Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '17

 
Kategori
Tarih
 

Soykırım yalanı ve Ermeni vahşeti

Soykırım yalanı ve Ermeni vahşeti
 

ERMENİ SOYKIRIMI YALANDIR.


Ermeni soykırım yalanı ile ilgili üstüne vazife olsun olmasın başka ülkelerin yazarlarının o dönem yaşananlarla ilgili hep aynı ağızdan çıkmış gibi yazdıkları kitap ve raporlarla Türkleri aşağılayan ve suçlayan önyargılı yaklaşımlarını hepimiz biliyoruz ve adeta ezberledik. Kendilerine referans olarak o dönemde yaşamış ve görev yapmış bazı kişilerin kendilerinin bizzat görmeyip, ellerinde belge olmadan sağdan soldan duyduklarını anı defterlerine yazmaları ile oluşan bir hatıralar demetini alıyorlar. Hatta içimizden devşirip ödüllere boğdukları bazı yazarlara da bu yönde açıklamalar yaptırıp verdikleri ödüllerin karşılığını almaktalar.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in ismini hepiniz duymuşsunuzdur. Ancak oğlu Mehmet Bora Perinçek’i daha az kişi tanır. İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olan ve halen İstanbul Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak çalışan Mehmet Perinçek 15 yılı aşkın bir süredir eski Sovyet-Rus Devlet Arşivlerinde Türk-Sovyet İlişkileri ve Ermeni meselesi üzerine araştırmalar yapmaktadır.

Mehmet Bora Perinçek, sanki soykırıma uğramış zavallı bir millet gibi bütün dünyaya anlatılan kara propogandanın tam aksine aslında Ermenilerin neler yaptıklarının adeta bir itirafnamesi olabilecek çok önemli pek çok belgeyi Moskova’daki Lenin Üniversitesi’nin arşivinde araştırmalar yaparken buldu.

Bunların en önemlilerinden biri, 28.5.1918 tarihinde kurulan Ermeni Devleti’nin tarihteki ilk başbakanı (Ovanes Kaçaznuni (Hovannes Katchaznouni)’nın (ki ağustos 1919 tarihine kadar başbakanlık yapmıştır) bizzat yazdığı raporun Rusça baskısıdır. Raporun adı ‘’Taşnaksutyun’un Artık Yapacağı Bir Şey Yok’’ idi. Rapor, Taşnak Partisi’nin 1923 yılında Romanya’nın başkenti Bükreş’te yaptığı toplantıda kendisi tarafından Ermenice olarak sunulmuştu.

Kitap haline getirilmiş raporun İngilizce basımı araştırılıp bulunduğunda çok ilginç bir şekilde Rusya’da bulunan rapordaki bazı kısımların 1955 yılında İngilizce basılmış olan kitapta yer almadığı görülmüştür. Daha da önemlisi kitabın ve raporun Ermenistan’da yasaklandığı öğrenilmiştir. Şimdi sıkı durun, raporun ve kitabın Avrupa ve Dünya kütüphanelerindeki orijinal metnine bağlı bütün kopyalarının da Ermeni Diasporası tarafından toplatıldığı öğrenilmiştir.

Peki sevgili okuyucular Ermenileri böylesine paniğe sokan, Ermenilerin ilk başbakanının bizzat kendisinin yazdığı bu kitap haline getirilmiş raporda neler yazıyordu ki dünyadaki bütün kütüphanelerden toplatıp ortadan kaldırmaya çalıştılar? İşte itirafname gibi olan raporun orijinal metninden çıkarılan ama Rusça metninde yer alan ve Ermenilerin herkesten gizlemeye çalıştıkları, Ermenilerin ilk başbakanının yazdığı rapordan bazı satırbaşları:

1 –Türkler daha 1. Dünya Savaşı’na girmeden önce güney Kafkasya’da oluşturulan birliklere gönüllü olarak katıldık. (Rusların Kafkas Kolorduları’nın içinde 180.000-190.000 ermeni gönüllünün savaştığı bilinmektedir.) Taşnak Partisi hem birliklerin oluşturulmasına hem de Türklere karşı silahlı operasyonlara aktif biçimde katıldı.

2 –1915 yılının yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu göçe tabi tutuldu. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır. Bu yöntem en kesin ve uygun yöntemdi. Kızgınlık ve korku içindeki biz Ermeniler suçlu arıyorduk ve onun Rusya olduğundan emindik. (Dikkatinizi çekerim sözde soykırımın adı dahi geçmiyor.)

3 –Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar, Gürcüler ve Ruslar tarafından kandırıldık ve askeri operasyonlara katıldık. Gerçekleri göremedik. Olayların bütün sorumlusu biziz. Karadeniz’den Akdeniz’e büyük Ermenistan hayaliyle Türklere karşı ayaklandık ve saldırdık. Türklerin milli mücadelesi haklıydı. Barışı kabul etmeyip silahlanmamız büyük bir hataydı. Artık Türkiye Ermenistan’ı diye bir yer yok. Bu konuyu ve bizi Avrupa devletleri Lozan’da toprağa verip gömdüler.

Görüldüğü üzere Ermeni Devleti’nin tarihteki ilk başbakanı 1923 tarihli raporunda zorunlu göçten bahsetmekte ancak 1.5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğü bir soykırımdan bahsetmemektedir. Lütfen mantığınızla düşünün böyle bir olay olmuş olsa 1.5 milyon soydaşı öldürülen bir başbakanın bir satır dahi bundan bahsetmemesi mümkün müdür?

Gerçekleri en saf haliyle anlatan Lenin konuya son noktayı şöyle koymuştur:’’ Ermeniler ve onların ihtilalci komiteleri oyunda gerekli olan ahmaklardır.’’

Gelelim dünyanın ve halkımızın %99’unun bilmediği 1.Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da Ermenilerin Türklere ve Kürtlere yaptığı gerçek soykırım örneklerine.

A –Kafkas Rus Ordu Komutanı General Odişelidze’nin Kafkas Osmanlı Ordu Komutanı’na çektiği 9 şubat 1918 tarihli telgraf’tan bazı satırlar…

‘’….Çevreyle irtibatını kestikleri Erzincan’da Ermeniler 15-16 ocak gecesi halkın büyük bir kısmını evlerinde  diri diri yakmışlar, diğerlerini de camilere doldurarak ateşe vermişlerdir. Ayrıca bomba yerleştirdikleri şehir camiini havaya uçurmuşlardır. Ayrıca 500 civarında kişinin ellerini ve ayaklarını bağlayıp kurşuna dizmişlerdir. Bu barbarlık hadiseleri bize ulaşanlar olup henüz haberdar olmadıklarımızın da ilavesiyle listenin uzamasından endişe ediyoruz…’’

16 şubat 1918 tarihinde Osmanlı ordusu Erzincan’a vardığında ordu komutanının Başkomutanlık vekaletine yazdığı rapordan bazı satırlar…

‘’….Çardaklı Boğazı’ndan Erzincan’a kadar bütün köyler tek bir ev kalmayana kadar tahrip edilmiş ve bütün meyve ağaçları kesilmiştir. 3 günden beri ölüleri toplayıp gömmeye çalışıyoruz. Öldürülen islamlar arasında memeden kesilmemiş çocuklar, ihtiyarlar ve parçalanmış kadınlar vardır. Enselerinden kesilmiş pek çok çocuk cesedi görülmüştür….’’

B - Yarbay Griyaznof’un Erzurum-Deveboynu Mevzileri Muvakkat Kumandan Vekili ve 2.Erzurum İstihkam Topçu Alayı Kumandanı Yarbay Twerdokhlebof ile paylaştığı 29 nisan 1919 tarihli raporda Ermenilerin Ilıca Kasabası ve Erzurum katliamından bazı satırlar… (Erzurum 12 mart 1918 de kurtarılmış olup, raporun tarihi neredeyse 1 yıl sonrasına aittir.)

‘’….yaklaşık 850 metrekare genişliğindeki cami avlusu 1.5 metre yüksekliğinde her yaştan kadın, erkek, çocuk ve ihtiyar cesetleri ile dolmuştu. Özellikle kadın cesetlerinde tecavüz emareleri çok belirgindi. Çünkü hepsinin cinsel organlarına tüfek fişekleri sokulmuştu. Duvara çivilerle asılmış bir kadının göğsü oyularak kalbi çıkarılmış ve başının üstüne konmuştu. Özellikle 11-12 mart 1918 gecesi Erzurum’da yaptıkları katliamda 3.000 civarında Türkün öldürüldüğünü Ermenilerden öğrendik. Ermeniler rüzgar ektiler, fakat rüzgar ekenin fırtına biçeceğini unuttular….’’

C –Rusya’nın Van ve Erzurum Başkonsolosu General Mayewski’nin kitabından bazı satırlar…

‘’….Binlerce Ermeninin sefalet içinde görünmesine karşılık, israrla sözü edilen ‘Türk Barbarlığı’’na hiçbir yerde rastlanmamıştır. Gerçekte böyle bir Türk barbarlığı mevcut değildir. Bu bilimsel olarak icad edilmiş politik bir masaldır. Gerçeği olduğu gibi söylemek gerekirse, itiraf etmek gerekir ki, Doğuda barbar olanlar, bütün kötülükleri yapanlar ve sonra bunu Müslümanların üzerine atanlar Hristiyanlardır….’’

D –Düsseldorf’da ikamet eden Rus Ortodoks Metropoliti Paulos tarafından Alman ARD Televizyonu’nda 29 nisan 1986 yılında yayımlanan Ermeni yanlısı programı protesto yazısından bir bölüm…

‘’….Gösterdiğiniz kitabın kapağında kafataslarından yapılmış bir piramit ile Talat Paşa yan yana durmaktadır. Bilgi olarak da kafatası piramitlerinin 1915 soykırımı sırasında öldürülen Ermenilere ait olduğu verilmiştir. Bunun da Türk barbarlığının delili olduğunu yayımladınız. Bu delil diye gösterdiğiniz bir fotoğraf değildir.  1904 yılında ölen Rus Ressam Vasily Vasilyevich Vereshchagin’in 1871 yılında yapmış olduğu bir tablodur ve Rus Devleti’nin kuruluşundan beri Tretjakovskaja Galerisi’nde asılı durmaktadır….’’

E – Wilson ilkeleri doğrultusunda Doğu Anadolu’da çoğunluk olduklarını iddia ederek Amerikan Mandası isteyen Ermeniler Birleşik Devletler Başkanı Wilson’dan talepte bulunmuşlardır. Bunun üzerine Doğu Anadolu’ya bir araştırma delegasyonu gönderen Başkan Wilson 1919 tarihinde Ermenilerin taleplerini inceletmiştir. General James Harbord başkanlığındaki delegasyon hazırladığı raporda bizzat yerinde yapılan araştırmalarda Ermenilerin azınlık olduklarını belirtmiştir. Bunun üzerine Başkan Wilson ileride bir Ermeni Devleti kurulması amacıyla Doğu Anadolu’nun Amerikan mandasına girmesini içeren karar tasarısını nisan 1920 tarihinde reddetmiştir.

F –Hariciye Nezareti’nin yabancı misyonlara gönderdiği 16 eylül 1916 tarihli genelgede, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın No:23 ve Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi, Cilt 1, Sayfa 139 ‘da yer alan Ermenilerin yaptığı işkenceler…

‘’…Müslüman kızlara tecavüzün yanı sıra hamile kadınların karınları yarılarak ceninleriyle beraber öldürüldüğü, bir çok kadının memeleri, dudakları, burun ve kulaklarının kesilerek öldürüldüğü, bir çok köylünün gözlerine ateşte kzıdırılmış şişler sokularak kör edildiği ve sonra öldürüldüğü, küçük çocukların anne ve babalarının gözü önünde sıcak suda haşlanarak etlerinin anne ve babalarına yedirildikten sonra onların da öldürüldüğü kurtulanlar tarafından bildirilmiştir….’’

G –15 mayıs 1915 tarihinde Ruslar ve Ermeniler tarafından ele geçirilen Van’dan kaçamayan yaklaşık 23.000 civarında Türk (bunun 10.000 kadarı kadın, çocuk, hasta ve yaşlılar) öldürülmüşlerdir. Sadece Amerikan Misyoner Merkezi’ne sığınan ama öldürülen Türk sayısı 8.000 kadardır. Amerikalı misyonerler tarafından kendilerine sığınan Türklere verilen yemeklerden yiyenlerden kanlı suların aktığını ve bu şekilde pek çok kişinin öldüğü oradan kurtulabilen sadece 150 civarındaki Türk’ten öğrenilmiştir. Ermenilerin, Rusların ve Amerikalı misyonerlerin beraber yaptıkları Van Katliamı tarihimizdeki fazla bilinmesi istenmeyen olaylardan sadece birisidir.

Evet sevgili dostlar. Ermenilerin ilk başbakanı bile ağzına soykırım lafını almazken, raporunda yazmazken içimizdeki kandırılmış, kendi tarihini bile araştırıp okumadan soykırım yalanına inanıp bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş cahillere bunları anlatın ki hepimiz Ermeniyiz diye meydanlarda bağırmasınlar.

1.5 milyon Ermeni’nin soykırıma uğradığı yalananı savunan Ermenilerin yanında yer alıp onlara destek verenlere 1926 tarihli Sovyet Ansiklopedisi’nin 3. Cildi’nin 434. sayfasında yer alan bilgileri aktarmak istiyorum. (‘’….Sonuç olarak savaşta 300.000 kişi öldürüldü. Bir o kadar kişi Mezopotamya yollarında öldü. 200.000 kişi Rusya’ya kaçtı. 400.000 kişi ise İslam’ı kabul ederek kurtuldu. Bu büyük hesaplaşmadan sonra Türkiye Ermenistan’ı Ermenisiz kaldı….’’)

Farkındaysanız İslam’ı kabul etmiş gözüken 400.000 Ermeni olduğundan söz ediyor Rus kaynakları. Bence asıl ilginç nokta burası. Hatırlarmısınız Rus arşivlerinde geçen bu rakama yakın olarak eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun çok ses getiren bir açıklaması olmuştu. Ancak hemen örtbas edilmişti. Ne demişti Sayın Halaçoğlu? ‘’ Kendisini Müslüman Kürt ve Kürt Alevisi olarak gösteren ancak aile içinde Ermeniliğini koruyan 500.000’e yakın insan var. ‘’

Amerikan arşivlerinde ‘’Ermeni Kürtleri’’ adıyla kayıt altına alınmış raporda hangi bölgede hangi Ermeni cemaatinin hangi Kürt aşiretinin ismini aldığı ve oturdukları köylere kadar her şey kayıt edilmişti. Hatta 1977 yılından bu yana Türkiye’de görev yapan misyonerlerin (ya da ajanların) bu türden Ermenileri tespit etmeye çalıştıklarını bizzat Hrant Dink tarafından da dile getirildiğini söylemişti Sayın Halaçoğlu. Mesela Abdullah Öcalan’ın gerçek isminin Artin Agopyan olduğunu artık herkes öğrenmiştir.

İçinizde tarihe ya da okumaya meraklı olanlara şunu soruyorum. 3-4 yaşındaki evladınızı gözünüzün önünde kaynar suda bağırtarak canlı canlı haşlayıp sonra etlerini eşinizle size yedirseler ne yapardınız? Allah aşkına soruyorum sizlere. 46 yaşıma kadar dünyanın kitabını, belgesini, raporunu okudum. Ben ömrümde böyle vahşet ne duydum ne de okudum. İşte bu yazıda genelgesini, Osmanlı arşivlerindeki numarasını öğrendiniz. Aklım almıyor insana küçük çocuğunu pişirip yedirtmeyi. Naziler bunların yanında çırak bile olamaz. Görüyorsunuz bize soykırımcı diyenlerin vahşetini.

Son olarak İngiliz ajanlarının istihbaratı ile Taşnaklar tarafından öldürülen Talat ve Cemal Paşalar ile Asala tarafından şehit edilen 42 diplomatımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Sevgi ve Saygılarımla,

Mehmet Ulusal SAĞ

 
Toplam blog
: 27
: 2404
Kayıt tarihi
: 05.10.16
 
 

1971 Ankara doğumludur. 1997 yılında özel bir bankanın açmış olduğu teftiş kurulu sınavlarında başa..