Soykırım üzerine

Bir arkadaşım ermeni tasarısı ile ilgili haberleri okuduktan sonra, "VALLAHİ DAHA NE YAPSINLAR, HALA BİZ SİZE KARŞI ART NİYET BESLİYORUZ DİYE ALENEN SÖYLENİPTE SAVAŞ MI AÇSINLAR? BİZDE BU SAFLIK VARKEN BUNLAR ONUDA YAPARLAR. BU KADAR MI APTAL BİR MİLLET OLDUK BİZLER. YAZIKLAR OLSUN BİZLERE!!!. diye hayıflandı. Son zamanlarda gündemimizi epey meşgul eden konulardan birisi , bildiğimiz üzere sözde Osmanlı'nın Ermenilere yapmış olduğu soykırımı AB de bazı devletlerin yasal olarak kabulü ve üstüne bunu inkarı da suç saymak. . . .

İlk önce şunu söylemeliyimli bu ateş derinden derinden çook uzun süre evvel tutuşturulmuştu ancak, dediğim gibi derinden gittiği için çok fazla önemsenmedi. görmemezlikten geldi. İşte sonuç, yıllarca nakış gibi işlenen beyinler bugün AB parlementolarında olmamış bir kırımı olmuş gibi sayıyorlar ve bunu inkar edene de ceza çıkartıyorlar.

Fransa, tarih boyunca Osmanlının kayırdığı tek Avrupa ülkesi , böyle bir kararın eşiğine geldi. Soykırımı tanıdı, bağırdık çağırdık unuttuk, şimdi de yalanlayanı içeri atmak için kanun çıkartıyorlar. Aynı ülke Türkiye'de insanlar düşüncelerini özgürce ve rahatlıkla ifade edemiyorlar diye Konseyde bas bas bağırmışlar, Türkiye'yi ayıplamışlar ve geri kalmışlığınızın göstergelerinden birisidir bu demişlerdir. Galiba şimdi onlar fazla ileri gittiler ve ileride birşey görüp korktularda bizim bile gerimize dönmeye çalışıyorlar.

Türkiyenin son zamanlarda, bu tarihe ait iddaların, sokaklarda bir kaç militan propagandacı dedi diye kabul edilmemesi gerektiğini, madem öyle buyrun bütün tarihçiler gelsin , eğer böyle bir durum varsa incelesinler ve eğer böyle birşey var ise kabul ederiz dedi. İşin ilginç tarafı, karşı taraf Türkiye'nin sadece yok böyle birşey , kabul etmeyiz demekle yetinceğini sanıyordu. Türkiye buyrun tarihçilerle hodri meydan deyince , açık söyliyeyim onlarda manevralarının sonuçlarını düşünmeye başladılar. Şuanda onlar açısından yapılacak tek şey , Türkiye'nin dediklerine hiç bir yorum yapmadan şu oylamayı bitirebilmek. Çünkü eğer cevap vermeye kalkarlarsa, nasıl bir sarmalın ve çelişkiler yumağının içine düşeceklerini tam olarak kestiremiyorlar.

Bu kadar açık ve resmi olarak, ülkemizden insanlık , uygarlık ve demokrasi adına istemiş oldukları koşullara rağmen, kendi ülkelerinde tam tersi bir politikalar güderek , samimi olduklarını söylemeleri heralde sahtekarlıkta takdire şayan bir haldir. Ancak ve ancak kötü niyetli arkadaşlar ve dostlar bu kadar çifte standartçı olabilirler. En basit az ve öz tabiriyle, ülkemizden istemiş oldukları koşullar ve şartlar, ülkemizin maddi ve manevi değerlerini saldırıya açık hale getirmek, onları dejenere etmek ve ülke insanını, milli benliğini yitirterek yönetilmeye hazır kıvama getirmek ve sonra da yönetmek amacını güttüğünü resmen gösteriyor.

Bu arada 1933 doğumlu Barbaros BAYKARA beyin yazmış olduğu Nefret Köprüsü (Şırzi Köprüsü) , adlı romanı okumanızı tavsiye ederim.