Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '17

 
Kategori
TV Programları
 

Söz... Canlı bombanın üzerine atlayarak etkisiz hale getiren dizi!

Söz... Canlı bombanın üzerine atlayarak etkisiz hale getiren dizi!
 

Kurtdereli kardeşimiz, koşar ve canlı bombanın üzerine atlar. Yahu hiç mi silah yok? Mümkün değil zira Kaymakam var orada. Niye kimse vurmuyor canlı bombayı?


Uzun bir aradan sonra dün akşam Söz dizisinin yayınlanan onuncu bölümünü izlemek için ekranın karşısına geçtim.

Zira bir dizinin ilk bölümünü beğenmemiş olsam da, ilerleyen bölümlerin toparlanma ihtimalini hep saklı tutarım.

Bunun en büyük nedeni; ilk bölüme işi bilen, bilmeyen, bildiğini sanan kalabalık bir topluluğun karışması ve bu hazırlık aşamasında, zaman zaman senaristlerin kafasının çorba edilmesidir.

Şunu da koysak ya, bunu da koyalım diyerek, bütünlüğü olmayan ama daha önce tutmuş şeylerin kesik kesik bir araya getirilmesinin istenmesi sonucu,

Tıpkı Söz'de olduğu gibi eklektik şeyler ortaya çıkabiliyor.

Sonra gelen bölümlerde senaristler biraz daha rahatlar.

Hele hele dizi rating almayı başardıysa, karışanı pek olmaz bile diyebiliriz.

Yani o noktada senaryo artık gerçekten senaristin olur.

Söz dizisinin birinci bölümüyle ilgili fikirlerime aşağıdaki yazıdan ulaşabilirsiniz.

 

Bu sefer iyi bir şeyler izleme umuduyla, birinci bölümle ilgili düşüncelerimi silerek oturdum ekran başına.

Sonuç olarak izlediğim onuncu bölüm, birinci bölüm kadar kötü ve uyduruk değildi.

Biraz toparlanmış gibi. Hikaye akıyor.

Ama hala, sorun yaratma ve sorun çözme kısmında, sıfır yaratıcılık söz konusu.

Dramı dibine kadar kullandıkları net bilgi.

Ölümler, şehitler, arkada kalanlar, çocuklar, intikam yeminleri, vatan sevgisi...

Buralara iyi çalışıyorlar, hem de hiç mantık aramadan.

star tv söz dizisi gazeteci ölümü

Mesela sevdiği kadını durdurmak için elinden ya da kolundan vurmak yerine kalbinden vurup öldüren bir kahraman asker var.

Fikir güzel...

Sevdiğin kadını vurmak.

Buradan ağır dram çıkar, muhteşem resimler de verir.

Yani sonuç iyi ama neden kötü.

Nasıl bir kahraman askersin sen arkadaş; nişan almayı da mı bilmiyorsun?

Bilmiyorsan o Özel Tim'de ne işin var?

Adam kadını baya öldürdü ama herkes "sen merak etme bir şey olmayacak" diye telkinde bulunuyor.

O da yetmedi, ölünün arkasından,  "zaten başını hep belaya sokardı" diye, sanki ölümü hak etmiş gibi konuşup durdular.

söz dizisi keskin nişancı çocuğu vurma

Sonra aynı kahraman asker, çocuk yaştaki bir teröristi vurmaya tereddüt ettiği için, tüm ekibin ölmesine neden oluyordu ki, akıllara zarar.

Çocuk keskin nişancı. Soteye saklanmış, ekibin binadan çıkmasını engelliyor zira binaya bomba döşediler ve hepsi havaya uçacak.

Sevdiğin kadını vururken tereddüt etmedin, şimdi neyin ikilemini yaşıyorsun anlamıyorum ki.

Sonunda da çocuğu vurdu ve ekip kurtuldu.

Bu sahnede heyecanlandık mı, tabi ki hayır.

Niye?

Zaten vuracağını biliyoruz.

Alta iki heyecan müziği koyup "komutanım yalnız çocuk ölebilir" cümleleri ile sahneler maalesef ki heyecanlı olmuyor.

Seyircinin beklentisinin çok daha dışında, farklı bir sonuç üzerine kurulan sahneler heyecanlı olur.

star tv söz asker şehit olma sahnesi

Hele hele bir canlı bomba sahnesi var ki, gözlerime inanamadım.

İftar saati...

Tüm ekip ve Kaymakam köylülerle beraber, köy meydanında  iftar açarlar.

Canlı bomba var diye haber gelir.

Bizimkiler ayağa kalkar ve canlı bombayı aramaya başlarlar.

Köylüleri dağıtırken, karşı yoldan kendilerine doğru gelen canlı bombayı fark ederler.

Kurtdereli kardeşimiz neyin kafasını yaşıyorsa artık, koşar ve canlı bombanın üzerine atlar.

Sonunda da şehit olur.

Yani Allah gani gani rahmet eylesin ama çok gereksiz bir ölüm olmuş.

Yahu hiç mi silah yok?

Olmaması mümkün değil, Kaymakam var orada.

Korumasız Kaymakam'ın orada olması, hele hele de teroristlerin cirit attığı öyle bir bölgede, imkansız.

Niye kimse vurmuyor canlı bombayı anlamak mümkün değil.

Ne deyim, iyi sıhhatte olsunlar.

star tv söz şehidin arkasından çocuk

Tabi buradan sonrası dram.

Cenaze, oğlunun hali, edilen intikam yeminleri...

Dedim ya sonuçlar iyi, nedenler hep problemli.

Bu arada bölüm daha yayınlanmadan, tanıtımlarında onuncu bölümde; hem gazeteci Eylem'in hem de Kurtdereli'nin öleceğini verdiler.

Niye?

Ayrıca bölüm içinde de, Kurtdereli'nin hem karısı hem de oğluyla yaptığı duygusal konuşma "bakın bu adam ölecek, sakın şaşırmayın" sahnesiydi.

Anlamadım ki, nasıl bir güvense artık, heyecan duymadan, merak etmeden, seyircinin izleyeceğinden eminler demek.

Ne deyim, helal olsun.

star tv söz okul kaçış sahnesi

Bir de okuldan kaçış sahnesi var... :)

Onca zaman o küçücük odada bekle, sonra "hadi arka taraftan kaçalım" de.

Arka taraftan kaçmak mümkünse, o zaman niye beklediniz o kadar?

Heyecan olsun diye mi?

Sonuç var, yine neden yok.

star tv söz başrol oyuncusu tolga sarıtaş

Diyaloglar birinci bölümde neyse, onuncu bölümde de aynı şekilde problemli.

"Sakın kendini takip ettirme", "Ah, Allah kahretsin ya, kaçtı herif" gibi iki örnek vereyim, gerisini onuncu bölümü izleyin ve kendiniz görün.

Zira ilk bölümde yeterince örnek verdiğimi düşünüyorum.

Acil iyi bir diyalog yazarına ihtiyaç var. :)

star tv söz tolga tedavi

Ve son olarak birinci bölümle ilgili yaptığım bir eleştiriyi tekrarlamak istiyorum.

Doktor bir karakteriniz var ve bu esas adama aşık.

Aslında esas kadın.

Yahu azıcık doktorlukla ilgili bir iki bilgi verin, çalıştırın, el becerisi kazandırın.

Şu bandajı ve yaraya pansuman yapma halini gören tüm doktorların gözleri kanadı.

Bu kadar mı zor, birilerinden yardım almak?

tolga sarıtaş, aybüke pusat söz dizi

Hadi şimdi, bu iki karakterin bandaj sahnesinin bir öncesine gidelim...

Yağız Çolak'ın elinden kurtulur. Bölüğe gelir. O sırada bölüğe doktor kızımız da gelir.

Bahar, "Ne oldu sana Yavuz" diye sorar.

Askerlerden biri, "Çolak'ın elindeydi" der.

Yavuz, "Yok lafladık biraz."

Bahar, "Hiç laflamış gibi durmuyorsun, dur bakayım sana" der ve Yavuz'a yaklaşır. Tişörtünün yakasına doğru elini götürür.

Dikkat...

Bahar Yavuz'un göğsünden yaralandığını nereden biliyor?

Dışarıdan görünen bir şey de yok.

İşte tam da bu noktada, Bahar karakteri gider, devreye senaryoyu okumuş, Yavuz karakterinin nereden yaralandığını ve Bahar'ın göğsüne pansuman yapacağını bilen oyuncu devreye girer.

Yani Aybüke Pusat.

Bunu da yönetmen görmez.

Ah ah... :)

Televizyon, sinema, yaşam ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, http://www.bibaksana.com.tr adresli bloguma uğramayı unutmayın. :)

 
Toplam blog
: 172
: 1971
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

Okur, gezer, izler ve yazar...                 ..