Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Blog
 

Söyleyeceğim çok şey var! (Blog yazı dizisi 3/O)

Söyleyeceğim çok şey var! (Blog yazı dizisi 3/O)
 

"HERKES KENDİ BARDAĞINDAN İÇSİN LÜTFEN!HERKESİN ADI ÜSTÜNDE YAZILI.BAK BU "LAVİNYA ÖZ." Benim Yani!


Yaklaşık iki haftadır(belki daha az), bazı blogların altında yazan şu cümle (ETİKET) dikkatimi çekiyor:

“Bu blog Editörden Öneriler bölümünde yayınlanmıştır!”

Korkmayın şimdiye kadar Editörden Öneriler’ de hangi yazılar yayınlanmış onun araştırması değil bu yazı. Böyle bir araştırmaya kalkışmaktan dahi korkarım! : ) Demem o ki: Güzel uygulama. Sitemizin genel bir arşivi olmadığı için, bu uygulamayla, rasgele karşımıza çıkan bazı yazıların hangilerinin bu bölüme layık görüldüğünü öğreniyoruz ( inceden bir kıskanmışlıkla! Ya da bu bölümde yayınlanan yazımız olmuşsa gururla : )

Blog yazı dizimin üçüncüsü olan bu yazıya “O” derken MB yi ve Editörlerimizedir seslenişim.

Sitemiz; kalite ve ortam sıcaklığı açısından standartların üstünde bir site. Kayıt olduğum ilk günlerde nasıl kıskanırdım; insanlar arası yorumsal iletişimleri sanki hepsi birbirini çok önceden tanıyormuş gibi. Kibirsizler ve incitmeden birbirlerini ne güzel anlaşıyorlar. Beni kabul ederler mi?

Eski sitemden parça pörçük ayrılınca burası bu ortam, şimdi beni MB’ yi seçtiğim için gururlandıran, bir huzur yuvası gibi geldi. Artık kıskanmıyorum (Serap İnce’nin yorum sayıları hariç : ) ). Bu kişiler arası iletişimleri kıskanmadığım gibi katılıyorum da yorumlara elimden geldiğince ve öyle bir seçiyorum ki yorumlarımı, anlamlı olsun isteyerek, önce kafamda taslaklar hazırlayarak, özenerek. Belki ben yorum yapmayı yazmaktan daha çok seviyorumdur.

Bir kere burada hiçbir yazımız ölümlü değil! Aylar önce yazmış olduğumuz bir yazıya bazen ummadığımız anlarda şaşırarak rastlıyoruz. Eski bir dostu görmüş gibi sanki içindekini bilmezmiş gibi açıp birde tekrar okuyoruz eski arkadaşımızı gülümseyerek!

Yorumlarımızı mesajlarımızı önceden görme hakkımızı seviyorum! Böylece abuk sabuk bulduğumuz yorumları temizleyerek huzursuzluktan kurtuluyoruz. Belki de bu yüzden insanlar incinmiyor ve iletişim düzeyi kalitesini koruyor.

Birbirimizi bulmak kolay! Gelen yorumlarda istediğiniz kişiye ulaşmak için üzerine bir TIK! Yeterli oluyor. Sonradan eklenen ÖNERİLERİM sayfası bir başka uçuş bileti. Ulaşmak istediğiniz bloggerleri yazınız tavsiyelere, üzerine bir TIK! HOOOOP! Sayfasındayız. Sayfanıza misafirliğe gelenlere de ARŞİVİMDEN ÖNERİLER soframızı kuruyoruz, ellerimizle özene bezene yaptığımız nimetlerden doyunca yiyorlar ama umduklarını değil artık ne buldularsa : )

Her yazımız manşet! Açıyoruz “En Yeniler” i günün manşetlerine tek tek ulaşıyoruz. Özenle seçilen muazzam resimler eşliğinde!

BLOG yazılarına (kotalı da olsa) ana sayfada başlı başına bir yer ayrılması güzel! Yoksa bu yazdıklarımı şu an herkes okusun isterken acaba kaç kişi okurdu. Bir kere tüm bloggerler eminim ki günün blog yazılarını kaçırmadan okuyor. Çünkü merak var ya acaba benim adım bir yazıda geçer mi? Sizi bilmem ama açıkçası blog kategorisini açtığım anda ilk aklıma gelen şey bu oluyor benim. Sonra bu düşüncem dağılıyor ve yerini aile sevgisine bırakıyor. Neler yazılmış, MB nasıl anlatılmış, kimin 50. bloğu var, şimdi nerde buluşacaklar, kimlerle röportaj yapılmış, kimin tavsiyeleri ya da şikâyetleri var… V.b…

Her yazının kaçar kez okunduğunu, sayfamızın kaç kez görüntülendiğini, galeride ki resimlerimizin kaçar kez seyredildiğini, raporlar bölümünden sayfamızı tıklayanların anatomisini v.b. bilmek de güzel!

Yayınlanan yazıları “kopyala yapıştır” yapamıyoruz! (Şimdi bu iyi bir şey mi anlamsız kaldım!)

Niye ard niyetli düşünüyorsunuz sevgili editörler belki de arkadaşımızın yazısını hatıra olarak kaldıracağız, belki de yazıcı yok evde (her bilgisayar yazıcı hediyelidir mi sanıyorsunuz) komşudan mı isteyelim yazıcıyı ne yapalım? : )
Aslında sitenin eksilerinin içinde yer almalıydı belki de bu paragraf. Evet, sadece övmek yok biraz da yereceğiz. İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş ya, o misal! Zaten şundan emin olun ve test edin ki: Güzel cümlelerle başlayan çoğu girişler sona doğru yerini en kötü laflara bırakıyor. Vallahi! Bunu deneyin. Mesela iki sevgiliden biri söze başlar. “Sen çok iyi bir insansın Osman, anlayışlısın, efendi bir adamsın AMAAAA! SENDEN NEFRET EDİYORUM OSMAN ve ben senin İSMİNDE DE NEFRET EDİYORUM OSMAN!” Ya da mahkemede karar okunuyor, tabii son cümlesine kadar kişi hâkimin ılık sesiyle sadece algılamaya çalışıyor durumunu(avukata da bakamıyor ki kaş gözle sorsun anlamadan dinliyor işte). Sakin sakin konuşuyor sayın hâkim ve son cümleleri “ müebbet hapsine değil” kişi rahatlıyor ki başından beri ılık ılık akan hâkimin sesi kaynayarak başından aşağı dökülüveriyor “89 yıl ağır hapsine karar verilmiştir” … Konu nerden nereye komşular arası iltifatlarda da bir bit yeniği vardır temkinli olun derim : )

Yorum karakter sayımızın 1000 olması da iyidir yani! Hiç değilse yorumlarımız yarım kalmıyor, yanından yumuzundan kırpılmıyor. Zaten 1000 karakterden fazla karakter kullanmak isteyende konuyla ilgili bir yazı yazsın artık değil mi?

Yazılarımızın onaydan geçmesi de çok hoş! Hiç kimse değilse en az bir kişinin yazılarımızı okuduğunu, seçtiğimiz resimlere baktığını biliyoruz mesela : )) Siteye yakışmayacak yazılara onay vermemeleri de kaos ve huzursuzluğu engelleyen bir durum. Düzen için disiplin şart! Diktatörleri hep sevmişimdir(canilikleri dışında) : ))

Burada en iyi öğrendiğim şey: “puansız, ödülsüz, manşet sevdasız” sadece paylaşım için yazmak!(Elbet bilinçaltında hemen herkeste çok okunma isteği vardır. Ama emin olun bu istek insanı çok okumaya yönlendiren olumlu bir istek oluyor zamanla).

(Eksilerim ve önerilerimde başka bir yazıya inşallah!)

SAYGILARLA

LAVİNYA ÖZ.

( Artık imla hatalarımın da azalmış olduğuna inanıyorum. TEŞEKKÜRLER!)

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..