Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Sosyalizm, Sosyal Demokrasinin Dinamosudur…

Sosyalizm, Sosyal Demokrasinin Dinamosudur…
 

Sosyal demokrat bir insanla sosyalist bir insanın düşünce yapısı arasında [belki de] bir “doktora tezi”ne sığmayacak yoğunlukta nitelik farkları var.

Çünkü sosyalizm, sadece bir siyaset söylemi ya da biçimi değil…

Sosyalizm, bir “birey olarak” insanın gelişmesinin önündeki engelleri kaldırmak için yola çıkan bir Dünya Görüşü…

Sosyalist siyaset, bu dünya görüşünün hayata geçirilmesi için izlenmesi gereken yolun stratejik ve taktik öğelerinden oluşan bir politika bütününden ibaret... “Somut Durumun Somut Tahlili” yönteminin ortaya çıkarttığı çözüm önerilerinin bir bütün olarak çerçevelenmesi, yerel koşulların sosyalist programını belirleyen etkenlerdir.

Ama siyaset, sosyalist düşüncenin hedefi değil, sadece bir aracıdır… Siyasi mücadele, bireyin kendi varoluşunu yaratması için gerekli koşulların oluşturulması ve bu gelişmeye engel olan etkenlerin ortadan kaldırılması için dökülmesi gerekli olan bir terdir, bir emektir ve özverili bir savaşımdır…

Sosyalizmin söyleminde “Önce İnsan” kavramı yoktur.

Çünkü sosyalizmin dünya görüşünde, insan kavramının öncesine ve sonrasına konabilecek bir diğer “sosyal değer” mevcut değildir.

Sosyalizmde insan, dünya görüşünün ortasına, orijinine ve merkezine oturmakta ve siyasetin de, düşüncenin de, sanatın da edebiyatın da temelini oluşturmaktadır.

Sosyal demokrat bir şair olabilir, ama sosyal demokrasinin bir şairi yoktur…

Sosyal demokrat bir roman akımı yoktur… Ve gerçekte, olması da mümkün değildir… Çünkü sosyal demokrasi, niteliği itibariyle bir siyaset türüdür. Siyasette başlayıp, siyasette sona eren bir koordinat tablosu içine yerleşmiştir.

Sosyal demokrasi bir “gönül” işi değildir. Var olan bir dünya görüşünün kültür düzlemine yansıması değildir. Bir siyasettir; sadece ve salt bir siyaset…

Sosyal demokrat siyaseti belirleyen temel esaslar, ilgili toplum içindeki sosyalist dünya görüşü ile emperyalizmin uzantısı konumundaki Yeni Dünya Düzeni’nin “elamanları” arasındaki kıyasıya mücadeleden arta kalan ya da sızan kalıntı ya da tortulardan ibarettir…

Sözünü ettiğimiz bu mücadelenin ibresi sosyalist dünya görüşünün o toplum içinde yaygınlaşması ölçüsünde sosyal demokrat siyaset toplum içinde itibar kazanmaya başlar… Bu çizgi tersine bir yön tutturduğunda ise ülke, işbirlikçi koalisyonları tarafından yönetilmeye başlar ve sosyal demokrasi ortalarda görünmez olur.

Sosyal demokrasinin, kendi başına, bağımsız bir ölçekte, toplumun dinamiklerini temsilen “sosyal nitelikli” bir mücadele yürüttüğü görülmemiştir. Bu özellik, sınıfsal açıdan kendi ideolojisi doğrultusundaki politikalar açısından dahi böyledir…

Örneğin, demokrasi, bağımsızlık, cumhuriyet ve laiklik gibi değerlerin savunulması doğrultusundaki mücadelede sosyal demokrasinin kitleleri sürükleyici ve toparlayıcı bir politikası oluşmamaktadır; olaşamamaktadır…

Bugün Türkiye’de olan budur.

Örneğin, emperyalizme karşı yürütülen yarım yüzyıla yaklaşan toplumsal mücadele ve “Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye” politikası ülkenin ana muhalefet partisi içinde değil, onun dışında oluşmuş ve geniş kitlelere ulaşmış bulunmaktadır.

Söylemeye çalıştığımız şey, bu oluşumun bir rastlantıdan doğmadığıdır…

Çünkü bu oluşumun temelinde sözünü ettiğimiz niteliksel farklılıklar yatmaktadır.

Sosyalist düşünce, sosyal demokrasinin dinamosudur.

Sosyal demokrasi ise, sosyalizmin “emniyet sibopu”dur….

Gözetilmesi gereken hedef, sosyalist düşüncenin kendi kuyusunu kazan kişisel kısır çekişmeler içinde güç kaybetmesine engel olmak ve sosyal demokrasiyi [hiç değilse] ideolojik olarak sürükleyecek bir kıvama getirmektir.

Ötesi ve gerisi kendiliğinden gelecek, akıp gidecek bir gelişme çizgisidir; hiç şüpheniz olmasın!..

 

farukhaksal@superonline.com

 

LÜTFEN TIKLAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.kitlecizgisi.com

www.dnm-ler.com

 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..