Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Söylemlerden ve tepkilerden endişe ediyorum

Söylemlerden ve tepkilerden endişe ediyorum
 

Aynı gün, hemen hemen aynı saatlerde iki acı haberi birden öğrendim. İsrail Gazze’ye yardım götüren gemileri vurmuş ve İskenderun’da Deniz İkmal Komutanlığına teröristler tarafından roketatarlı saldırı düzenlenmiş.

İsrail operasyonunda altısı Türk olmak üzere yirmiye yakın can kaybı, İskenderun’da ise altı şehit ve en az o kadar da yaralı…

Sevgili okuyucu, bütün bu gelişmeler karşısında üzüntünün de dışında, tedirgin olmayan, çocuklarımızın yarınları için endişeye kapılmayanlar var mıdır ki?

***

Devlet adamlığı öngörü ve basiret ister. Mehmet Ali Birant söyledi diye dünya lideri olunmuyor. Ülkeyi yönetenler olayların peşinde sürüklenip gitmezler, olayları kendi kontrollerinde tutarak yönetir ve yönlendirirler.

***

İsrail’in yapmış olduğu davranışın hiçbir savunması olamaz. Ama zaten bu ülke yıllardır buna benzer ve hatta daha da vahim insanlık suçlarını hep işliyor ve kendini savunma ihtiyacı da hissetmiyor. Onlara göre devletlerinin güvenliğini ve bekasını tehdit eden herkesi potansiyel ve yok edilmesi gereken bir düşman olarak görüyorlar.

Bu konuda merak ettiklerim var. O yardım gemilerinden özellikle Türk bandıralı “Mavi Marmara” gemisinde bulunduğu iddia edilen 570 kişi kimlerdir? Bu yardım malzemeleri götürme işinin neresindedirler? İsrail’in açık tehditlerine ve bu tehditlerin geçmişteki deneyimler nedeniyle boş tehdit olmadığının bilinmesine rağmen ne diye böyle bir insan kalabalığı oluşturuldu? Sadece mürettebat ve ayni yardımlar olsa acaba durum farklı mı olurdu?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu yardım girişimiyle doğrudan ya da dolaylı bir ilişkisi var mıdır?

***

Amaç Gazze’de yaşanan katliama ve İsrail zulmüne dikkati çekmekse illa ki kan akması gerekmezdi. İsrail askerleri gemilere saldırınca direniş durur, ya da oturma, yatma gibi masum ama etkili bir yöntem seçilebilirdi. Ama saldıran silahlı bir askeri güce karşı linç girişimiyle karşı durmak ve hatta o askerlerin silahlarını alarak ateşle karşılık vermeye çalışmak mantıklı ya da akılcı bir tepki midir? Nihayetinde o gemiler ve gemilerdekiler insani yardım amacıyla yola çıkmış sivillerdir, direniş ve tepkileri de bu tanıma uymalı değil midir?

***

Karakollara da terörist saldırılar oluyordu da, üzülüyor, kahroluyor, terörü lanetliyor, ama yine de sabırla tahammül edip bekliyorduk. Artık Deniz Kuvvetlerimize bile saldırı yapılınca şaşkınlığım doruğa çıktı. Bu son eylem “Bu ülke bu kadar da sahipsiz olmamalı” dedirtecek türden. İşin bir üzücü yanı da, aradan saatler geçmesine rağmen bazı haber sitelerinde yer bile almaması.

***

Şimdi bizi yönetenlere bazı sorular sormak gerekir.

“Son günlerde terörün iyice tırmanması, askeri kayıplarımızın çok fazla olması bir rastlantı mısır? İmralı’dan terörist başının yapmış olduğu ‘ben aradan çekiliyorum’ tehdidinin bu artışlarda bir etkisi var mıdır?"

“Hani hükümetimizin başlattığı bir açılım politikası vardı, başbakanımız ‘ne pahasına olursa olsun’ diyerek kararlılığını ortaya koymuş ve açılarak terörü sona erdireceğimizi ifade etmişti. Bu politikanın gereği olarak Habur’da törenlerle teröristler karşılanıp seyyar mahkemelerde salıverilmişlerdi. Açılımın geri dönüşü niye bu kanlı eylemler olarak gerçekleşti?"

“Hani Hükümetimizin ve de özellikle Dış İşleri bakanımızın çaba ve becerileriyle komşularımızla sıfır problem iddiaları ortaya konup bu konuda nutuklar atılırken İsrail ile adeta savaşın eşiğindeymişiz gibi beyanatlar ve de eylemler neyin nesidir?”

“Sıfır problem yaşadığımız iddia edilen komşularımız arasında Kuzey Irak da var mıdır? Eğer var ise bu problemsiz komşu ne diye bizim terörle mücadelemizde hep teröristten yana tavır koyuyor da PKK’nın kanlı eylemlerini bir kez bile olsun kınamıyor?"

***

Son söz; korkuyorum. Ülkem adına, çocuklarımızın yarınları adına korkuyorum. Türkiye’nin nerelerde kotarılıp sahneye konduğu belli olmayan provokasyonların etkisiyle sonu belirsiz maceralara sürüklenmesinden endişe ediyorum. Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘yurtta barış, cihanda barış” söyleminin ülkemizin refahı ve geleceği açısından iyi kavranamadığını gördüğüm için korkuyorum.

Aklıma Çanakkale, Sarıkamış, Süveyş ve daha bir çok vatan toprağında vermiş olduğumuz canlar geliyor.

Allah bu millete bir daha öyle felaketler yaşatmasın diye dua ediyorum.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..