Soyulmuş Deniz Kestanesi Kolleksiyonu

Bir önceki yazımda bahsetmiştim. Bu sene Foça denizi çok bereketli. Hiç bu kadar yavru balık sürüsü, hiç bu kadar yetişkin balık, hiç bu kadar ahtapot, trakonya* ve hiç bu kadar deniz kestanesi ile yüzdüğümü hatırlamıyorum. Ne Foça’da, ne de girdiğim pek çok deniz içinde başka herhangi bir yerde.

Av yasağı kalkar kalkmaz ortalık balık dolacak umarım. Umarım ve dilerim yani.

Bu arada yeni bir koleksiyonum oldu. Aslında cümleyi yanlış kurdum. Uzun yıllar sonra ilk kez bir koleksiyonum oldu dersem sanıyorum daha doğru olacak. Günlerdir, deniz dibinden soyulmuş deniz kestanesi kabuğu topluyorum. Bu arada ne midye kabukları da geçiyor elime sormayın gitsin. Valla içinde bir tek incisi eksik.

Deniz kestanesi deyince sanıyorum pek çoğumuzun sevimsiz birkaç hatırası vardır ve yüzlerimiz çoktan buruşmuştur bile. Beni de yıllar önce Mordoğan-Ayı Balığı’nda bir defa halletmiştir zat-ı alileri. Günlerce ayağıma, zeytinyağı ile kompres-pansuman yaptıydı Hanım da, korkar olmuştum o zamanlar şimdi topuğuma sıkacak diye.

Ama bu soyulmuş deniz kestanesi kabukları çok ilginç ve bir o kadar da sevimliler. Baksanıza fotoğraflarına. Çok narinler bir de. Cam gibi, biraz sıksan çatlayıp-kırılıp gidiyorlar parmaklarınızın arasında.

Bunları toplayacağım diye dalma işini de baya bir ilerlettim. Eskiden kafayı içeri sokup, ardından popoyu da kaybettim mi bir saniye de olsa deniz yüzeyinden, kendimi Yasemin Dalkılıç gibi hissediyorum. Şimdi resmen iniyorum aşağı birkaç metre valla.

Hanım duymadan söyleyeyim: Soyulmuş deniz kestanesi kabuğu koleksiyonumu görmek isterseniz, beklerim efendim.

*Trakonya ile ilgili eski bir yazımı mutlaka okumanızı tavsiye ederim: Trakonya'nın Gazabından Korunun