Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sosyal Vaatler Devleti

Sosyal Vaatler Devleti
 

Geçmiş yıllarda, bir gösteri sonrası çıkan olaylarda bir gencin parktaki laleleri nasıl öfke ve hınçla tekmeleyip çiğnediğini ve öfkesini o güzelim çiçeklerden nasıl aldığını izlemiştik gazete ve televizyonlardan.

Ayrıca gösteri sonrası taşkınlıklarda, çoğunlukla bankamatik kulübeleri ve lüks mağazaların camlarının da yine öfkeli gençlerin hedefi olduğunu görmüştük.

Kimdir bu çocuklar, insanlar?

Onları bazen cinayet işlemeye kadar götüren bu öfkenin, hıncın nedeni ne?

İllegal yapılanmaların, terörist yapılanmaların bu kadar kolay yandaş ya da militan bulmalarının sebebi ne?

Toplum olarak zaman zaman çıldırdığımızı ve linç edecek hedefler aradığımızı fark ediyor muyuz?

Her zaman sonuçlardan çok nedenler ilgimi çekmiştir. Nasıl ki bir hastalığı tedavi etmek için doğru tahlillerle önce onun doğru teşhis edilmesi ve bunun sonucuna göre bir tedavi yapılması gerekiyorsa, toplumsal hastalıklarımızın da önce teşhisinin doğru konulması gerektiğini düşünüyorum.

Bu teşhisi koyup, sağlıklı ve güçlü bir toplumsal yaşamın gerekleri üzerinde çalışacak olan, devlet ve onun yetkili organlarıdır. Sorumluluk, halktan aldığı demokratik destekle yönetimde olan siyasi güçtedir. Fakat vatandaş olarak da bunların denetleyicisi biziz.

Ülke bütünlüğümüzü tehlikeye düşürebilecek nitelikteki iç ve dış problemlerin, ve toplumsal yaşantımızda çokça şikayette bulunduğumuz ahlaki, kültürel, sosyal yozlaşmanın sonuçlarıyla haşır neşir olduğumuz bugünlerde, doğru , akılcı teşhisler, bu toplumsal hastalıkların tedavisinde büyük önem taşımakta bence.

Tüm bunları yazmamın nedeni dün internette dolaşırken rastladığım bir rapor. Bana ilginç geldi ve bu bilgileri sizinle paylaşmak istedim. Aslında çok da yabancısı olduğumuz konular olmamasına rağmen.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, UNDP’nin yayımladığı, Türkiye açısından hiç de iç açıcı olmayan, “İnsani Gelişme Raporu”ndan bahsetmek istiyorum.

Bu rapor insanların nasıl yaşadığını ölçmeye yönelik birtakım endeksler geliştiriyor. Yaşam beklentisi, okullaşma, okuryazarlık oranı gibi, gelir düzeyi, yani genel anlamda maddi refah gibi değişkenlerin ölçüldüğü ölçekler bunlar.

2006 verilerine göre Türkiye, insani gelişme açısından 170 kadar ülke içinde 92. sırada imiş.

Bu raporda gelir sıralaması ile yani kişi başına gayri safi milli hâsıla sıralaması ile insani gelişme endeksi karşılaştırılıyor. Ve her ikisi arasında da bir uyum olması gerekiyor.

İnsani gelişmişlik performansınız, gelir düzeyinizden daha kötüyse bu eksi (-) olarak değerlendiriliyor. Gelişmişlik performansı gelir düzeyinden iyiyse artı (+) olarak.

Türkiye bu tablodaki ülkeler arasında en kötülerin arasında, çünkü eksi 22. Yani gelirine oranla insani gelişmesi 22 sıra daha kötü.

İlginçtir Küba + 43 , Ermenistan +32, Ekvator +30, Urugay +19, Meksika dahi +7.

Gelir dağılımı kötü olduğu için Türkiye kadar kötü olabileceğini düşünebileceğimiz Hindistan sadece -9. Brezilya -5. Yani gelir dağılımının bizden daha kötü olduğu yerlerde dahi sanki eğitim ve sağlık gibi temel hizmetler göreli olarak daha başarılı.

Bunun nedenini sosyal harcamaların yetersizliğinde görebiliriz. Durum böyleyken ülkemizde yapılmaya çalışılan reform adı verilen düzenlemelerle eğitim, sağlık ve diğer sosyal harcamaların daha da kısılacağının mesajları verilmekte.

Ayrıca gelir dağılımını ölçen bir endeksten de bahsetmek istiyorum. Gini katsayısı. Bu katsayı 0 ile 1 arasında değişen bir rakam olup, gelirin kişiler arasında tümüyle eşit olarak dağılımından sapmayı sayısal olarak ifade ediyor. Katsayı ne kadar yüksekse, gelir dağılımı o kadar kötü demektir. Eğer sıfırsa gelir dağılımı tamamen eşit demektir.

Türkiye’de 0, 40 ile 0, 45 arasında değişiyor ölçümlere göre. Yani ülkemizin gelir dağılımı da pek iç açıcı durumda değil. Özellikle bölgeler arası gelir dağılımında büyük uçurumlar söz konusu. Bu durumun toplumsal dışlanmaya yol açma ihtimali çok büyük bir tehlike. Bu kadar farklı koşullarda hayatlarını sürdüren insanların bir arada yaşaması da çok zor.

Devletin vazgeçemeyeceği işlevlerinden birisi gelir dağılımını düzenlemek olmalıdır. Bunu adaletli ve düzenli bir vergilendirme ile ve sosyal harcamalarını arttırarak yapabilir. Bu sosyal harcamaların özellikle sağlık, eğitim ve yoksulluk, bölgesel kalkınma türü bir takım harcamalar şeklinde yapılması bir zorunluluktur.

Fakat ülkemiz şu anda bunu arttırmak bir yana daha da azaltmanın yollarını aramakla meşguldür. Dünyada artık sosyal devlet sorgulanıyor diyerek Türkiye’nin sosyal politikalarını onlara uydurmaya çalışması, bunun sosyal maliyetine katlanması anlamını taşımaktadır. Bu sosyal maliyet özellikle son yıllarda ne yazık ki artık ulusal bütünlüğümüzü parçalayacak büyüklükteki tehlikeler anlamını taşımaktadır.

Bu nedenle, ülkemizin sosyal ve ekonomik koşulları sosyal devlet sisteminden vazgeçmesine elverişli değildir. Ülkemizin her ne kadar gerçek bir sosyal devlet yerine M. Koray’ın dediği gibi “sosyal vaatler devleti”* olmasına rağmen.

Sosyal harcamaların artması için, vergi politikaları, bütçe politikaları, iç ve dış faiz ödemeleri konusunda yeni bir bakış açısı ve İMF direktiflerinden kurtulmanın gerekliliği tartışılmaz.

Peki, bunu nasıl yapacak?

Bunun nasıl yapacağının kararına; ancak sonuçlardan çok nedenler üzerinde bilimsel verilerle birlikte kafa patlatan, çözümler geliştiren, düşünen, daha çok, daha çok vatandaşın artması, sorgulayıp denetlemesiyle varılabilir. Kısaca sorumluluk almasıyla.

Ülkemiz vatandaşlarının ülke yönetiminde gerçek bir güç olabilmesi için kendisi ile futbol taraftarı arasındaki farkı bilmesinin zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Çünkü sonuçları bizzat kendi yaşamını, çocuklarının geleceğini tehdit ediyor.

Tijen Taşlı- İzmir


Not: 29.11.2007 tarihli Milliyet gazetesinden öğrendiğime göre, 2007-2008 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) "İnsani Gelişme Raporu" da açıklanmış. İnsani gelişme endeksinde Türkiye 84. sırada. Göstergelerde fazla değişen birşey de yok.

*KORAY M. “Sosyal Devlet Kavramında Yeni Gelişmeler”. Sosyal Politika Tartışmaları, Sosyal Devlet ve Sosyal Güvenlik Kuruluşları. Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyeti Yayınları, No:4 24 Mayıs 1996

 


 

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..