Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '07

 
Kategori
Projeler
 

Sosyal yenilik başarı örnekleri 13: Kadınlarımız için mesleki beceri kazandırma kursları

Sosyal yenilik başarı örnekleri 13:  Kadınlarımız için mesleki beceri kazandırma kursları
 

Sosyal alanda yenilik nasıl üretilir? Sosyal problemlere çözüm modelleri neler olabilir? Sivil toplum kuruluşlarımız yeniliklere nasıl imza atabilirler? Bu konularda iyi örnekleri ve etkin başarı modellerini masaya yatırmak amacıyla bu köşede Sosyal Yenilik Başarı Örnekleri yazı dizisi devam ediyor. Bu yazı dizisinde Türkiye'den umut vadeden sosyal yenilik vakalarını masaya yatırıyoruz.

13. bölümde konumuz kadınlarımıza mesleki kurslar ile okuma yazma gibi temel yetkinlikler ve profesyonel beceriler kazandırma girişimleri.

Bunun için iki farklı örnek ve girişimi masaya yatıracağız: Bağcılar belediyesi'nin başlattığı okuma yazma seferberliği ve Deniz Feneri'nin başlattığı "Altın Bilezik" kampanyası.

Sosyal Problemler: Kadınlarımızın sosyal ve profesyonel hayata tam olarak aktif katılamamaları, eğitimsizlik, profesyonel beceri eksikliği, atıl kapasite, kadınlarımızın topluma kazandırılamaması, kadınların ekonomik özgürlüğünün olmaması

Sosyal yenilik: Bölgesel girişimler ile ve sivil toplum atılımıyla kadınlarımıza yönelik mesleki kurslar, okuma yazma kursları, güzel sanat atölyeleri başlatma.

Sosyal çözüm modeli: Türk eğitim gönüllülerinin ve sivil toplum gönüllülerinin girişimcilik ruhlarını, idealistliklerini kullanarak kadınlarımıza yol gösteren ve beceri kazandıran kurslar açmaları.

Kritik başarı faktörleri: Kadınları ikna etme, ailelerini ikna etme, bilinçlendirme, aktif katılım sağlama, güven kazanma, başarılı örnekler ortaya koyma, eğitim gönüllülüğü, takım çalışması, sosyal sorumluluk, girişimcilik, topluma katkı, uzun vadeli düşünme, sistemli işbirliği


ÖRNEK VAKA 1: BAĞCILAR BELEDİYESİ OKUMA YAZMA SEFERBERLİĞİ

Tuba Özden'in Haberi, Aksiyon, Sayı: 588, 13.03.2006

Bağcılar Belediyesi’nin geçen yıl başlattığı okuma yazma seferberliği tüm hızıyla devam ediyor. Eğitim görenler okumayla birlikte bilgiye ulaşmanın sırrını da çözüyor. Derslere gelmeyenlere ise belediye ekipleri ikna operasyonları gerçekleştiriyor.

DERSTEN KAÇMA HANIM


Semiha Hanım yanlış verdiği ilaçtan ötürü çocuğunun zehirlenmesine sebep olur. Evladı ölümden döner ama vicdan azabı bir türlü dinmez. Fatma Hanım ise, eşinin ölümünden sonra zor günler geçirir, okuma yazma bilmemesinin sebep olduğu hata, evine haciz gelmesiyle sonlanır. Eşi tarafından kandırılarak mal varlığına el konulur Nebahat Hanım’ın. On yıldır eşine sevgilisinden gelen mektupları önemli belge diye gözü gibi saklayan Ayşe Hanım ise ancak okuma yazmayı öğrendikten sonra gerçeğin farkına varır.

KENT YAŞAMINA ADAPTASYON

Her biri Türkiye’nin farklı köşesinden savrulup aynı semtte buluşan bu kadınların ortak sorunu okuma yazma bilmiyor olmalarıydı. Köylerinde toprağın, ağacın dilini çözmüşlerdi ama şehre gelmeleriyle onları farklı bir lisan bekliyordu. Zira tabelalarla istikametin belirlendiği modern hayatta, mesafe almak için manaların paketlendiği harf kümelerine ihtiyaç vardı. Çünkü otobüse binmek, alışveriş yapmak, telefon açmak, fatura ödemek gibi elzem ihtiyaçlar ancak okuma yazma bilmekle karşılanıyordu.

KURSA GELMEYENE YARDIM YOK

Bu eylemin önemine binaen geçtiğimiz yıl Bağcılar Belediyesi, ilçedeki 32 bin ‘okumaz-yazmaz’a ulaşmak adına bir proje başlattı. İlk dönem 16 bin kişinin kayıt yaptırdığı ve 11 bininin sertifika almaya hak kazandığı seferberlik bu yıl da sürüyor. ‘Okuma Yazma Kursları’na devamsızlık yapanların ise belediye peşini bırakmıyor. Daha önce kapı kapı öğrenci toplayan ekipler şimdi de kursa devam etmeyenleri ikna etmek amacıyla mahalleleri dolaşıyor. Açılan her kapının ardında görevlileri farklı bir hayat ve sorunlar yumağı bekliyor.

ARTAN GÖÇ VE EĞİTİM YETERSİZLİĞİ

Bağcılar, İstanbul’da en çok göç alan semtlerden biri. Artan nüfus beraberinde sorunları da getiriyor. Bunların başında şehrin yeni konuklarının eğitim yetersizliği geliyor. Problemi gidermek adına harekete geçen belediye, projeye başladığında önce sokaklarda gezici anons araçları ile kampanya hakkında bilgiler verir; afişler, broşürler bastırır. Kahvehanelerde tanıtım yapılır, camilerde eğitimin önemine dair hutbeler okunur. Fakat en büyük gayreti ikna çalışmaları yapan belediye ekipleri gösterir. Gün boyu mahalle içinde yapılan turlar sonucu bu yıl dokuz bin kişiye ulaşılır, bunların beş bini bugün kurslara devam ediyor.

KURSLAR İÇİN İKNA TURLARI

Ekipte bir buçuk yıldır çalışan Cemile Çakal, geçen yılki katılımcıları ‘istekli’, yeni öğrencileri ise ‘gönülsüz’ olarak nitelendiriyor. Ekip, devamsızlık yapan öğrencilerin ismini tespit edip ikna çalışmaları için kolları sıvıyor ve ‘Neden kurslara devam etmiyorsunuz?’ sorusunun cevabını arıyor. Mazeretler ise oldukça tanıdık: “Hastayım, ameliyat oldum, çocuğum var, gelmek istemiyorum, aklım almıyor, kalabalıktan sıkılıyorum.” Dile getirilmese de genelde en büyük problem eşlerin izin vermemesi diyor projede görevli Esra Eroğlu. On üç yaşındaki oğlundan izin alan kadınlara bile rastladıklarına dikkat çekiyor. Cemile Çakal, derse gelmeyen bir bayanı ikna için gittikleri evde karşılarına çıkan adamın, “Yerinizde olsam burayı terk ederdim.” tehdidinin ardından kapıyı yüzlerine kapattığını anlatıyor. Başka bir evden ise “Bağcılar Belediyesi’nden geliyoruz.” demelerinin üzerine, “Evde yok.” gibi komik bir cevap aldıklarını dile getiriyor.

Olumsuz tavırlar karşısında ikna çabaları elbette bir kat daha zorlaşıyor. Sümeyra Türk, aksi örneklerle karşılaştıklarına değiniyor. Yakın bir zamanda anons arabalarının önüne atlayan bir adamın, hanımını kursa gitmeye ikna edemediği için ekipten yardım istemesi gibi. Görevliler nabza göre şerbet vermeyi çoktan öğrenmiş; karşılarına çıkan kişinin tavırlarına göre ikna yöntemini belirliyor.

OKUYAN KAZANIYOR TEŞVİK KAMPANYASI

Kursa teşvik için belediye, farklı taktikler de geliştirmiş. Öğrenciler arasında yapılan çekilişte kazanana ev verilen ‘Okuyan Kazanıyor’ kampanyası bunlardan biri. Başarılı olan ilk üç öğrenciye sırasıyla çamaşır makinesi ya da buzdolabı, elektrik süpürgesi ve tencere seti hediye ediliyor. Evi ile bakkalı arasında hayatını sürdüren kadınlar için şehir gezileri de teşvik unsurlarından. Kişisel gelişim, aile içi iletişim seminerlerine büyük ilgi gösteren öğrencilere ayrıca göz ve kadın hastalıklarında ücretsiz tedavi imkânı sağlanıyor. Ödüllerin yanı sıra ihtiyacı olduğu halde kursa gelmeyenlere belediye yaptırım da uyguluyor; kira, erzak, kömür, eğitim bursu gibi sosyal yardımlar kesiliyor.

EVDEN ÇIKMAK KABUSTU

Remziye Çelik, belediyeden yardım alamadığı için kursa gelmek zorunda kalan öğrencilerden biri fakat halinden memnun. Küçük kızını kursiyerlerin çocukları için ayrılan anasınıfına bırakıyor, böylece anaokulu eğitimi karşılanmış oluyor. “Eşimin işi yok. Yardım alabilmemiz için kursa gelmemi istedi.” diyen Çelik, okuma yazmayı öğrendikten sonra ikinci kademeye de geçmeyi planlıyor. Çelik’in altmış yaşındaki sınıf arkadaşı Gülerşen Albayrak için eskiden evden dışarı çıkmak bir nevi kâbusmuş. Hastaneye ancak eşi yanındayken gidebilen Albayrak, tek başına bir yere gidecek olsa bütün minibüsleri durdurup ne yöne gittiğini sorar, ardından da azarlara maruz kalırmış. “Keşke eskiden böyle bir imkân olsaydı da bu kadar sıkıntı çekmeseydim.” diyor. Zeynep Bingöl (21) dersine katıldığımız sınıftaki en küçük öğrenci, 60-70 yaşlarındaki teyzelerle aynı sıraları paylaşıyor. Maddi imkânsızlıkları okula gitmesine mani olmuş ve çalıştığı konfeksiyonda okuma yazma bilmemenin sıkıntısını yaşıyor. Fakat bundan sonra arkadaşlarının yanında mahcup olmamayı umut ediyor.

ZOR AMA İDEALİST BİR MİSYON

Farklı kesimlerden bir araya gelen bu insanlara eğitim vermek çok da kolay değil. Yaşları kırkın üzerinde olduğu için öğrenmeleri daha yavaş. Sınıf öğretmeni Figen Işık, olgun öğrencilerine çok daha hassas davranması gerektiğine değiniyor. Çocuğu sınıfta tutmak mümkün, fakat küsen teyzeleri sıralara yeniden taşımak neredeyse imkânsız. Kalemi bittiğinde ikincisini alamadığı için kursu bırakanlar dahi var. Zor olmasına rağmen Işık, bu derslerden daha çok zevk alıyor. Bu kadar yılın ardında okuyor olmalarını görmek mutluluğu bir kat daha artırıyor.

TÜKETİCİYİ ÜRETİCİ YAPMAK

İstanbul sürekli göç alan bir şehir. Özellikle güneydoğudan gelenlerin eğitim seviyesi çok düşük. Çoğunu bu kesimin oluşturduğu okuma yazma bilmeyenlerin İstanbul’daki toplam sayısı 600 binin üzerinde. Bağcılar Belediyesi’nin ardından harekete geçen Büyükşehir Belediyesi 2005-2006 öğretim döneminde 100 bin kişiye okuma yazma öğretmek amacıyla geçtiğimiz aralık ayında bir proje başlattı. ‘Haydi İstanbul okuma yazma bilmeyen kalmasın’ sloganıyla 19 ilçe, 32 beldede faaliyete geçildi. 96 gün sürecek olan ilk kademede, 16 yaşının üstünde olan herkes ücretsiz olarak kurslara katılabiliyor. Kırtasiye malzemeleri ise belediye tarafından karşılanıyor. Büyükşehir Belediyesi Eğitim Daire Başkanı Mehmet Doğan’a göre projenin en önemli göstergesi halkın yönlendirildiği takdirde öğrenmeye ne kadar istekli olduğunun ortaya çıkması. Büyükşehir Belediyesi de Bağcılar Belediyesi’ne benzer uygulamalarla halkın talebini artırmak adına kolaylıklar sağlamış. Doğan, kurs sonunda bitirme belgesi alanların ikinci kademeye geçerek ardından dışarıdan ilkokulu bitirebileceklerini anlatıyor. Fakat asıl amaç diplomadan ziyade pasif, tüketici konumundaki insanlara okuma yazma öğreterek meslek edindirme kurslarına yönlendirebilmek. Böylece kişilerin tüketici konumundan üreticiliğe terfi etmesi ve geçimlerini sağlayabilmeleri hedefleniyor.

ÖRNEK VAKA 2: DENİZ FENERİ "ALTIN BİLEZİK" PROJESİ

Deniz Feneri Derneği, yoksullukla mücadelesini sadece ihtiyacı olana ihtiyacını verme şeklinde değil, bir adım ileri giderek insanlara çeşitli alanlarda eğitim vererek onların kollarına birer Altın Bilezik takma, onlara birer meslek kazandırma şeklinde de sürdürüyor.

Deniz Feneri Derneği, Semra Sezer Hanımefendi önderliğinde 19 Mayıs 2001 tarihinde başlatılan Ulusal Eğitime Destek Kampanyası’na katkıda bulunmak amacıyla Cumhurbaşkanlığı makamına başvuruda bulundu. Cumhurbaşkanlığı makamından, İstanbul Valiliği ile işbirliği halinde bu çalışmalara onay alındı.

HALK EĞİTİM MERKEZLERİ İLE ORTAK ÇALIŞMA

Derneğe yardım talebiyle başvuranlar arasından seçilen beceri kazandırılabilecek yaştaki bayanlar Altın Bilezik Projesi kapsamında Halk Eğitim Merkezleri ile ortaklaşa düzenlenen kurslara gönderiliyor ve kurslarda kullanılan kumaş, iplik vb. sarf malzemeler dernek tarafından karşılanıyor. Deniz Feneri Derneği, kursları başarıyla tamamlayan kursiyerlere dikiş-nakış makineleri hediye ederek aile bütçelerine katkıda bulunmalarını sağlıyor.

İstanbul iline bağlı 13 ilçeden makine almaya hak kazananlardan 51 kişinin makine teslimatı yapılmış. Proje çerçevesinde yetişkin eğitimine yönelik çalışmalar yapılıyor. Bu proje tamamlandığında 260 aileye dikiş makinesi desteği verilmiş olacak. Proje kapsamında ayrıca Sivas Beyaz Ay Derneği'ne 10 adet çorap örme makinesi verilmiş.

 
Toplam blog
: 279
: 2488
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

Dr. Fahri Karakaş, Londra’da University of East Anglia’da görev yapmaktadır (Norwich Business Sch..