Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '11

 
Kategori
Deneme
 

Soyutlaşmak

Duymuştum, biliyordum, yaşamıştım; herkesin çerçevesi belliydi. Başı şöyle olsun, sonu böyle bitsin diye kararlaştırılmıştı ve buna kader denilmişti. Geçen gün bir filmde duydum, adam haklı. Hepimizin belirli bir çerçevesi var ama önemli olan o çerçevenin içine hangi resmi koyduğumuz. Misal ben, özgürlüğü pek severim. Özgür olmadan, kendimi içime kapattığım bir pencere ile sevdiklerimle beraber yaşadığım çerçeve bir olamaz benim için, başı ve sonu her ne kadar aynı olsa da. 

Hayata binlerce kez şans verme zamanı şimdi, o bırakmıyor zaten bir yerde. Tam en umutsuz olduğunuz anda karşınıza tutunacak bir dal veriyor hemencecik. Küsülmez hayata bilirim, her seferinde yeni bir şans verdirir. Biraz kötü bir çocuktur hayat, dengesizdir. Bir tutar elinden, bir bırakır; bazen kendi çöplüğünde boğulmanı ister, bazense hadi gel bir el atayım tarzı takınır. Ah hayat sen yok musun? Aslında iyi ki varsın hayat; bazen bana da küçük mutluluklar veriyorsun ya seveyim geliyor seni. Arkadaşlarımdan biri bu yazıyı görse şaşırırdı herhalde, dilimden pek iyimser bir söz çıkmaz. Ama anladım ki hayatta değiştiremeyeceğim şeyler için çabalamak boş yere üzer insanı, en iyisi her defasında inadına sımsıkı ayakta durmak. 

Ben çok üzülür, pek üzmem aslında. 

Ben uçarım kaçarım mesela. 

Bazen dünyayı bırakın, kendime bile sığamam. 

Bazen pek severim, bazen çok nefret ederim. 

Her insan bırakır bir gün, bilirim… 

Şimdi kaçış sırası ben de; ama ardından üzülen bir kalp bırakmayarak. Yeniden yaşayabilmek için bırakmak, bilmem anlatabiliyor muyum? Soyutlamak kendini birazcık; insan kendini soyutlayınca hayat ona ne yapacağını gösterirmiş ya soyutlamam lazım kendimi şimdi. Sahi soyutlamak nedir bilmiyorum ya neyse, denerim elbet bir şeyler, denenmeden yaşanmıyor! Hadi bir an önce başlayayım soyutlanmaya… 

 
Toplam blog
: 2
: 503
Kayıt tarihi
: 18.02.11
 
 

10 Aralık 1994 doğumluyum. Öğrenciyim...