Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '18

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Söz Verildiğinde Sonuna Kadar Çaba Harcamak Gerek

Karışık duygular vardır, ayıklanamaz, içinden çıkılmaz. Karşı tarafın umuduyla oynanamaz. Kısa tereddüt yaratır. Sonunda, her kişi kendince karar verir.

“Öylesi mi daha iyi, böyle yaparsam daha mı az zarar görür.”

Çinli Filozof Konfüçyüs,
''Olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen adamdır.''  demiş.

Elbette Konfüçyüs’ün sözleri altın değerinde! Şu sözleri de bir yere kayıt etmekte yarar var.

George Washington demiş ki;
” Yapamayacağın işler için, kimseye söz verme.”

Tamam bunlara katılıyorum. Doğrudur.
Kabul ediyorum uyguluyor muyum? Her zaman değil.

Ben aklen söylenenden ziyade Gönülden Gönül’e verilen mesajlara daha bir bağlıyım.

İnsanların o anda, tam o zamanda denilen an’ları vardır. O zamanlarda vaatlerin işe yaradığına tanık olduğumdan bazen yapamayacağım şeyler hakkında umut veririm. Sadece olabilme olasılığı var ise yaparım bunu. Şöyle hiç düşünmedim, bundan sonra da düşüneceğimi sanmıyorum.

“Ya olmazsa rezil olurum. Söz vermiş olduğum için ne yaparım?”

Yalan mı olur bunlar?
Hayır, yapmaya çalışacağımı bilirim. Ona boşuna ümit verme denildiğini de pek anlamam. Bazen yapacağınız o kadar çok olay son anda bozulmuştur ki.

Şu örneği çok düşünmüşümdür.
Milli piyangoyu neden alırız, garantisi mi vardır bize çıkacağının? Yoktur.
Bize umut verir, hayal kurdurur, gönlümüzü zenginleştirir.

Ve moral tedavi, stres hastalık yapıyorsa o sona kalır. Güçlenebiliriz, sonraki sıfırlar o kadar da etkilemez bizi.

Güleriz. Nasıl birileri ağlarken dayanamayız, bazen ağlayanı tanımayız, neden ağladığını da bilmeyiz buna rağmen ona gözyaşlarımızla eşlik ederiz. Bu kahkaha da da böyledir. Birileri kahkaha attığında bulaşıcı olma hali gelir. Gülersiniz.

“Neye güldüğümü bilmiyorum Vallahi o güldüğü için gülüyorum” – da dersiniz. Esneme gibi, kaşınma gibi ve gibi, gibi, gibi…
Bu gibilerin içlerini sizler doldurun lütfen.

Bir gün hepimiz öleceğimizi bilmiyor muyuz?
Bu bizim bu günleri yaşayamayacağımız, hoşnut olmayacağımız, mutlu olmayacağımız anlamına mı geliyor?

Ben öyle düşünmüyorum.
Stres hastalıksa, çok sonradan gelsin.
Stresi yenerim ben moralim yüksek, enerjim tavan yapmış, ben güçlüyüm diyorsanız mesele bitmiştir, gerisi teferruat…

Sadece ben bütün bunlara karşın söz verdiğim işin olması için de elimden ne geliyorsa sonuna kadar uğraşırım, yapmaya çalışırım. Bunun için inanılmaz çaba harcarım. Bu benim karşı taraf için uğraşım olduğu kadar kendime duyduğum saygımı da geliştirir.

Beni tanıyanlar da zaten bana güvenirler, bunu da bilirim. Elimden gelen ne varsa derim.


Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....