Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '14

 
Kategori
Felsefe
 

Soyut (Manevi) Ve Somut (Maddesel) Kavramlarının yaşantımızdaki yeri

Soyut (Manevi) Ve Somut (Maddesel) Kavramlarının yaşantımızdaki yeri
 

Soyut: Düşsel. Göksel. Ruhanî. Düşünsel. Mevhum. Duygusal. Sanal. Tinsel. Ruhsal. Hissî. Mücerret. Musavver. İmgesel. Hayalî. Fantastik. Romantik. Beş duyu organından biriyle algılanamayan, maddesi olmayan, varlıkları inançla ve his ile bilinen kavram ve varlıklara soyut denirsoyutSevgi, saygı, inanç, korku, yiğitlik, aşk gibi. (soyut.nedir.com)

Somut:  Basit bir ifade ile beş duyu organımız tarafından algılayabileceğimiz kavramlardır. Yani elle tutabileceğimiz, gözle görebileceğimiz ya da varlığını hissedebileceğimiz kavramlardır. Eşya, obje, madde, cisim. İnsan bedeni, masa, sandalye, su, taş, toprak, hava, defter, kâğıt, kalem, silgi, bilgisayar, toprak, kum, elma, armut, dolap vs. (somut.nedir.com)

&&&&

Soyut kavramı duygu, algı, maneviyat sözcükleri ile yaşam bulur. İnsan, hem soyut hem de somut bir varlıktır. Ruh ve beden. Bununla birlikte soyutluk ve somutluk kaynaklarından beslenen akıl. Bilindiği üzere akıl, bilinç algısı ile soyutluk, beyin organı ile somutluk niteliklerini taşımaktadır. Ve de insanın ayrıcalığıdır.

Soyutlukla maneviyat, ruhsal olgular anlatılırken efsanevi, olağandışı betimlemeler yapılır. Daha çok kiliselerde bulunan melek figürlerinin betimleri ile kutsallık ve gerçeküstü tasvirler sunulur. Melekler, cinler, şeytan, hayalet olarak tanımlanan, aslında ne oldukları tam olarak bilinemeyen varlıklar. Duygu ve bilinç ekseninde kapsamlı olarak algılanıp bilinemediklerinden dolayı ya da bilgi sahibi olanlar tarafından daha iyi anlaşılacağı sanısıyla varsayımsal tanımlamalarla anlatılmaya çalışılmaktadır.

Melekler belleklerde canlandırılırken hayali varlıklar olarak “şirin birer hayalet” olarak düşünülür. Daha çok yardım amaçlı işlevleri olduğundan dolayı şirin oldukları yadsınamaz. Ancak, hayalet olmadıkları kesin. Sözcüklerin dilinin reel anlamları ile anlaşılması beraberinde soyut varlıkların madde ile iç içe olan ilişkisini kavrama yetisini ve esasında soyut - somut varlıkların beş duyu ile canlı canlı algılanabilirliği bilgisini sunar.

Daha açık örneklemek gerekirse; insan, hem soyut hem de somut bir varlıktır. Duygu dünyası, ruhsal atmosferi, maneviyatı ile soyut, bedensel nesnelliği ile de somuttur. Her iki olgu ile birlikte iç içe bir yaşam söz konusudur. Beden (somut) ruhtan (soyut) ayrıldığında canlılık sona ermektedir. Yine her iki kavram bütünlüğü ile insan, beş duyu aracılığıyla algılanabilen hayali değil, somut bir canlıdır. Meleklere dönecek olursak, melek; meleke, yeti, yapabilirlik, yaptırabilirlik sözcüklerinin bir karşılığıdır. Dört büyük melekler olan Cebrail, Azrail, Mikail ve İsrafil. Bunlarla birlikte sayılamayacak çoğunlukta meleklerden söz edilmektedir. Ayrıca, her an  varlık kazanmakta olan melekler. İnsan, yeni öğretilerle, yetilerle donandığı sürece yeni bir meleke sahibi olur. Yani, yeni bir melek yaşam bulur. Kutsal kitaplarda ve inanç öğretilerinde yer alan dört büyük meleğin ve de yeniden hayat bulacak olanlarla birlikte tüm melekelerin işlevleri yine doğal olarak öncelikle insanın kendi bünyesinde gerçeklik kazanmaktadır. Kutsal betimlemeler ile anlatıldığı şekliyle “gökten hayali varlıklar (melekler) inmezler”. İnanılan bu varlıklara özgü tüm yapabilirlik ve yaptırabilirlikleri kazanmış olan ve uygulamakta olan “insanın kendisidir”.

İnanç terimleri ile açıklanacak olursa; melek de insandadır. Şeytan da insandadır. Cin de insandadır. Hatta tanrı da insandadır. İnsan, tüm varlıkları kendisinde barındıran soyut ve somut bir varlıktır. Öyle ki, doğada gerçekleşmekte olan “tüm olaylar” (afetler, savaşlar, yağmur, kar, dolu, küresel ısınma yahut barışçıl bir ortam)  yine insanın içsel dünyasının birer yansımasıdırlar. Evrende, yeryüzünde gerçekleşmekte olan olumlu - olumsuz doğa olaylarında gerçek pay sahibi yine insanın kendisidir. Yanlış anlaşılmasın duygusal hassasiyetten dolayı bireyin sübjektif algılaması ile sınırlı gelişmeler olarak belirtmiyorum. Bireyin soyut melekelerinin somut olaylar olarak dış dünyasındaki yansımaları olduğunu söylüyorum.

Bu oluşumu fark edebilmek basit bir mantık – gözlem denklemi ile olasıdır; Yaşanmakta olunan duygusal durum ardından doğada, yeryüzünde, gökyüzünde gelişmekte olan her türlü olağandışı olayların izlenimi ile birlikte eşleştirmesi neticesinde elde edilecek sonuç, bireyin soyut atmosferinin soyut olarak yansımasını gösterecektir. Aynı zamanda bu veri bireyin bilgi dağarcında yer alacak olan ve yeni bir meleğin doğumuna sebep olan bir çalışma ürünü olacaktır. Soyut olan done, yeti (melek), anlatımı, öğretimi ile birlikte öğneğin; bilginin kitaplaştırılması, çok daha geliştirilerek yaşam koçluğu işleviyle bireyde, toplumda somutluk niteliğine kavuşacaktır.

Dinsel doktrinleri  öncelikli olarak yaşamaya çalışan bireylerin dua olarak tanımlanan yardım isteminde bulunduklarında kendilerine dilekleri ekseninde destekte bulunan yine insandır. “Hızır geldi yardım etti”, denilir. Nasıl geldi? İnsan figüründe. Okumayı ve kalemle yazmayı öğrendi insan. Nasıl? Melek sıfatı ile donanmış olan öğretici bir insan aracılığı ile. Uçmayı öğrendi insan. Nasıl? Uçabilme melekesini, becerisini kazanmış bir insan aracılığı ile. Doğumdan ölüm anına kadar elde edilen tüm donatılar birer örnekleme olarak meleke (meleklik) olarak insanın yaşamını kolaylaştırıcı unsurlar olarak bu ve benzeri yöntemlerle varlık kazanmaktadırlar. Kuşkusuz hayvanların da yaşamı kolaylaştırıcı donanımları (meleklik) yadsınamaz bir olgudur.  Hayvanların, insanlara oranla en belirgin noksanlıklarının bilinç kavramından yoksun olmalarının yanı sıra insan, birçok soyut ve somut öğretiyi, beceriyi yine hayvanların sahip oldukları meleki yönlerinden elde etmektedir.

&&&&

Kısacası; maddesel (somut) dünya ve manevi (soyut) dünya olarak anlatılmakta olan varlık evreni birbirlerinden bağımsız olarak düşünülmemelidir. Her iki kavramın yaşanabilirliği tek vücutta bütün olarak öncelikle ve doruk noktada insanda realite kazanmaktadır. 

 
Toplam blog
: 635
: 614
Kayıt tarihi
: 07.09.13
 
 

Şiiri, yazmayı seviyorum..hepsi bu kadar.. ..