Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Söyle bana hayat...

Söyle bana hayat...
 

Sormadım. O da söylemedi. Gerek yoktu zaten soru ve cevaplara. Sessizce anlaştık.

Bir kıyıda durup düşündüm onu. Sonra bir ağaç gölgesinde ve kızgın güneşin altında... Yağmuru pencereden izlerken bir de. Hep düşündüm. Damlalarda, gün ışığında, çiçeklerde, sis basmış dağ başlarında, kuşların kanadında ve kendi yüzümde gördüm onu. Gülümsedim.

Bazen küstüm ona. Arkamı döndüm. Gitsin istedim başımdan. Beni rahat bıraksın. Bıraksın da yok olayım. Öfkelendim delice. Ve bağırdım ona, isyan ettim. "Seni anlamıyorum" dedim ona "Ve seni kimse de anlamıyor zaten." Hiç bir şey demedi. Kendini açıklamaya da çalışmadı. Gülümseyerek başını salladı ve bana baktı. Onun doğasıydı bu. Sustum. Öfkeyle baktım gözlerine. Duruşunu bozmadı.

Sonra bir sabah uyandığımda tekrar "merhaba" dedim ona biraz çekinerek. Sakinleşmiş, yine kendim olmuştum galiba. Gülümsedi yeniden, hep yaptığı gibi. O bana hiç küsmemişti ki zaten. Utandım. Ellerimi tutup sokağa çıkardı beni. Güneşi gösterdi ve bir de insanları... Akıp giden caddeleri izledik birlikte. Evlere baktık, gökyüzünden geçip giden güvercin sürülerine, insanların koşar adım giden ayaklarına, el,kol ve kafa kalabalığına... Sonra şehrin müziğini dinledik, uğultu hiç bilmediğim bir melodiye dönüştü. Şaşırdım ve ona baktım. Başını salladı ve gülümsedi. Belli ki benim gibi ilk kez duymuyordu onu. O eskiden beri biliyordu bu melodiyi. Bana öğretti.

Ve sonra saçlarımdaki ilk beyazları ve yüzümdeki ilk çizgileri gösterdim ona. Omuzuma dokunup başını salladı. Anladım sessiz dilini. "Zaman akıyor" diyordu "ve sen öğreniyorsun." Bir masa bulup karşılıklı oturmayı önerdim. Bir muhasebe yapalım diye. Reddetmedi. Sakince dinledi anlattıklarımı. Anlattıklarımın içinden hatalarımı seçip yüzüme vurmadı. Sanırım hatalarımı biliyor olmamı sevdi. Sevinçlerimi anlatırken gülümsememe eşlik etti. Kayıplarım için benimle ağladı. Ve bitirdiğimde anlattıklarımı yine gülümsedi. Ve sustuk birlikte.

Ve ona sordum "Söyle bana Hayat, beni ne zaman bırakıp gideceksin?" Sadece yüzüme baktı ve elimi tuttu. Sonra eğilip usulca fısıldadı "Bu bir sır" dedi "Ve ben bunu kimseye söylemem. Sadece yaşa. Seni bırakıp gideceğimi düşünmeden... Sadece yaşa. "

Ve yürüdüm yolumda. O bana eşlik etti. O hep böyle yapar. Hayat işte...

RESİM: Lord Frederic Leighton
 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..