Soykırıma uğrayanların yaptıklarına bakın !

İspanyol Yahudileri, 15. Yüzyılın sonlarına doğru ülkelerinden kovuldular.

Yurtsuz kalan Yahudilere, Osmanlı Devleti kapılarını açtı. Onlara iyi davrandı, yurtsuzluk özlemi çektirmemek için gayret sarfetti.

Osmanlı onları kolladı, destekledi, çok önemli görevlere getirdi.

Bu sefer 1933'lerde, Almanya'da Nazilerin güçlenmesiyle, Yahudi düşmanlığı hızla yayılmaya başladı. Çok sayıda Yahudi ve bilim adamlarına Türkiye kapılarını açtı, onları destekledi.

Hatta, Albert Einstein'i de Atatürk'ün bir davet mektubu yazdığı biliniyor. A. Einstein bunu anılarında da anlatıyor.

İkinci Dünya savaşının o vahşeti ve Yahudilere yapılanlar hepimizin yüreğini dağladı . Bu olay, tarihde insanlığın yüzkarası "soykırım" olarak tanımlandı ve yerini aldı.

Yurtsuzluk özlemi ve Yahudilerin durumu, 2. Dünya Savaşının bitiminde, Dünya ülkelerinin ve özellikle Türkiye'nin katkısıyla, 1948 yılında bir İsrail Devletinin kurulmasıyla son buldu. İsrail Devletinin kurulduğu bölge, aynı zamanda Filistinlilerin de yaşadığı bölgeydi.

Hıristiyanlığın, Museviliğin ve Müslümanlığın keşiştiği bu nokta, her yönüyle önemli bir yerleşim alanıydı.

Tarihi acılarla dolu bir toplumun, Filistin, Gazze'de yaptıklarını anlamak, anlayabilmek oldukça zordur.

Silah gücünü ve üstünlüğünü çol çocuk demeden, insanları yoketmek için kullanırsanız bunun soykırımdan bir farkı olmaz.

Dün yaşadığınız acıları, bugün neden başkalarına yaşatıyorsunuz. Bu tarihten fazla ders almadığınızı ortaya çıkarıyor.

Yoksullukla, işsizlikle(Nüfusunun yarısı) başbaşa kalan bir de yönetimlerinin birbirine düşmesiyle güç durumda bulunan Filistin, İsrail bombalarıyla daha çok mutsuzluğun, acıların içine gömülmüş durumda. Petrol vanaları elinde olan Arap Ülkelerinin ise Filistin'e önemli bir yardımları yok.

Madalyonun diğer yüzü, Filistinlilerin kendi içindeki iktidar kavgaları, bu kavgalarını şiddete yöneltmeleri bölgedeki ortamı geriyor.

Avrupa ülkelerinin ise bu olaylara bakış açısı hep yüzeysel, sadece sözle, iş olsun torba dolsun, dostlar bizi pazarda görsün misali kınamalar...Tavşana kaç tazıya tut hesabına dönüyor.

İsrail diye bir devlet var, onun da bu bölgede yaşama hakkı var. Bazı İslam ülkelerinin kışkırtması, ortamı germesi, İsraili düşman ilan etmesini de anlamak çok zor.

Filistinliler ve İsrailliler bu bölgede barış içinde yaşamak zorundalar. Barışı birlikte kurmak zorundalar. Bu coğrafi ve tarihsel bir görevdir.

Bu barışın adil ve kalıcı olması için Avrupanın ve Dünya ülkelerinin İsrai'le baskı uygulaması gerekmektedir.Bazı İslam ülkelerinin de kışkırtmalardan kaçınması gerkmektedir.

Kısacası, tarihlerinde soykırıma uğramış bir ulusun, Filistinlilere yaptıklarını anlamak oldukça zordur.

Tek yol, birlikte, beraberce barış içinde yaşamanın yollarını bulmaktır.