebilmektedir. Bazen; özellikle, edinilmiş olumsuz izlenimlerin değişmeye olan direnci hatırlandığında son derece olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.

            Sosyal psikoloji ile toplumlarda uzun yıllar boyunca oluşmuş kültürleri, kalıp yargıları, öngörüleri, değerleri, gelenekleri, normları yok etmeye yönelik olarak kullanılmaktadır. Örneğin, Türk halkı, bütün dünya halkları gibi, ABD'de Bush yönetiminin 11 Eylül sonrasında geliştirdiği Ortadoğu odaklı politikalara tepki gösteriyor. Bölge ülkesi olarak bu politikaların, dünya barışının ötesinde Türkiye'nin iç barışına da tehdit oluşturduğunu düşünüyor.

            Amerikan araştırma kuruluşu PEW'in yaptığı çalışmada 1999-2000 yılında ABD'ye olumlu bakan Türklerin oranı yüzde 10-15 bandında idi. Aynı kuruluşun yaptığı son ankete göre Türkiye'de ABD'ye olumlu bakan Türklerin oranı altı puan artarak yüzde 21'e ulaştı. Geçen yılki PEW araştırmasında ABD'ye pozitif bakan Türklerin oranı ise yüzde 15 olarak açıklanmıştı. Sonuç olarak Türklerin yüzde 49'u ABD'yi "düşman" olarak görüyor. Rakam halen bütün dünyada elde edilen en yüksek oranlardan biri durumunda.

            Türklerin Amerika’ya sevgi oranının kendiliğinden artığını sanmıyorsunuz herhalde?

            Sosyal psikoloji çalışmaları yapılırken başta televizyon olmak üzere her çeşit iletişim aracı kullanılmaktadır. Özellikle Ülkemizde Barış süreci denilen absürt (saçma, zırva, anlamsız) kavram dahil olmak üzere, süreç veya açılım kelimesinin önüne ne yazılırsa yazılsın (Sanatçı, Roman, Alevi), bu yapılan çalışmaların hepsinin niyet iyi de kötü de olsa Sosyal Psikolojinin çalışma alanı içerisindedir.

Nizamettin BİBER 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..